Sevgili Okuyucular, Hepimiz dünyayı açıklayan, güzel ve özlü sözleri severiz.
Bilgelerin, filozofların, şairlerin, yüzlerce sayfaya sığmayacak bir konuyu bir çırpıda anlatan sözlerine ihtiyaç duyarız. Hatta Nasrettin hoca’nın sözleri ve bazı atasözleri de yerinde söylenmiş sözlerdir.
Yazarlar, böylesine özlü sözleri kitaplarının başına koyar, alıntılar yaparlar.
Ben de bugünkü yazımda bu güzel sözlere, yani doğru sözlere yer vermek istedim.

Hz. Musa demiş ki: Her şey tanrıdır.

Hz. İsa demiş ki: Her şey sevgidir.

Karl Marx demiş ki: Her şey paradır.

Sigmund Freud demiş ki: Her şey sekstir.

Albert Einstein demiş ki: Her şey görecedir.

Mevlana’nın “Senin bilgin, karşındakinin anlayabildiği kadardır” sözü de çok önemlidir benim için.

Sık sık kendime hatırlatır, teselli bulmaya çalışırım.

Bernard Shaw, “Eğer yazarların kelimelerle adam öldürmeye gücü yetseydi, yirmi yıl önce ölmüş olurdum” der.

Bu büyük bir sanatçının, orta zekalılar karşısındaki feryadıdır.

İyi ama binlerce özlü ve güzel söz arasında acaba en iyisi hangisidir?

Yaşadığımız dünyayı, insanı, iyiliği, kötülüğü, hayatı anlatan en iyi söz nedir?

Bu sorunun cevabını herkes kendisine göre verir elbette.

Benim için yeryüzünde söylenmiş en açıklayıcı, en önemli cümle Hz. Muhammed (sav)e aittir.

“Cehalet her kötülüğün anasıdır” sözü; yaşamı, insan iyi midir kötü mü sorusunu, savaşları, çelişkileri ve tarih dediğimiz olguyu açıklar.
Gerçekten de cehalet her kötülüğün anasıdır.

Dünyayı çok dar bir ölçekte kavrayan, her şeyi kazanma hırsına indirgeyen, şu dünyadaki kısa konukluğumuzu korkunç bir ego çatışmasına döndüren insanlar cahil oldukları için yapıyorlar bunu.

Hz. Ali’ye camide kılıç saplayan Harici, bunu yaparken İslâm’a hizmet ettiğini sanan bir cahildi.

Kerbela’da Hz. Hüseyin’in susuzluktan kavrulmuş bebeğini okla vuran adam, kendi peygamberinin ailesini katlettiğini düşünemiyordu, çünkü o da cahildi.

Türkiye’yi kurtardığını sanarak tanımadığı değerli insanları öldüren genç katiller gibilerdi hepsi.

Bu yüzden, dünyada hiçbir şeyden korkmadığımız kadar cehaletten ve cahillerden korkarız biz.

Çünkü çok kötülüklerini görmüştür cahil ve cehalet’e karşı olanlarımız.

1978 K.Maraş olayları,23-25 Aralık tarihleri arasında dış mihraplar tarafından kışkırtma sonucunda Kahramanmaraş’ta yaşanan üzücü alevi-sünni olayların  altında yatanda yine cahil ve cehalet değimlidir.