Cumhurbaşkanlığı seçim süreci, düşük yoğunluklu bir siyaset içerse de ülkenin en önemli gündemi.

Aslında “ortak aday” fikri bende başlangıçta tereddüt oluştursa da ortaya atılan ve üzerinde ittifak edilen adayın ismi, tereddütlerimi giderdiği gibi her geçen gün kamuoyunda sempati oluşturmasıyla da devlet adamlığına ne kadar da yakışacağı hissine kapıldım.

Cumhurbaşkanlığı makamı; toplumun tüm katmanlarına güven telkin eden, kutuplaştırma, ayrıştırma ve ötekileştirme değil, bir arada yaşamanın, uzlaşmacı kültürün şahsında egemen olduğu biri tarafından doldurulmalıdır.

Cumhurbaşkanı makamı,  tarafsızlığın, adaletin, bireysel özgürlüklerin, ülke birliğinin, milli birlik ve beraberliğimizin, teminatı olmayı hak eden birine emanet edilmelidir.

17-25 Aralık yolsuzluk operasyonları nedeniyle toplumdaki güveni asgariye inen, yönetme ve adil olma melekelerini kaybeden, yolsuzluk yapılmadığının ispatı yerine,  bu operasyonları yapanlardan intikam alma, öç alma duygusuna kapılan Başbakan Erdoğan’ın bu süreçteki adaylığı yukarıda sayılan beklentileri karşılayacak nitelikte değildir.

Ayrıca, Başbakan Erdoğan’ın iktidar da geçen 12 yıl boyunca uluslararası arenada güvenilirliği ve sözünün ağırlığı epeyce bir zaafa uğramıştır.

Gerçekten de; İsrail Gazze’yi yıkıp yakarken, o sadece konuşmuş ve ötesinde bir eylem gerçekleştirememiştir.

Mısır’da darbe yapılmış, Erdoğan yine konuşmuş, salvolar atmış, tehditler etmiş, Mısır ülkesinden büyükelçimizi kovmuş, biz tavır gösterememişiz.

Hatırlarsanız Mavi Marmara gemisine yapılan İsrail baskınında 10 vatandaşımız şehit edilmiş, tepkiler gene sadece sözle sınırlı kalmış ve şehit olan kardeşlerimizin onuru ile oynayacak şekilde olayı “özür ve tazminata” indirgemiştir.

Soruyorum size Allah aşkına; bir İsrail askeri öldüğünde ya da rehin alındığında İsrail devleti neler yapıyor? Bizim bir şehrimiz büyüklüğündeki ülkenin lider ve yönetiminin gösterdiği tavrı biz neden gösteremiyoruz ki? Başka ülkelere savaş açalım demiyorum ama bu kadar da zayıf görüntü veren devlet adamlarına da iktidarı teslim etmeyelim lütfen. Bu görüntü, cihan devleti Osmanlı İmparatorluğu’nun bakiyesi Türkiye Cumhuriyeti devletine yakışmıyor.

Akdeniz’de uçağımızı düşüren ve iki pilotumuzu şehit eden, Reyhanlı’ya bombalı saldırı yapan Suriye’ye karşı ne tür tavır ve tepki koyduk? Sırf Reyhanlı’da 53 insanımız şehit oldu, Erdoğan gene sadece konuştu. Kim dikkate aldı bu konuşmaları? Daha 13-14 yıl önce; PKK’nın sınırdan ülkemize sızmaları ile ilgili olaraktı sanırım, değil Başbakan, bir albayımızın sınırda verdiği demeç o ülkeden en üst düzeyde özür ve teröre karşı işbirliği yapma çağrısına dönüşmüyor muydu? Ne oldu da bu duruma düştük acaba?

İŞİD denilen terörist örgüt, çapulcu topluluğu Caber’de Süleyman şah türbesini tehdit etmedi mi? Musul’da 49 insanımız büyükelçilik binasında esir alınmadı mı? O zamandan bu güne ne yaptık? Büyükelçilik binaları ve Süleyman Şah Türbesi üstelik vatan toprağımız sayılmıyor mu? Oralara yapılan saldırılar ve hukuksuzluk ülkeye yapılmış sayılmıyor mu?

Gerçi ülkemiz içerisinde kışladan bayrağımızı indirdiklerinde ne yaptık ki? Bir gün bu bayrağı indirten buna müsaade eden komutanı hedef aldık tehdit ettik cezasız kalmayacaktır dedik, ertesi gün, bayrağı indireni vurmayarak fırsatçılara ve ölü üzerinden siyaset yapanlara prim vermedik demedi mi? Sınırda PKK’lılar askerimizi şehit ettiler, sadece onlar PKK’lı değil kaçakçı, onlar PKK’lı değil PYD’li demedi mi? PYD’li kim soruyorum Allah aşkına? Ya Rab sen bizim aklımıza mukayyet ol.

Devlet adamlığı ağırlığı nereye gitti? Eskiden ülkemize karşı söylemlerinde özen gösteren devletlere ne oldu? Yer yarıldı hepsi ortadan kayıp mı oldu? Tek dostumuz kaldı o da Peşmerge ve Barzani. Bunu derken bile içim acıyor, o bile bize zaman zaman ayar çekiyor ve Musul’da bizim koruyamadığımız Türkmenlere onlar bizim yönetimimiz altında, güvenliği bizden sorulur, bize tabi olsunlar demiyor mu? Türk bakiyesi Musul, Kerkük, Telafer için bunlar birer Kürt şehri deyip geçmiyor mu?

Örnekler uzadıkça uzayabilir ama maksadım yaşananları tek tek burada sıraya dizmek değil elbette. Ülkemizin itibarının son 12 yılda nereden nereye geldiğini anlatmak. Daha da geriye gitmesine şahsen benim yüreğim ve vicdanım elvermiyor onu da sizinle paylaşmak istedim sadece.

Siz değerli hemşerilerim Kahramanmaraş’ın kahraman evlatlarının da buna fırsat vermeyeceğini, bu kötü gidişata dur diyeceğini düşünüyorum.

Bu millet Erdoğan’a Başbakanlığı emanet etti, süresi dolana kadar bu görevi ifa etsin, buna itirazım yok. Ama cepheleşmeye karşı birlikte yaşamın, yasaklara karşı özgür tavrın, baskıya karşı demokrasinin, yozlaşmaya karşı milli kültürün, yolsuzluğa karşı dürüstlüğün, yandaşlığa karşı milletin ortak vicdanın temsilcisi Ekmeleddin İhsanoğlu’nu da Cumhurbaşkanı olarak seçsin diyorum siz ne dersiniz?

Hepinizi muhabbetle kucaklıyorum. Allaha emanet olunuz