Aynı kaygıyı Abdulhakim Eren hocam da çekiyor ve sürekli diyor ki Kahramanmaraşlı şahir yazarlar kütüphanesi ve kitap satış yeri..
     
Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal bey, çalıştaydaki şiir gibi konuşmasına devam ediyor:  “Bir insan hafızasını kaybettiğinde onun hafızasından bahsedilemez. Bir insanın hafızasını silerseniz onu yok etmiş olursunuz. Eğer bir toplumun hafızası ile oynarsanız ve o hafızayı yok ederseniz o toplumun kimliğini, kültürünü, sanatını yok edersiniz.
     
Dolayısıyla kültürel miras, bizim kim olduğumuz, düşünce dünyamızın nereden beslendiği çok önemlidir.
       
Zihin dünyamızın yapı taşları kelimeler ve kavramlardır. Bunların içini de işte o var olan tefekkür dolduruyor.
     
Biz güzel adamlar tanıdık bu adamlar ümmiydi ve çoğu okuma yazma bilmezdi ama bu insanlar feraset, hikmet, irfan ehliydi. Bu toprakların bir özelliği var; hangi inançtan olursa olsun sözünde mutlaka bir hikmet bulursunuz. Bu topraklarda büyük bir irfan geleneği vardır.  
       
Aşık geleneğini bugüne taşıyan temel pınar, akış, mecra alevi geleneğidir. Hikmetin irfanın, Hacı Bektaş’ın deyişlerine baktığınızda, Nesimi’yi dinlediğinizde ayrı bir yere sizi götürür.
       
Son yüzyılda hafızamızın zarar görmesiyle çok kültürlülüğün, çok inançlılığın birbirine düşmesiyle birlikte oluşmuş sıkıntılar yumağı var. İnsan korkmaya başladığında kendine benzeyenleri çoğaltmaya başlar. Korkmaya başladığında güven sorunu yaşar ve güven sorunu yaşadığında ise kendine benzeyenlerle olmak ister.
         
Kültür ve sanat çok yönlülüğü gerektirir. Bu coğrafya binlerce yıl Sünni’sinden Alevi’sine, yüzlerce yıl Alevi’sinden Sünni’sine birlikte yaşam kültürüne ev sahipliği yaptı. Ama ne zaman ki hafızamız zarar gördü, ne zaman ki bu topraklarda kaygı, korku ve endişe arttı işte o zaman düşmanlıklar ve nefret artmaya başladı.”
     
Ünal:  “Birbirimizle konuşacak kadar cesur olmak zorundayız. İletişim ve diyalog farklılıklar arasında yürütülen bir etkinliktir.
       
Bugün dünya da bu temel sorunla karşı karşıyadır. Bizim kendi farklılıklarımıza, kimliğimize sahip çıkmamız gerekiyor. Ancak o kimlik bir etknik kimlik değildir. O kimliği bir etnik kimliğin içine hapsederseniz yazık edersiniz.
       
Bugün Kürt kimliğini alıp, Marksist-Leninist ve terörü, şiddeti, silahı çözüm yolu olarak gören, peygamber sevgisini bilmeyen, Diyarbakır’ın sırlarına vakıf olmayan bir anlayış o büyük kimliği bir etknik kimlik haline getirmeye çalışıyor. Bir ulus kimliği haline getirmeye çalışıyor. Bu 50-60 yıl önce denendi ve bu tek tipleşme projesinin acısını dünya yaşadı ve yaşıyor. Bizim bu topraklarda inşa ettiğimiz bir birliktelik, kardeşlik var.”
       
Güneş, Kum ve Denizi Turizm olarak Görmek Doğru Olmaz
       
“Kültürel yapıyı insana ait olanı ihya ve inşa etmemiz gerekiyor ki duyarlılığımızı yeniden inşa edelim. Bizim misafirlerimiz olduğunda o efsanevi misafirperverliğimizi gösterelim.
         
Turizm insanın yeni yerler, yeni duygular keşfetme arzusudur. Bizim ‘Tedbili mekanda ferahlık vardır.’ sözümüzde olduğu gibi o mekan değiştirme arzusunun bir sonucudur turizm.
         
İşte o zaman misafirlerimiz geldiğinde o büyük medeniyetin zenginliğini sunabiliriz. O zaman bir kültür ekonomisi ortaya çıkar o zaman gerçek anlamda bir turizm faaliyetinden bahsedebiliriz. Sadece güneş, kum, denizi turizm olarak görmemiz doğru olmaz.”
         
Kahramanmaraş’ı Dublin Gibi Edebiyat Şehri Yapacağız
       
 “Türkiye büyük bir hazienin üzerinde oturuyor. Türkiye dünyanın en büyük açık hava müzesidir. Sağlık, inanç, yayla, spor turizmi gibi birçok alanda şu anda ürün çeşitliliğine gidiyoruz. Kahramanmaraş da bu ürün çeşitliliğini kendi içinde barındırıyor. Kahramanmaraş’ımız kültür. sanat ve turizm açısından son derece avantajlıdır.
         
Türkiye’nin tamamını dolaşarak yeni bir çerçeve oluşturuyoruz. Krizler her zaman yeni fırsatlar oluşturur kendi içinde. Bu süreci biz yeniden yapılanma süreci olarak görüyor ve bunları gerçekleştireceğimize inanıyoruz.
           
Bu şehrin güzelliklerini öne çıkartalım. 13 milyar yatırım yapıldı bu şehre ve 8 milyar dolar yatırım da şu anda devam ediyor Kahramanmaraş’ta. 2020 de bu şehri bölgenin önemli bir cazibe merkezi haline getirmeyi planlıyoruz. Dört dörtlük bir şehir yapmayı hayal ediyoruz. UNESCO yaratıcı şehirleri arasında Kahramanmaraş’ımızı Dublin gibi edebiyat şehri yapmaya çalışıyoruz.
           
Roma gibi bu şehri dondurmasıyla öne çıkarmak için büyük bir festival yapacağız. Bu şehir sağlık alanında iyi bir alt yapıya sahip olduğu için sağlık turizminde de gelişecek.
           
Bu şehre değer verelim, sevelim, ihtiyacı olan eksiklikleri de hep birlikte giderelim. Bu şehre aşık, dertli insanları var bu şehrin. Biz bu şehrin dertleri ile dertleneceğiz, kendi nefsimizin dertlerine düşmeyeceğiz.” Diyor bakanımız..
         
İki gün boyunca sevgili bakanımızı dinledik..
         
Bizde diyoruz ki : Temeli olmayan bina yıkılır..
         
Şair ve Yazarların Şehri, Edebiyatın Başkenti Kahramanmaraş diyeceksek, Kahramanmaraşlı bugün yaşayan şair ve yazarlarımız ahrette intikal eden şair ve yazarlarımızın kitaplarını yeniden bastırarak, Öncelik okullarda kütüphane kuralım, sonra şehir merkezine Kahramanmaraşlı yazar ve Şairler kütüphenesi, sonra altında bu kitapların satışının yapıldığı bir ofis açalım.. bu temeli teşkil eder..
         
Bunun üzerine, şiir şöleni yap, kitap fuarı aç, festival düzenle ne yaparsan yap dimdik ayakda duracaktır.. çok bir şey istemiyoruz 1059 okulumuza birer Kahramanmaraşlı  şair yazarlar kütüphanesi istiyoruz..
         
İyi günler..