Cumartesi… İki gün önce, gece saat 2’den sabaha kadar uyku tutmadı gözüm. Anlaşılan o ki, gözlerim uyku ile barışık değil. Ondan önce, uykudayım.

Salaş ve barakamsı bir odadayım. İçerde soba var, yanıyor mu, yanmıyor mu, emin değilim. Merdivenlerden Metin Doğan çıkıyor, elinde bir zarf, bir de mektup. Uzatıyor. Zarfın içinde para olduğu belli, mektup ise doktor yazısı gibi, elle yazılmış. Kargacık, burgacık. “Mehmet abi, desteğini bekliyorum!” deyip merdivenden iniyor ve uzaklaşıyor.

O saatten sonra gözlerime uyku girmiyor. Sabahlıyorum. O saatlere kadar belki on tane yorum geçiyor aklımdan. Farklı, değişik… Hayra mı yorsam, şerre mi, bilmiyorum. İlkin eşime anlatıyorum rüyamı, o hayra yoruyor.

Sonra büroma geldiğimde, sonrasında arkadaşlarımla buluştuğumda onlara da anlatıyorum. Değişik yorumlar, tabirler geliyor.

Bu arada, AK Parti’nin Ankara Arena’daki 5. büyük olağan genel kurulu yapılıyor ve bir bilgi ulaşıyor kulaktan kulağa. AK Parti İl Başkanı iken, milletvekilliği aday adaylığı için istifasını veren sevgili Metin Doğan’ın MKYK üyesi olduğunu öğreniyoruz. Sosyal medya bununla çalkalanmadan önce, teyit ettirmek babından, 1 Kasım genel seçimlerine kadar vekâleten il başkanlığını yürüten sevgili Ahmet Güngör’ü arıyorum. “Evet, doğru Mehmet abi. Metin bey Parti’nin MKYK üyesi seçildi, hepimize, şehrimize hayırlı olsun!” müjdesini veriyor.

*

Bulunduğumuz ortamda 11 kişiyiz.

Bu haberle birlikte herkeste bir beyin jimnastiği başlıyor. “Tamam, MKYK üyesi seçilince, milletvekilliği suya düşer.”

Birisi de, “Hayır, öyle bir teamül yok, MKYK üyesi olanlar da milletvekili olabiliyor” yorumunu getirirken, bir başka arkadaşım, “Bu Fatih Erkoç’un başarısı. Şimdi hem Metin Doğan’ın, hem de Fatih Erkoç’un eli güçlendi. Bu seçim, bu üyelik Mahir Ünal’ın da karizmasının çizildiği anlamına gelir…”deyince, tüm gözler ona çevrildi.

Dahası var da,  uzatmak istemedim.

Sanıyorum burada bazı oyunlar vardı,  tuttu mu, tutmadı mı emin değilim. Önce bir tesbitimi aktarayım, sayın Metin Doğan’ın AK Parti MKYK üyesi olmasını kimse beklemiyordu. İsterseniz adına sürpriz deyin, isterseniz başka yorumlar da getirebilirsiniz, serbestsiniz.

Bunun bir taktik savaşı olduğunu söyleyenler de çıktı. Bunun, Metin Doğan’ı harcama operasyonu olduğu iddia edilse de, ‘dübeş attım yeke geldi…’misali, siyaseti de bir kumara benzetecek olursak, şunun şurasında 1 Kasım seçimlerine ne kaldı ki, bakarsın, kimler harcanır, kimler zirve yapar, kimlerin umduğu dağlara kar yağar, belki de büyük hayal peşinde koşanların hayalleri suya düşer. Kimbilir, belki, ihtimaldir. Yerel siyasette, Fatih Erkoç, Metin Doğan, Ömer Oruç Bilal Debgici ve Necati Okay zincirinin halkalarını kırmak, imha etmek amacıyla,  organize bir taktik olduğu kamuoyunda konuşulmuyor da değil yani. Açık açık… Ha, Ankara’nın buna gücü yeter mi, bu muhteşem 4’lünün belini, halkasını kıracak siyasi irade mevcut mu derseniz, pek emin de değilim doğrusu.

*

Neyse… Her türlü ihtimalleri masaya yatırmak, düşünmek ve tartışmak zorunda, durumundayız. Burası siyasi arena,  yok yok…

Hani padişahın kafası bozuk, birinin kellesini uçuracak, kararlı. Çağırmış vezirini, “Sana bir soru soracağım, bilirsen kellen kurtulacak, yok bilemezsen, kelleni uçuracağım!” demiş.

Tabi vezir tir tir titremekte. Korkudan kekelerken, padişah sorusunu sorar;“söyle bakalım vezir, deniz yanar mı?”

Padişah sinirli, öfkeli, illa ki birinin kellesini uçuracak. Vezir düşünmeye başlamış, sakalını sıvazlamış, yanar dese bir türlü, yanmaz dese bir türlü, her şeyi göze alarak ve gözlerinin içi gülerek, “İhtimaldir padişahım” cevabını verince, kelle kurtulmuş.

Uyanık adammış vezir.

*

Şimdi… İhtimaller gırla. Her ne kadar bunları gazeteler yazmaz, köşe yazarları dile getirir mi bilememde, fısıltı gazetesi bunun, bunların daha fazlasını konuşuyor.

“Bak, sana MKYK üyeliğini verdik, zaten şunun şurasında 1 seçimlere ne kaldı ki, ondan sonrası şinanay yavrum şinanay…” diye düşünenlerin sayısı az değilken, sonrasında Metin Doğan’ın siyasi hayatının biteceğini ima edenler hiç de az değil.

Bana göre, Metin Doğan kardeşimiz dostunu düşmanını öğrendi ya da öğrenemedi bilemem, şayet 1 Kasım sonrası çaptan düşer de, siyasi hayatı biter, avukatlığına dönerse, arkasından konuşacak çok adam var, çooookkkkk…

*

İhtimaller, yorumlar ne olursa olsun, Metin Doğan’ın AK Parti’nin zirvesinde yer alması, şehrimiz için onur vesilesidir. Seversiniz sevmezsiniz i, oy verir vermezsiniz ayrı mesele de, bize göre AK Parti Genel Başkanı sayın Ahmet Davutoğlu tarafından ödüllendirilmiştir.

Çünkü…  Her ne kadar AK Parti’nin Kahramanmaraş’ta oyları yüzde 7,5 oranında düşmüş olsa da, oy yüzdesi ile birinci gelen Rize’nin Cumhurbaşkanı, ikinci gelen Konya’nın başbakanı varken, üçüncü gelen Kahramanmaraş’ın da il başkanı sıfatıyla bu ödüle layık görüldü diye düşünenlerdenim.

Ha, kimin-kimlerin eli güçlendi, kimin-kimlerin eli zayıfladı, kimin karizması çizildi, gelin bunu da birkaç gün içinde yazalım. Sizleri bu derin bilgilerden mahrum bırakmak istemiyorum.