Bir okul arkadaşım vardı yıllar önce…
   Bu sağ-sol meselesi yüzünden her şeyini kaybetmişti. Ona hiç kimse sahip çıkmamıştı, aksine onun acılarını derinleştirmek için içlerinde çaba harcayanların bile olduğunu duymuştum sonradan.
   Ama bu arkadaşımla nerede ne zaman karşılaşsam, söze ”Çok şükür, o kötü günler geride kaldı, en kötü günümüz bugün gibi olsun” diye başlayarak karamsarlık yerine, iyimserlik aktarmaya uğraşırdı karşısındakine…
   Kendisini ve düşüncelerini çok önemsediğim bir büyüğümle dün bir sohbetim oldu.
   Konu bu şehirde, zaman zaman yaşanan sağ-sol kavgasıydı.
   Yaraya parmak bastı.
   “Gençlerimiz yine bir birlerini üzecek, kıracak ve dökecek, ortalığı..
   Bunlar hiç yaşanmamalı, kardeşliğimize, huzurumuza yazık olacak” diyordu ve kendiside çok üzülüyordu bu olanlara…
   12 Eylül öncesini unuttuk mu?
   Kurtarılmış bölgeleri…
   Sağ-sol kavgasına pisipisine kurban gidenleri…
   Faili meçhul cinayetleri…
   Sabah gittiği, okulundan akşam evine dönemeyen çocuklarımızı…
   Gözleri yaşlı analarımızı…
   Enflasyonun yüzde 75 beşler seviyesine çıktığı günleri…
   12 Eylül darbelerini…
   Darbeyle gelen ve yaşanan acıları…
   İşkenceleri… v.b.
   Elbette şu anda içinde bulunduğumuz koşulları, iktidar baskısını yok sayarak ”En kötü günümüz böyle olsun gibi ”demekte tabi ki içimden gelmiyor, gelse de söylemesi kolay olmuyor…
   Ancak içinde bulunduğumuz coğrafya da olup bitenlere bakarsak ülkemizin, komşu ülkelere nazaran daha pozitif olduğunu görür ve bugünün gerginliğini de, geçmişte yapmayı başardığımız gibi aşacağımızı kestirebiliriz.
   Sağlam bir demokrasi...
   Ülkeyi  12 yıldır yöneten AK Parti kadroları da, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’da, ülkedeki  zorlukların aşılmasının, koşulunun daha çok demokrasiden, daha çok hukuktan, adaletten, daha fazla açıklıktan, iç ve dış barıştan geçmesi gerektiğini bilmeliler ve ona göre politika üretmelilerdir…
   Bu nedenle ülkede nelerin olup bittiğini görmek gerekiyor.
   Söylenmesi gereken varsa bir söz o sözün, bugünkü iktidara söylenmesi daha doğru olanıdır.
   Sizler içeride bir birinizle taşlı-sopalı kavga ederken, dışarıda, dış odaklı, uzantıları içeride olan emperyalist güçlerin ülkeniz üzerinde ne gibi pazarlıklar yaptığının farkındalığına varmamız gerekmiyor mu?
   Örneğin Ülkücü ve solcu gençlerimizin birbirleri arasında kavga çıkarmasına bir anlam verebilecek biri var mı? Yok, neden çünkü bu kavga anlamsız bir kavgadır, mesnetsiz bir kavgadır, yanlıştır, doğru değildir…
   Doğru olanı sağcı(ülkücü) gençlerinde, solcu gençlerinde bir birleriyle, eften-püften şeyler için kavga etmek yerine, ülkelerinin kendilerine ihtiyacı olduğunda birlikte ortak tavır almaları ve ülkelerini birlikte savunmaları daha doğru olanıdır…
   Oldu mu şimdi?
   Haftalardır süren gerginlik sonunda patlak verdi ve sağcı gençler ile solcu gençler arsında taşlı-sopalı kavga çıktı, yaralanalar oldu.
   Yazık değil mi bu gençlere…
   Bu son gerginlik de, geçmişteki gerginlikler gibi geride kalmalı ve  sağcı ve solcu gençlerimiz Türkiye Cumhuriyeti devletlerini ilelebet yaşaması ve yaşatılması için eforlarını harcamalıdırlar… Aksi halde her iki grubun karşısına çıkacak ve her ikisini de yok etmeyi hedefinde tutanların olduğunu asla unutmamalarını onlara tavsiye ediyorum…
   Çabuk unutuyoruz…
   Dünü de, bugünü de, yarını da unutacağız.
   Hep böyle olmuyor mu? Güneydoğu’dan gelen PKK kaynaklı ölüm haberlerini bile unutmadık mı?
   Unuttuk…
   Amma…
   Türkiye Cumhuriyeti devletimize saldıranları…
   Ata mirası yurdumuzu, yıkmaya, bölmeye, parçalamaya çalışanları…
   Vatan topraklarına göz diken hainleri…
   ”Unutmamalısınız, unutmamalıyız”