Geçtiğimiz günlerde Onikişubat Belediye Başkanı Hanifi Toptaş’ın düzenlediği basın toplantısına katıldım.
O gün salonda yalnızca bir belediye başkanını değil, Onikişubat’ın geleceğini şekillendirmeye gönül vermiş genç, dinamik ve naif bir insanı izledik hep birlikte.
Hanifi Toptaş, görevdeki bir yılını değerlendirdi. Neler yaptığını, neleri başardığını ve daha da önemlisi, önümüzdeki yıllarda neleri yapmayı planladığını tek tek anlattı. Ancak tüm bu anlatının ötesinde dikkat çeken bir şey vardı: Heyecanı. Gözlerinden okunan o içten enerji, söylediklerinin çok daha ötesindeydi. Kibar, ölçülü, yapıcı bir üslup… İşte tam da Onikişubat’a yakışan bir duruş.
Toptaş, bizim buraların çocuğu. Bu toprakların havasını solumuş, suyunu içmiş bir isim. Belki de bu yüzden, hemşehrilerinin neye ihtiyaç duyduğunu bu kadar iyi biliyor. Ama onun farkını yalnızca memleketliliğinde değil, mesleki birikiminde de görmek mümkün. Bir inşaat mühendisi olarak meseleye sadece masa başından değil, sahadan da bakıyor. Evrakları sekreterlikten geçerek değil, bizzat kendi ellerinden okuyarak ilerletiyor. Bu dikkat ve titizlik, yönettiği her karış toprağa da yansıyor.
Düşündüm de, bir belediye başkanının teknik bir altyapıya sahip olması ne kadar büyük bir avantajmış. Başkan Toptaş’ın çizdiği projeler, kurduğu cümleler, koyduğu hedefler bunu açıkça gösterdi. Altyapıdan üst yapıya, sosyal projelerden çevre düzenlemelerine kadar birçok alanda yürütülen çalışmaların arkasında hem bir mühendis titizliği hem de bir gönül adamının samimiyeti vardı.
Kentin her bir sokağına, her bir mahallesine dokunma arzusunu taşıyan böyle bir başkana sahip olmak, Onikişubat için büyük bir şans. Hanifi Toptaş’ın bu şehre olan inancı, bizlerin de geleceğe olan inancını güçlendiriyor.
Eğer bir gün “Belediyecilik nasıl yapılmalı?” sorusu sorulursa, cevabı belki de Hanifi Toptaş’ın çalışma biçiminde saklıdır: Bilgiyle, kibarlıkla ve adanmışlıkla…