Kahramanmaraş olarak sahipsizliğimizden çok sık söz ediyoruz.

Ancak, bu sahipsizliği kendimizin oluşturduğundan da haberimiz yok.

“Her şey bizim istediğimiz gibi olsun” zihniyetinin klişeleştiği bu şehirde, kimse gelip te “Ben sizin sahibinizim” demez.

**

Siyasi partilerin genel merkezleri, yerelde vekil seçilecek isimleri belirliyor.

A partisi diyor ki; “Benim adaylarım şunlar şunlar…”

B partisi de “Benim adaylarım da şunlar şunlar…” diyor.

C, D, E partileri de aynı cümleyi kullanıyorlar.

Sonra biz de gidiyoruz sandığa; mantığımıza, aklımıza, duygumuza göre hareket edip istediğimiz, düşündüğümüz, beğendiğimiz partiye oy veriyoruz.

İyi mi ediyoruz, kötü mü ediyoruz.

Bunu tartışacak değiliz.

Ama vekilleri seçerken kimi seçeceğimiz konusunda bize sorulmuyor. Sadece bize sunulan listeyi oyluyoruz biz.

Haaa biz seçsek ne olur, onu da bilemeyiz?

**

Dün Valilik’teki “Kahramanmaraş Gelişim Eylem Planı” ile ilgili bir toplantıya katıldık.

Toplantının içeriği, iktidar partisinin daha önce yaptığı ortak akıl çalıştayları sonucu hazırlanan ve bir süre kamuoyuna açıklanan eylem planının izlenmesi ve değerlendirmesiydi.

Valimiz Şükrü Kocatepe, bir açış konuşması yaptı.

Ardından Sanayi Genel Müdürü, hemşehrimiz Süfyan Emiroğlu bir sunum yaptı.

Çalıştaylardan elde edilen bilgiler ışığında hazırlanan eylem planının gelişimini anlattı.

Sonra da AK Parti TBMM Grup Başkanvekili ve Kahramanmaraş Milletvekilimiz Mahir Ünal, bir konuşma yaptı.

Belediye Başkanımız Mustafa Poyraz, DSİ XX. Bölge Müdürü Mevlüt Aydın, Karayolları 5. Bölge Müdür Yardımcısı Turan Yılmaz, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Rektörümüz Prof. Dr. Fatih M. Karaaslan ile Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürümüz Ali İhsan Kabakçı birer sunum gerçekleştirdiler.

Konuşmacılar, Kahramanmaraş Gelişim Eylem Planında kurumları ile ilgili yapılanları ve yapılacakları anlattılar.

**

Burada kafama takılan iki konu oldu.

Birincisi devletin kronikleşmiş sisteminin (ki bu bürokrasi Başbakanı bile isyan ettiriyor) olaya bakış açısı…

Şöyle:

Karayolları Bölge Müdür Yardımcısı, Andırın ve Çağlayancerit ana yollarında kışın karla mücadele için ihale yapıyor. Yani bir yüklenici çıkacak “Bu işi ben yaparım” diyecek ve ihaleyi alacak.

Ama kılçık denilen ara yolları açmak ise İl Özel İdaresi’nin işi.

Kılçık yolların açılması için de önce ana yolun açılması lazım. Ana yol açılmadığı zaman bunu İl Özel İdaresi yapmak zorunda kalacak,

Karayolları Bölge Müdür Yardımcısı, konuyu gündeme taşıyınca Valimiz Şükrü Kocatepe isyan etti:

“Olmaz böyle şey. Yolu ben açacağım, parayı müteahhit alacak. Siz Göksun yolundaki kar mücadelesini ihaleye çıkartık…”

Valimiz Kocatepe haklı.

Hem de sonuna kadar.

Her ne kadar Karayolları Bölge Müdür Yardımcısı, “Sayın Valim şöyle, Sayın Valim böyle…” dediyse de, sanırız bu çetrefik duruma siyasetçiler de el atacak.

Ve bir yanlıştan dönülecek.

**

Kafamıza takılan ikinci konu ise Orman Bölge Müdürlüğü ile ilgili.

Valimiz, toplantının sonunda bir değerlendirme yapıyor:

“İkinci OSB sonuçlandı. TSO, Belediye, Özel İdare ortaklığı ile İhtisas (Tekstil) OSB için çalışmamızı bakanlığa arz ettik. Olumlu gelişmeler var.”

“Halen bin 209 derslik inşaatımız devam ediyor. Özel İdare bu iş için bu yıl 26 milyon TL ödenek ayırdı. Özel teşebbüsümüz de katkı sağlıyor. İnşaatı bitmek üzere olan, hizmete girecek olan okullarımız var. İhale aşamasında olan 5-6 okulumuz var..”

“Okul kampüsleri ile ilgili çalışmalar devam ediyor. İhalesini bakanlık yapacak, binayı işadamları yapacak, devlet bunlara kira ödeyecek. Kampüs alanlarının bir çoğunu belirledik….”

İşte tam bu sırada can alıcı bir ifade çıktı, Valimizin dilinden:

“Orman Bölge Müdürlüğünün bulunduğu alanı okul kampüsü için istedik. Ancak, Kahramanmaraşlı olan bir bölge müdür yardımcısı konuyla ilgili olumsuz rapor verdi. Bunu aşmaya çalışıyoruz…”

Sayın Valimiz, bu konuda haklı.

Şaşırdım kaldım.

Salonda şaşırdı kaldı.

Başbakanımızın isyan ettiği bürokratlar bu zihniyettekiler olsa gerekir.

**

Dedim ya başlıkta:

Kahramanmaraş uçacak ama kanatlarını kırıyorlar!

Kıran da yabancı olsa gam yemeyiz. Bizden biri, her fırsatta savunduğumuz biri bunu yapıyorsa kime ne deyim, kime ne söyleyim.

Hani Mahsuni diyor ya:

“Mevlam gül diyerek iki göz vermiş,

Bilmem ağlasam mı ağlamasam mı?

Dura dura bir sel oldum erenler,

Bilmem çağlasam mı çağlamasam mı?”