Yazının ses getirenidir esas olan. Yoksa herkes bir şeyler karalar. Bir yazı yazdınız; herkes “hoşnut” kaldıysa veya herkes hoşlanmadıysa zaten bir “terslik” var demektir. Kimileri kızacak, kimileri sevinecek...

Hattı zatında yazarın görevi de vicdanının sesine kulak vermektir.

***

Maraşgündem.com’daki köşemde “Yok yok biz adam olmayız!” başlıklı bir yazı yazmıştım. (Şimdi O yazı kaldırıldı!) Yazımda, Kahramanmaraş’ta “gazetecilik yaptığı iddiasında” olan bir şahsın tutarsız davranışlarından bahsedip eleştirmiş; hatta bazı sorular sormuştum.

Aslında hiçbir şekilde şahsi bir meselem yoktu. Bilakis, karşılaştığımızda tokalaşır hal-hatır bile sorardık…

Yani o yazı aslında adamın kamuoyu önünde yaptıklarına karşı tamamen vicdânî bir refleksti! “Düzen”e isyandı bir anlamda. Bir çok kişinin bildiği, fakat dile getirmekten kaçındığı konulardı yazdıklarım. Yani “o” şahsın yerinde bir başkası da olsa aynı şeyleri kesinlikle yazardım.

***

Adam delirmiş yazdıklarımı görünce.

Okura en küçük bir saygısı olmayan internet sitesinden, bozuk Türkçesiyle hem şahsıma, hem Sayın Mehmet Taş’a fena halde saldırmış!

Olayın Mehmet Taş’la hiçbir alakası yok oysa!

“Mehmet Taş’a yakışmadı” başlıklı yazısında;

“Kimi ne ilğilendirirki ne yazdığım veya çizdiğim!..

Benim yazdıklarım seni veya senin tetikçi olarak seçmiş olduğun kendini köşe yazar olarak gören dünkü çocukları ne ilgilendirir!” demiş Sayın Taş’ hitaben. (Yazının orijinalini paylaştığım için imla hatalarından ben mes’ul değilim.)

Şahsımı “tetikçi” ilan etmiş. “Kendini köşe yazar olarak gören dünkü çocuk” diyor. Aslında “dünkü çocuk” dediği bendenize köşe yazarlığı teklif etmişti bir zamanlar. Ben de sitesinin yayın çizgisinin “İslam-Türk aile yapısı ve toplumuna aykırı” olduğu için kabul etmemiştim.

***

Yine aynı sitedeki bir başka yazısında da:

 “Mehmet Taş’ın sahibi olduğunu bildiğimiz, Maras Gündem Haber sitesi bize terbiyesizce, utanmadan, tetikçi tutarak, Ilıcada, Kaçmaz ailesi ve Öz Kardeşleri tarafından dışlanan, Etrafına zarar veren, bu yüzden, kardeşleri ve ailesi tarafından devre dışı bırakılan, Ilıcanın Yüz Karası olarak bilinen, başta Kahramanmaraş Valisi, Belediye Başkanı, Ak Parti İl Başkanı, Merkez ilçe Başkanı aleyhine meşrepsiz ve kişiliksiz davranışlarda bulunduğu için, aynı zamanda Ak Partinin Sayın Milletvekillerine bile ağır yazılar yazan, Milli eğitim Müdürlüğünden Maaş aldığı halde iftira atarak çalıştığı kuruma acımasızca haksız eleştiriler yapan ‘’KARALAR’’ı ve sitesinde böyle birine ufacık bir menfaati için yazı yazdıran meslek taşımız Mehmet Taş’ı esefle kınıyorum.” demiş.

Şimdi bu yazının neresini düzeltmeli sayın okurlar?

1- Ilıca’da hiçbir kimseyle alıp-veremediğim yoktur! Gerek ailemle, gerekse başka ailelerle bir sorunum olmadığı gibi şu ana kadar hiç kimseye verdiğim bir zarar da olmamıştır.

2- “Ilıca’nın yüz karası” değil, iftiharı bile sayılabilirim. Zira hiçbir karşılık beklemeden, kendi imkânlarımla, üstelik en küçük bir reklam bile almadan yayın yaptığım internet sitemle Ilıca’nın sesi, gözü, kulağı olmaya çalışıyorum. Yüzlerce resim, onlarca video ve makalelerle Ilıca’yı tanıtıyorum. Ulaşabildiğim bütün işletmelerin ayırt etmeksizin telefonlarını yayınlıyorum. “Şöyle bir sıkıntımız var” dediklerinde, dile getirip herkese duyurmaya çalışıyorum. Buna rağmen Ilıcalılar beni sevmiyorsa, artık o da onların şanına-şerefine kalmış bir şeydir.

3- Sayın Vali, Ilıca Belediyesi’nin yaptırmak istediği, İller Bankası’ndan onaylanmış yarı olimpik yüzme havuzu projesini imzalamıyor, engelliyor, yaptırmıyorsa elbette eleştireceğim, hesap soracağım. Vali değil cumhurbaşkanı da olsa sorarım.

4- Kahramanmaraş Belediye Başkanı bir çok insandan çok çok kalite ve değerli bir isim. “Benim” diyecek böyle bir insan O’nun “kesip attığı tırnak” bile olamaz! Dahası o şahsı da tanır, beni de…

5- İktidar partisinin bir il başkanı “Yolunuz hemen iki hafta sonra başlıyor” diyor ve aradan bir buçuk yıl halde geçtiği halde başlamıyorsa elbette eleştirilecek, hesabı sorulacak.

6- Sayın İlçe Başkanı çok beyefendi bir isim. Aleyhte yazı yazılacak belki de en son insan!

7- Milletvekili değil, “feriştah” olsa yanlış yapmışsa eleştiririm. Geçmişte bir milletvekilinin bir yakını hakkında kimsenin yapamadığı haberi ben yapmıştım.

8- Burada tamamen sallamış. “Gizli tanık” onu fena halde yanıltmış. Zira ben devlet memuru değilim ve Milli Eğitim’de de çalışmıyorum.

9- Sayın Mehmet Taş’ın benden ne gibi bir menfaati olabilir acaba? Sadece karşılıklı samimi bir dostluk dışında ne benim ondan bir menfaatim var, ne onun benden…

“Menfaat”, “kiralık kalem”, “tetikçi”, “tetikçiler…”

Bu iftiraları bana atarken galiba aynanın karşısındaymış. Ayrıca “o” şahısa “iki körün üzüm yeme hikayesi”ni hatırlatmak isterim.

10- Sayın Vali’ye, Sayın Belediye Başkanı’na, Sayın AK Parti İl Başkanı’na, Sayın İlçe Başkanı’na, Milli Eğitim Müdürlüğüne ve Sayın Milletvekillerimiz’ e beni, hedef göstermiş aklı sıra. Daha birkaç hafta önce kendisiydi oysa; “Ben falanca milletvekili için Ak Partiyi destekliyorum. O ayrıldığında ne işim olur Ak Partiy’le” diyen. (Bunları, şimdi o’nun sırtını tıpışlayan Ak Partili zevat da bal gibi biliyor.)

Oysa ben seçim zamanlarında bu ülkenin menfaati için yazılarımda açıkça Ak Partiye oy isteyen bir insanım. Ne “falan” için, ne “fiştan”!.. Bu gün olsun hiç düşünmeden yine aynını yaparım. Ama Kahramanmaraş’a hizmet etmekten yoksun, vatandaşın verdiği oyun karşılığını hizmet olarak almasını bilmeyen beceriksiz yöneticileri de elbette eleştiririm. Babamın oğlu da olsa….

Şimdilik bu kadar!!

 

Editör: Haber Merkezi