Geçenlerde şehrimizin önemli araştırmacı gazeteci dostum Yener Atlı ismimiz büyükşehir ama zihniyetimiz hala küçük konulu bir yazı yazmıştı.

Taktir ve hayranlıkla okudum.  Doğru noktalara temas etmiş doğru noktalara değinmişti. Yazının güzelliği bir yana özellikle cesaretinden dolayı ayrıca teşekkür ediyorum.

Bende Sayın Atlı gibi düşünenlerdenim. 1ay önce Kahramanmaraş’ta KAFUM’da Tekstil Makinaları Fuarı düzenlendi. Düzenleyen finanse eden Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi odası. Açılışını Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kemal Karaküçük yapıyor. Hemen arkasından Gaziantep’te TÜMEXPO  Fuarı yapılıyor ve açılışı kalkınma bakanı Cevdet Yılmaz’ın katılımı ile yapılıyor. Mesaj belli tabi ki anlayana.

Hızlı tren projesi içimde kanayan yaradır. Bu projeyi de Gaziantep kapıyor Kahramanmaraşlı bakıyor.

Üniversitenin girişine üst geçit yapılıyor. Yapımına başlanıyor henüz ayakları dikilmişken inşaat, yaklaşık 6 ay kadar duruyor. Yol yarım inşaat pozisyonunda, kazı yapılmış ortalık çamur deryası, yol daralmış öğrenciler mağdur, sürücüler perişan.

Yaklaşık 15 yıldır Kayseri yolu inşaatı devam ediyor. Hatta bu konuda Kahramanmaraş Milletvekili Nevzat Pakdil’e “neden bu kadar uzadı” diye sorduğumda “Yer şekilleri o bölgede çok zor’’ demişti.  Sanki Türkiye’nin en zor zemini orası.

Büyük bir teveccühle büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanan Fatih Mehmet Erkoç ne yapıyor? iktidarın 6 milletvekili ne yapıyor? Hepsi düşmüş kendi derdine eşini dostunu bir yerlere getirmeye çalışıyor. Hepsi kendine, çevresine çalışıyor. Şehir kimsenin umurunda değil.

Kahramanmaraş gibi şehri küçük, ismi büyükşehre hizmet veremiyorlar. Güneşli havalarda orta refüjleri boyayan birkaç çiçek dikip gübreleme yapan, seçim vaadi olarak işe alınan bir miktar taşeron belediye işçisinden başka çalışan kimseyi göremiyoruz. Halkla dalga geçiyorlar. Bu cesareti nerden alıyorlar? Şehrin % 80 ‘inin verdiği oydan alıyorlar.

Bu şehir gelişmiyorsa, ticaret gelişmiyorsa, yurt içinden ve yurt dışından ziyaretçi alamıyorsa, yollarımız bozuk  ve alt yapımız yetersizse, yağmur yağdığında taşkınlar, çamurlar oluyorsa, güneşli havalarda tozdan durulmuyorsa, kışın hava kirliliği şehrin üstünü kaplıyorsa,  tek suçlu biziz kardeşim.


Biz diyoruz iktidara, belediyeye ‘’Durmak yok yoluna devam’’ diye. Biz diyoruz “biz hizmete layık değiliz yeter ki sizler mutlu olun, zafer kazanın’’ diye.

Bu şehrin sanayicileri hala kendi çabaları ve aldıkları riskle büyümeye devam ediyorsa, şehrin % 25’i yoksulluk sınırının altında olduğu için yeşil kartlı ise ve yine bu şehrin %40’ı hala asgari ücretle çalışıp kredi kartlarına yoksulluğa karşı direniyorsa suçlu biziz.

Şehrin fabrikaları işçi bulamıyorsa, Suriyeli misafirler devletten destek alıp, günlük 25 TL’ye çalışıyorsa suçlu biziz.

Bu şehirdeki  medya ayakta kalmak için zor şartlarda şehir için mücadele ederken, yemeyip içmeyip dolmuşla otobüsle haber peşinde koşarken, bir çoğu gazetesini dağıtabilmek için ayağının etini yiyip mücadele verirken, Belediyenin Girişinde ‘’ SABAH GAZETESİNİ ALMAYIN ! BİNA İÇİNDE  DAĞITIMI YAPILACAK.(BASIN YAYIN)’’ Yazan ilan varsa suçlu biziz kardeşim.

Biz sorgulamıyorsak “NEDEN SABAH GAZETESİ” diye,  biz düşünmüyorsak “havuz kurulup milletin anasını belleyecez diye tapeleri yayınlanan ve havuzdakilerin katkısıyla alınan, bir kesime hediye edilen anamızı belleyen bu gazete millete ait bir meydanda milletin parasıyla nasıl dağıtılıyor” diye. Suçlu biziz kardeşim.

Bu şehir bunlara razı Yener Bey. Buna razı olanların oranı % 80’sen, ben  birkaç dostumuz  birleşince oran % 20 . %80 haksız küçük düşünüyor da biz mi büyük düşünüyoruz? Şehrin ismi büyükşehir herkes kendini büyükşehir halkı sayıyor. Bizde öyleymişiz gibi düşünelim. Bizde kendimizi büyükşehirli sayalım. Ne de olsa %80 , %20 den büyük.