Yurdum insanını anlamakta zorlandığım konulardan birisi de ‘’yılbaşı’’ kutlaması meselesidir. Takvimler 31 Aralık tarihini göstermeye yaklaştığında bilgili-bilgisiz, alakalı alakasız cümlemiz ‘’yılbaşı kutlama’’ tartışması içinde buluruz kendimizi.

Evvela belirtmekte fayda var. Ülkemizde veya dünyanın herhangi bir yerinde inançlarından dolayı Noel kutlayan ve devamında yılbaşı eğlencesi tertip edenlere bir sözümüz olamaz. Sözümüz bunların dışında kalanlara.

Yılbaşı kutlamalarına muhalif olanlar konuya din penceresinden bakarlar ve öyle değerlendirirler.  Bu bakış açısı İslam ilke ve prensiplerine göre yanlış değildir ve aksini iddia etmek insanı hüsrana götürür. Kanaatimiz o’dur ki; bu işin ölçüsü şu olmalıdır.  Allah (cc) bizlere bir şey emretmişse, o insanların faydalarına olduğu için emretmiştir. Yine Allah (cc) bir şeyi bizlere yasak etmişse, o insanlara zararlı olduğu için yasaklamıştır. Allah’u Teâla yararlı olan şeyleri onaylar, zararlı olan şeyleri yasaklar. Bu emir ve yasaklar Allah’a zararlı olduğu veya faydalı olduğu için farz veya haram kılınmamış bizzat insanın beden- ruhuna fayda zararına göre helal haram kılınmıştır. Konuyu bu noktadan ele aldığımızda doğru sonuçlar alabiliriz.

Uydurmadan, kafamıza göre yorum yapmadan kendi kendimizi tartalım. Mevcut takvime göre bir yıl 365 gün.  Yılın 364 gününde nasıl yaşadığımızı ölçüp biçmeden geri kalan 1 günü nasıl yaşadığımızın ne kadar önemi var? Bu memlekette gayri yasal olarak kumar oynatılıyor. Tüm zabıta tedbirlerine rağmen, yasak olduğunu bile bile gayri resmi kumarhaneler hala rağbet görüp sayıları her geçen gün artıyorsa, 31 Aralık çekilişi için piyango bileti alana aldığı bilet için hesap sormak reva mıdır?  Bu memlekette belli saatlerden sonra yasak olmasına rağmen alkol satışı hala devam ediyorsa, alkol ve uyuşturucuya başlama yaşı her geçen gün aşağılara doğru iniyorsa fahiş fiyatlarına rağmen alkol tüketimi bir türlü azalmıyorsa yılbaşında içki içiliyor diye feryat etmenin manası ne?

Ülkede yaşayanların %99’u Müslüman olduğu halde, zina ve fuhşiyatın önüne bir türlü geçilemiyorsa, televizyonlardaki evlilik programları en çok izlenen programlar olmuşsa, nikâhsız yaşantıyı ve zinayı meşrulaştıran diziler izlenme rekoru kırıyorsa, ‘’evlilik aşkı öldürüyor’’ yalanı ile gençler evlilikten uzaklaştırılıyor ve bu virüs her gün hızını daha da artırarak yayılmaya devam ediyorsa yılbaşı gecesi fuhuş artıyor demek abes değil mi?

Özellikle büyükşehirlerde ve tatil yörelerinde her köşe başında bulunan diskotek, gece kulübü gibi adlar altında hatta sokak aralarında bulunan mekânlarda dinlenen garip müzikleri ve dans adı altında yapılan garip hareketleri 364 güngörmezden gelip 1 gün için mi ayıplayacağız? Bu karşılaştırmalı örnekleri daha da artırabiliriz.

Allah resulü ‘’hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz’’ diye buyurmaktadır. Ölümden sonraki hayatta herkes her yaptığından hesaba çekilecektir. O hesap gününde alnı ak bir şekilde hesap vermenin yolu, bu dünyada kendini hesaba çekmek, sorgulamaktır.

İnanıyor ve biliyorum ki bu gecenin diğer gecelerden hiçbir farkı yoktur. Karşı olduğumuz tutum ve davranışların tersinden yapıp bu geceye değer veriyormuş gibi olayı başka türlü yaşatmanın devam ettirmenin de bir manası yoktur.

İnsanlar kime benzeyeceğinin kararını verip,  o mihval üzerine yaşantısına yön veremiyorsa, geçmişteki yanlışlarına sünger çekip yeni sayfalar açamıyorsa, temiz sayfa açmak için hala zamanı olduğunu düşünüyorsa biz bu konuları daha çoook tartışıp birbirimize dindarlık taslarız.

Yüce kitabımız Kur’anı Kerim Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!" buyuruyor. (Hûd: 112) O'nun emri olduğu için İslâm'ın nezâfetine dahil olmak, karanlıktan kurtulmak sâlih amel işlemekle mümkündür.

Bu duygu ve düşünceler ile yeni takvim yılında, İnsanların savaşlarda ölmediği, mazlumların zulüm görmediği, çocukların aç yataklara girmediği, hainlerin orta yerde cirit atmadığı, çocukların babalarının ardından gözyaşı dökmediği daha güzel bir dünya için hepimizin yeni yılı kutlu olsun.