İstifaların ardı arkası kesilmiyor.
Sanki çok oyları varmış gibi gidenlere de “Zaten ülkücü değildi. Ayrıkotları ayıklanıyor” diye yakıştırmalar yapılıyor. Ayrıkotları diye dışlanan adaylara bakıldığında MHP’den daha başarılılar. Örneğin; Meral Akşener adayken alınan oy oranı, aday gösterilmediğinde alınan oy oranı gibi.
İstifa eden MHP’liler Genel Başkan Devlet Bahçeli’ye tepki göstermek için istifa etseler de, henüz bir sonuç alamadılar.
Bana göre istifa edenler tepki göstermekte sonuna haklılar.
6 Temmuz 1997 yılından bu yana Genel Başkanlığını yürüttüğü partisini bir kere bile iktidara taşıyamayan Devlet Bahçeli’nin, o koltukta ısrarı neden? Doğrusu bu ısrarı, ne iktidar ne muhalefet ne de partilileri anlamış değil. Anlaşılır gibi de değil.
“Devlet Bahçeli MHP’nin başında olduğu sürece Ak Parti daha çoook zaferler elde eder” düşüncesi herkeste hakim olmaya başladı.
Hatta geçenler de sosyal medya da paylaşılan bir fotoğraf beni hem çok güldürdü hem de düşündürdü. Fotoğrafta MHP Lideri Bahçeli ile Cumhurbaşkanı Erdoğan karşılıklı oturuyor. Bahçeli, Cumhurbaşkanına: “Seni başkan da yapacağım” diyor. Sosyal medyada buna benzer bir sürü paylaşımlar var, sayfalar açılmış durumda.
Karikatürler hadi neyse de Bahçeli’nin bazı söylemleri, “Acaba Sayın Bahçeli gerçekten AK Parti’nin başarması için mi çalışıyor” sorusu fazlasıyla akılları kurcalıyor.
Neden mi?
Sabahattin Önkibar, kaleme aldığı “Hangi MHP hangi Milliyetçilik?” yazısında: “Tayyip Erdoğan için, aman Başbakan Erdoğan’a bir şey olursa Türkiye batar diyen bugünkü MHP’nin müdürü Devlet Bahçeli değil mi?” ifadesini kullanarak, milliyetçiliğini sorgulamış.
Diğer yandan, “Bahçeli’nin Günah Galerisi” diye yazılanlar ve doğruluk payı yüksek olan iddialar vs.
Atalarımız; “Yiğit bin yaşar, fırsat bin düşer” demiş. Oysaki Sayın Bahçeli’ye fırsat bir kez değil, birkaç kez düşmüştür.
2002 yılında Başbakanlık teklif edildi kabul etmedi.
Zamanında Partisinin Bakanı olan Sadi Somuncuoğlu’nun Cumhurbaşkanlığını engellendi. İstifaya zorlandı.
7 Haziran seçimlerinin ardından yine başbakanlık teklif edildi, “Millet bize muhalefet görevini verdi” dedi kabul etmedi.
Aslında Bahçeli, 7 Haziran akşamı yaptığı konuşması ve ardından her şeye hayır demesi seçimi kaybettirdi. Sandıktan koalisyon çıkmıştı, Bahçeli “Kırmızı çizgiler” dedi de başka bir şey demedi. Demek ki millet kırmızı çizgilerin pembeleşmesini istedi. Ancak Sayın Bahçeli, kırmızı da ısrar etti. Millete rağmen siyaset yapılamayacağını yine millet 1 Kasım da gösterdi ve MHP’ye verdiği oyu geri aldı.
Seçim neticesine baktığımızda da AK Partiye kayan oyların büyük bir kısmı MHP’den.
Hal böyle olunca insan gerçekten düşünüyor ve “Bahçeli olduğu sürece AK Parti zirvede kalır” diyor.
Daha yazacak çok şey var da, neyse…
1 Kasım seçimlerinin ardından MHP’lilerin canına tak dedirten en önemli nokta ise HDP gibi terör örgütünün sesi olan bir partinin mecliste sandalye sayısının MHP’nin sandalye sayısından daha fazla olması.
Diyeceğim o ki; Sayın Bahçeli koltukta ısrar ediyor, ama ülkücüleri küstürüyor. Küsenlerin sayısı da az değil. Koltukta oturanlar gidenleri eleştirmek yerine, sebebini anlamalı, özeleştiri yapmalı, hatayı kendinde aramalı. Hiç kimse keyfinden gitmiyor. Kendi başarısızlığınızı görmeyip, gidenleri “zaten ülkücü değildi” diye suçluyorsunuz. Ülkücülük nedir? Ülkücülük, davasına ve size gönül verenleri hep dibe vurmak mıdır? Ortada 18 yıllık bir başarısızlık var. Az değil, Bahçeli genel başkan olduğunda doğan çocuklar oy kullanmaya başladı. 18 yıllık hayal kırıklığı.
Aslına bakacak olursak Sayın Bahçeli, hiçbir zaman meydanlarda tek başına iktidara geleceğini canı gönülden dillendirmedi, söylemedi. Siz inanmazsanız kendinize, millet inanır mı? “Bize muhalefet görevi verildi” dediniz, onu da yapamadınız. O zaman bu ısrar niye?
Bir spor kulübü bile, başarısız olduğu zaman başkanını, yöneticisini, antrenörünü, oyuncusunu değiştiriyor. Hatta başarısız olan hocalar istifa ediyor.
Bazen bırakmak erdemdir. Olmuyorsa ısrarın anlamı yok. Siz bayrağı ileriye götüremiyorsanız, bırakın da o bayrağı zirveye taşımayı hedefleyen heyecanlı yürekler taşısın. Bir fırsat verin, bir nefes aldırın. Ülküdaşlarınızı başarısızlıklarınızla boğmayın.
Görünen o ki; MHP’nin gemisi çok su aldı. Kaptan değişmezse geminin batması kaçınılmaz.