Adam öldürüsün: TCK 351 den veya diğer maddelerden yargılanır, cinayetin şekline göre idam, müebbet , yada 15-20 yıl ceza alırsın, yada berat edersin bir şekli var.. Türk Ceza Kanunda bunun maddeleri var geniş şekilde..
Vergi kaçırıyorsun: Maliyeciler yakaladığında para cezası var hapis cezası var var.. kanun ve yönetmelikle belirlenmiştir..
Bu örnekleri dağ gibi çoğaltmak mümkün..
Peki : internet ve televizyon için bir kanunumuz var mı ?.. yazılı ve görsel basın için bir kırmızı çizgimiz var mı ?
Bilgisayarın başına oturan: Cumhurbaşkanından başlıyor sıra ile Muhtara hakaret ederek bitiriyor peki bir cezası var mı ? ben söylerim yok..
Halkın yüzde 52 oyunu alan Cumhurbaşkanına: “Diktatör, Yezit,Rum,” gibi ağza alınmayacak hakaretler.. küfürleri ediyorsun sonra kesene kar kalıyor !..
Sayın Cumhurbaşkanını Oğluna- kızına hakaretler, küfürler peki cezası ne ?
Başbakan ve Bakanlara hakaret ve iftiralar, çamur at tutmazsa izi kalır ! karşılığı ne ?
Birine ,” Piç diye yazıyorsun” peki cezası ne ?
Bir basın yasamız yok !.. Devletin kırmızı çizgisi yok..
Ama dünya da basın ve gazetelerin, internetin , televizyonu bir kanunu ve yasası var , örnek olarak verecek olursam..
İspanya, eski IMF Başkanı Rato'nun mal varlığına yolsuzluk, vergi kaçırma ve para aklama iddiaları nedeniyle el koydu. Gazetesi televizyonu neyi varsa alındı.. ama onların yasası var..
İtalya da eski başbakanın gazetesine el kondu..
Şöyle Google de biraz gezindim dünyanın bir çok yerinde gazetelere , televizyonlara büyük şirketlere hükümetler tarafından el konduğunu görüyorum.. çünkü onların yasası var..
Buradan şunu çıkmayın:
Koza holding veya Akın İpak veya Melek İpek’e karşı değilim,onların yanında da değilim, çünkü yüzde 52 oyla seçilen bir cumhurbaşkanına her gün hakaret etme hakkını size kimse vermedi..”Uzak da ki büyüklerim üzülmesin” demesi de manidardır..
Bir gazeteci olarak: Bu olayı doğru bulmadığım gibi, Koza gurubunun televizyon ve gazetelerin yaptığını da asla kabul etmiyorum..
Türkiye’nin yatak odasını dış dünyaya açmaya kimsenin hakkı yoktur..
Ancak: Türkiye Cumhuriyeti Devleti kırmızı çizgilerini çizmeli..
Ben bir gazeteci olarak hangi konu da nasıl yayın yapacağımı yasal çizgi içinde bilmem gerekir.. Yazılı, görsel, sanal alemde bir yasamız olması gerekir..
Türkiye de bugün İnternet kanunu yok
Türkiye de bugün adam gibi bir basın kanunu yok
Türkiye de bugün adam gibi bir radyo ve televizyon kanunu yok..
Devlet televizyon’a el koyma yerine: önce kanunları çıkarmalı..
Kahramanmaraş’ta bir Musa- Sarah olayı yaşamıştık.. tüm gazeteci arkadaşlarımız bilir.. İngiliz Gazeteciler bizlerle birlikte adliye önünde bekliyordu.. İngiltere den bir haber geldi, Mahkeme küçük çocukların etkilene bileceği gerekçesi ile yayın yasağı koymuş..
Bir tek kare resim çekmeden, fotoğraf makinalarını, kameraların toplayıp gittiler..
Niye yasak diye sormadılar..
18 Nisan 2015 günü Almanya ‘ya gitmiştim.. Hannover Fuarı açılışından sonra Alman gazeteci meslek taşlarımızla sohbet ettik.. bir konuda yasak çıktı ise niye çıktı diye soramazsınız yorum yapamazsınız yasak yasaktır.. diyorlar..
Peki bizde de böyle mi ? Biz yasası delmek için ince yerini çok hızlı bulan bir milletiz..
Önce Türkiye Cumhuriyeti Devleti : Kırmızı çizgilerini kanunla bereleyecek !
Kanun çıkardık: Yüzü maskeli kişiler vurulacak, bir tek kişi vura bildik mi ? o zaman bu kanun niye çıktı.?
Bizde devlet düzeni yok: Türkiye Cumhuriyeti Devleti önce devlet olması gerekiyor..
Böyle özgürlük olmaz: Her özgürlüğün bir sınırı vardır..
Bir arkadaşımız anlatıyor: sarhoş komşu her gece bizi rahatsız ediyor, polisi arıyorum geliyor alıp götürüyor bir saat sonra yeniden apartmana gelen sarhoş hepimize küfür ediyor diyerek dert yanıyor..katil olacağım diyor ve o da devletini arıyor..
Oysa aynı olay Almanya da olsa : o kişi , 10 gün polis nezaretinde yatar ! yiyeceği dayağı saymıyorum..!
İkinci defa yaparsa : Hapsi boylar kim bilir ne kadar yatar !
Bizde kanun ve Anayasa yok.. yok yok, devletin kırmızı çizgisi yok.. özgürlükmüş ? sevsinler böyle özgürlüğü !..
Basın kanunu da başta olmak üzere Türkiye de Devletin kanunu olmalı, kırmızı çizgileri olmalı herkes duracağı yeri bilmelidir..
Benim evimin içi benim özgürlük alanımdır.. dışı asla değildir..
Bu yasal düzenlemeleri yapmadığımız sürece: Yüz sefer Cumhurbaşkanı da değiştirsek bu sorunları her zaman yaşamaya mahkumuz..!
ABD de Amerika denildiği zaman herkes duruyor ! ya bizde böyle mi ?..
Yasa ve Kanun istiyoruz..
İyi günler