Yerel basın, son günlerde sosyal medyanın bir numaralı gündemi haline geldi. Mesleğin içinde olanlar da olmayanlarda hiç etik olmayan paylaşımlarda bulunuyorlar.

Yerel basın kategorize edilerek itibarsızlaştırılmaya çalışılıyormuş, sorumlusu olarak da AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal gösteriliyor.

Maalesef gazete çıkarmak veya bir haber sitesi kurmak bu ülkede yapılabilecek en kolay işlerden biri. Savcılığa verdiğiniz bir dilekçe ile gazete çıkarabiliyor ve 300-500 TL harcadığınızda da bir site kurabiliyorsunuz. İlkokul mezunu olmanız da yeterli. Üstelik bunu yapanlarda ben gazeteciyim diye her ortamda salınarak geziyorlar. Her toplantıya geliyor, her konuda ahkam kesiyorlar, hatta yıllarca bu işi yapan duayen gazetecilere bile hava atıyorlar. Belediyelere veya kurumlara da gidip “Bana da reklam vereceksiniz” diye tehditkâr isteklerde bulunabiliyorlar. Reklam verilmeyince de hiçbir dayanağı olmayan ancak kamuoyunda fazlasıyla pirim yapan asparagas haberleri ardı ardına sıralıyorlar. İşte bu yüzden de mesleğin itibarı kalmıyor.  

Bu durumdan hem gerçek anlamda gazetecilik yapanlar hem de başta yerel yönetimler olmak üzere birçok kurum ve kuruluş rahatsız. Belediyelerin basın müdürleri işin içinden çıkmaz hale gelmiş.

Artık bu gidişata dur denilmeliydi. Bunun içinde AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Sayın Mahir Ünal Cemiyet Başkanlarına bu durumun daha da kötüye gitmemesi için bir an önce düzeltilmesi için bir anlamda yardım istedi. (Çünkü haber siteleri mantar gibi çoğalmaya başladı.) Doğal olarak Cemiyet başkanları da basın camiasını en iyi tanıyan kişiler.

Şimdi ise anlamadığım şey, bugüne kadar her önüne gelen site açıyor, gazete çıkarıyor diye sızlananlar bugün neden bu işe bir kalite gelmesinden rahatsızlar?

Evet, basın kategorize ediliyor. Neden mi?

Yıllarca bu işi yapan gerçek gazetecilerle daha dün mesleğe başlayan kişileri ayırt etmek için. Sahada koşup araştırma yaparak kamuoyunu doğru bilgilendiren gazeteciyle, e-mail adresine gelen haberi okumadan dahi kopyala yapıştır yaparak kendini gazeteci zannedenleri ayırmak için. Dahası bırakın iki satır haber – köşe yazmayı, konuşmayı dahi bilmeyenleri, fikri olamayanları ayırt etmek için. Basın ahlak kurallarına uymayan şantajcıları yok etmek için.

Bütün bunların yapılabilmesi için de cemiyetlere üyelik şartı getirildi. Kahramanmaraş Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısıyım. Bizim derneğimizde üyelik talepleri yönetim kurulunda değerlendirilir, eğer basın ahlak kurallarına uymayan biriyse üyeliği de kabul edilmez. Üstelik şehrimizde en fazla üyesi olan söz sahibi cemiyetiz. Bu durumdan da bütün üyelerimiz memnun.

Hal böyle iken sosyal medyada yapılan paylaşımlara baktığımızda, “Yerel basın yok ediliyor, yerel basının kara günü, Mahir Ünal öncülüğünde yerel basın bitiriliyor. Konuşmayan gazetecilere Mahir Ünal daire vermiş, Susan gazeteciler satılmış… “gibi bir sürü gerçeği yansıtmayan çirkin paylaşımlar var.

İşin aslı hiç de öyle değil. Tek sebep büyükşehir belediyesinden seçimden sonra hiç reklam verilmemesi.

Yerel basın desteklenmeli mi? Evet. Ama bu şekilde destek istenmez.

Kaldı ki hiçbir belediye hiçbir kurum ve kuruluş reklam vermek zorunda değil.

Neymiş efendim; kendini gazeteci zanneden bazı şahıslar “Benim, Hayrettin Güngör seçildi seçileli 70-80  bin TL zararım var” diyor. Çok merak ediyorum, acaba büyükşehir belediyesinden hisse mi satın aldınız, sermayeniz mi var? Sizler belediye bütçesinden hiçbir hizmet vermeden ne kadar para aldınız? Bu paralar neyin karşılığında dağıtıldı?  

Büyükşehir Belediyesine sesleniyorum; geçen dönem hangi medya kuruluşuna neyin karşılığında ne kadar ödeme yapıldı tek tek yayınlasın. İşte o zaman sosyal medyada gerçeği yansıtmayan paylaşım yapan sözde gazetecilerin gerçek yüzü ortaya çıkacaktır.

Gazetecinin işi basın ahlak kuralları çerçevesinde kamuoyunu doğru bilgilendirmektir. Gazeteci okurlarıyla yaşar. Eğer bu işten evinize ekmek götüremiyorsanız, kendinize başka bir  iş bulun ama onurlu olun.