(Konuya girmeden politik içerikli yazmanın tarzım olmadığını belirtmeliyim. Ancak okurlarım için güncel bir konuyu da göz ardı edemem doğrusu)

Kimilerine göre vaatte bulunmakla yerine getirmek ayrı ayrı şeylermiş. ülkelerde yoksullar belki de bu yüzden çoğalıyor? Daha da önemlisi kimi vaat umutları diri tuttuğu için de yararlıymış. Kimilerine göre de umut fakirin ekmeğiymiş, çok bereketliymiş yer yer de bitiremezmiş. Doğru, kim söylemiş tutulmamış vaatler yalan diye? Öyle olsa koskoca politikacılar hiç yalan söylerler mi? Yalan onlara yakışır mı? Onlara yalancı demek kendimizi suçlamak anlamına gelmez mi?

Kimilerine göre yalan söylemenin de bir inceliği varmış. Hatta sanatmış. Acaba bu sanat başkalarının ahmaklığını kullanma cinliği mi, bencilliği mi, diye düşündüğüm olur, kimi zaman. Çünkü onlara göre yalan söylemenin de bir usulü, ölçüsü varmış. Sanki etikle uzlaştırma becerisi… Böyle olursa yalan söylemenin inanırlılığı, haklılığı sağlanırmış. Acaba politikacılar da böyle mi düşünüyor, demek geçiyor içimden, dürüst politikacıları tenzih ederek. “Bunca ahmak olmasa, açık gözler nasıl yaşar.” diyen şair, acaba neler düşünüp neler gözlemiş ki böylesine bir yargıya varmış? İnsanın insanı kullanması ya da sömürmesinde yalanın en etkili silâh olduğunu kabul etmek gerekir, herhalde. İtalya’da sıkça kullanılan bir deyiş vardır: “Homo, homulu, homus.” İnsan insanın kurdudur. Bizdeki kurt politikacı söylemi böyle bir çağrışım yapar mı? Bunu kurt politikacılara sormak gerekir mi? Bilemem.

Her seçimde politikacılar gümbür gümbür meydana inerler. Bizlere gelecek ve umut pompalarlar, bol keseden. Neler vaat etmezler ki? Sihirli değnekleriyle bir çırpıda düzlüğe çıkarıverirler. Pişkinlikte birbirlerine nal toplatırlar, doğrusu. Vaatlerini hep kendileri dışındakileri karalama kılıfına sararlar. Sonrada bize sunarlar, lokma lokma yut yutabilirsen. Çünkü daha geçmiştekiler boğazımızdan aşmadı ki… Sonrası cek’li, cak’lı söylemlerle devam eder. Böylece herkes iş, aş ve ekmeğe kavuşacak. Ortalık güllük gülistanlık olacak. Yeter ki siz oylarınızı veriniz. Bir dahaki seçime kadar köprünün altından nice sular akacak, yaklaşımıyla yola çıkarlar. Onlar için gün bugündür. Yarın Allah kerimdir. Yarın, vaat eden de vaat alan da nasıl olsa unutur. Ne diyor şair?  “Umut babam umut/ Uyut babam uyut/ Unut babam unut.”

Yalan etik değerlere aykırıymış, inancımızda günahmış kimin umurunda, işini bilme cinliği dururken… Nasıl olsa aldatıla aldatıla aldanmamayı öğrenemeyenler oldukça yalan etik olmasa bile, gerçekte var olamaya devam edecektir. Bizim kuşak caklı, cekli, irli, ırlı vaatlerle geldi bugünlere. Görünen o ki tutulmayan vaatlerle ilgili söylemleri dinliye dinliye bu dünyadan göçeceğiz.

Yalancının minası olmaz. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.” Demişlerse de atalar, siz bakmayın küçük ve masum yalanlar için söylemiş olmalılar, herhalde. Çünkü büyük yalanların büyük minaları da var; mumlarının da söndüğü söneceği yoktur.

Unutmayalım ki gerçekleştirilemeyen vaatler, tutulmayan sözler, kısa vadeli popülist yaklaşımlar zamanla yalana dönüşüyor, kaynağının güvenirliliğini ve saygınlığını zedeliyor, demeye çalışıyorum. 

      -----------------------------------------

 Toplumsallığın temeli dayanışım, bölüşüm ve dürüstlüğe dayanır.