Demokrasiyi özümseyememiş, seçim sonuçlarını içine sindirememiş, seçilmiş veya atanmışları hazmedememiş zihniyet, kerameti kendinden menkul sayar, tutar siyaset allamesi kesilir ve partide üst düzeyde görev almış kimseleri küçümseyerek laf sokuştururlar.

Siyasi partilerde her görev kutsaldır. Herkes, üstlendiği görev ve sorumluluk gereği,  partisine, şehrine ve ülkesine yardımcı olmak için çırpınır, ki siyaset de bunun için bir amaç değil, araçtır.

Reçete okumakla hasta iyileşmez. Reçetenizi doğru olsa bile, toplumun kılcal damarlarında yoksanız, tebliğ siyaseti işe yaramaz. Yaramaz çünkü aklı sıra başkalarına reçete yazmaktan kendinize reçete yazmak aklınıza gelmez. Hoş gelse bile yazdığınız reçete tedaviden çok hastayı daha beter hale sokar.

*

Yaşam gibi, siyaset de basamak basamak. Hiç kimse durduk yerde, merdivenin dibinde iken, aniden üst sırada yer alamıyor. Ahmet Haşim'in dediği gibi, ağır ağır çıktığınızda yorulmuyorsunuz. Yokuşlarda susasanız bile, merdivenleri aheste aheste ve yorulmadan çıktığınızda hedefe daha çabuk varmanız mümkün.

Av. Metin Doğan mesela... Parti kurulduğu günden beri teşkilatın içinde yer aldı. Siyasetin başarı ve çıtasını yükselten isimlerden. Hukukçu yanını bilemem de, teşkilatçı yapısı ile partiye çok şey kattı bugüne kadar. Seçimler yaşadı, partisinin başarı oranı hep üst seviyelerde oldu. Siyaseti esnaflık olarak görüp, müşteriye karşı hep güler yüzlü ve samimi yaklaşım içinde oldu. Ne pahalı sattı, ne müşteriyi kandırdı, ne de para hırsı gözünü kararttı.

*

Baro Başkanı olduğunda da mensubu olduğu AK Partinin tüm çalışmalarında, etkinliklerinde ön sıralarda yer aldı. Zor günlerin, zor görevlerin adamı olarak yerel siyasette çıtayı yüksek tuttu. Derken halkın tercih ve teveccühüne mazhar olan, siyasi ve ekonomik istikrarın güvencesi AK Partiye il başkanı olduğunda da kendisinden beklentilere ziyadesiyle karşılık verdi.

Toparlayıcı, bütünleştirici olurken, partisini ve memleketini düşünmekten başka şey gelmedi aklına. Yeri geldi reçeteyi de kendi yazdı, yeri geldi reçeteyi eczaneden kendi temin edip, hastanın iyileşmesi yolunda emin adımlarla yürüdü. Bu şehrin sorunlarına vakıf siyasetçi kimliği ile çalıştı, didindi. Karanlıklardan çok aydınlığı sevdi, siyahtan çok beyazı beğendi, krizden çok çözümü önerdi insanlara. Partisinde kadın ve gençlik kolları ile değil sadece, parti tabanı ile de bağını hiç koparmadı. İnsanlarla diyalog kurarken, siyasi hırs, maddi beklenti içinde de olmadı.

Ne yaptıysa memleketi için, partisi için yaptı. Geceleri uykuları haram etti, evini-barkını, işini-gücünü bırakıp tüm enerjisiyle partisinin geleceğini gökdelen inşasına çevirmek için çırpındı, didindi. Teşkilattaki arkadaşları ile uyum içinde çalışırken, gençlere önem verdi. Listeye genç yetenekleri aldı, onları siyasetin içine çekti, onlara siyaseti sevdirdi. Genç ve enerji dolu insanları yönetime, yürütmeye alarak tecrübe ile gençliği buluşturmayı da denemekten çekinmedi. Bunda da başarılı oldu.

*

7 Haziran seçimleri nedeniyle milletvekili aday adayı olduğunda, Allah var herkes meclise gideceğini hesap ediyor, hak ettiğini söylüyordu. Bizler de aynı düşüncede, kanıda idik. Ekip ruhu ile çalışmış, seçimlerde elde edilen başarının mimarı olmuştu her defasında.

Kadere, nasibe ve kısmete inanan inançlı insandı sayın Av. Metin Doğan.Kararlı, azimli ve sağlam karakteristik yapısı ile milletvekilliğini de hak edenler kervanına katılırken, mutlaka bu şehre dair hayalleri vardı gerçekleştirilmeyi bekleyen. Ama olmadı. Nasip kısmete değilmiş. Başbakan sayın Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, sayın Metin Doğan'ı Merkez Karar Yürütme Kurulu Üyesi yaparak, aslında ödüllendirmişti. Yanına almış ülkenin kader seçiminden sonra sağlam karakterli çalışma arkadaşlarına ihtiyacı olduğunu göstermişti aslında.

Toplumda ne yapılacaksa, halkın rızası ile yapılması gerektiğine inanan bir insan, bir siyasetçi, bir dost yüzdü sayın Doğan. Üstlendiği görevi küçümsemek, yel kayadan ne götürür deyişi ile özdeş kılındığında, Genel Merkezdeki üst düzey görevini de başarı ile sürdüreceğine eminim.

Bu meselede son sözü söyleyecek olursam; "Parmağımla vücudumun neresine dokunsam, ağrıyor" diye sızlanan hastayı muayene eden doktorun,"Sadece parmağınız incinmiş" demesine benziyor sizin köhnemiş düşünceniz.

Sayın Doğan'a başarı dileklerimle...