HÜKÜMET ile Cemaat arasındaki muharebe başladığında ilk istifa eden milletvekili, Fethullah Gülen Hocaya yakınlığıyla tanınan Hakan Şükür olmuştu.
Hakan Şükür’ün istifasının ardından şiddetlenen muharebe sonrasında bizim Kahramanmaraş’taki muhabir arkadaşlardan, “aha bugün, aha yarın” diyerek haberin büyüğünü patlatmalarını bekledim, durdum.
Böyle durumlarda Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, “Turpun büyüğü heybede!” derdi.
Bu misal, bizim genç muhabirleri geçin, Ankara’da ulusal basındaki arkadaşlarımız fark etmeseler de, gerçekten aslında “haberin büyüğü” Kahramanmaraş’ta!
Ak Parti Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Sağlam, Türkiye’de hizmet cemaatinin önemli isimlerinin en başında gelen birisi.
Gülen Hoca’nın çok önem verdiği etkinliklerden birisi de “Uluslararası Türkçe Olimpiyatları” değil mi?
Peki Sağlam Hoca da bu Olimpiyatların Başkanlığını yürütmüyor mu?
O zaman Allahaşkına bir muhabir arkadaşımız arayıp görüşse de, istifa edip etmeyeceği ya da bu “hükümet - cemaat arasındaki savaş” hususunda görüşlerinin ne olduğu konusunu sorsa manşetlere çıkacak bir haber olmaz mı?
Mesela milletvekilliğinde son dönemini yaşayan Profesör Sağlam, nasıl bir strateji uygulayacak ve hangi tarafın yanında yer alacak?  
Bu vesile ile biz bu sütunlardan genç muhabir arkadaşlarımızın aklına düşürmüş olalım.
Bunu, bu kuşaklara anlatmak zor!
ASLINDA verilen o emek, harcanan o çabaydı insanı mesleğinde pişirip ustalaştıran.
İhtilaller, sıkıyönetimler, anarşinin kol gezdiği bir ülke…
Ecevitli, Demirelli, Erbakanlı, Türkeşli yıllar…
Daktilolu, teleksli, telgraflı, yazdırmalı telefon…
Mesai mefhumu yok. Ya bu deveyi güdeceksin, ya bu diyardan gideceksin…
Duymuştum bir sohbetinde, çocuğu doğduğunda bile kucağına alamadan habere koşturmuştu.
Yazmaya çizmeye, velhasıl bu mesleğe hayatını verdi ama o hâlâ o kadar optimist ki, “O da bana hayat verdi” diyecek kadar seviyor işini, aşını ve eşini…
O dönemin gazeteciliğinde karizmalar değil yetenekler yarışırdı. Emeğin prim yaptığı ve mesleğe yeni başlayanların öyle hemencecik kolayından şöhret olmak için değil, hem de “en iyisinden haber kotarabilmek” için çırpındığı bir gazetecilikti yaptığı…
Gazeteciliğe bilgisayarda başlamış kuşaklara bunu anlatmak çok zor!
Bahsettiğim kişiyi muhtemelen siz okurlar tanımayabilirsiniz ama bizim basın camiası iyi tanır…
Ben her zaman bir meslek büyüğüm olarak sevip saygı duydum…
Meslekte 30. yılını deviren Gaziantepli gazeteci üstad Cengiz Halil Çiçek…
Nice sağlıklı yıllar Cengiz Abim…
Gömlekçi Nuri Enstitüsü
20 yılı aşkın bir süredir tanırım…
Mesleğinde herkesin saygı gösterdiği bir isimdir Nuri Bertizlioğlu, namı diğer, “Gömlekçi Nuri…”
“İşine özen gösteren, iyi insandır” düsturuyla hareket eder…
Belki herkes tanır Nuri ağabeyi ama çok kişi bilmez onun komplike bir enstitü gibi bir adam olduğunu…
“Beni ne ilgilendirir” demez, memleketin her sorununa deyim yerindeyse kafa patlatır, konuşur, çözüm için alternatifler üretir.
Önceki gün uğradım, acı kahvesini içtim.
10 yıl önce yazılan çizilenleri çıkardı arşivinden…
Dün hangi politikacı ya da gazeteci memleketin hangi meselesi için ne demiş, şu anda bu konu ne aşamada, diye…
Artık sayıları azalan kelaynak kuşları misalidir, Nuri Abi…
Özellikle politikacılar: Gidin çalın kapısını ve bir acı kahvesini içip dinleyin onu…
Esnaflarda da Baronluk bitiyor gibi!
A
K Parti, Fatih Mehmet Erkoç’u aday göstermesiyle bir anlamda siyasette “Baronlar devri”ni bitirdi, Kahramanmaraş normale dönmeye başladı.
Biliyorsunuz, bu memlekette öyle Baronlar var ki, oturdukları koltukların gücünü, ceplerindeki paradan alıyorlardı.
İşte şimdi onlarında bir bir yıkılma dönemi başladı!
Kahramanmaraş Şoförler ve Otomobilciler Odası Başkan Adayı Mehmet Ali Saman. bunun ilk işaretini verdi.
Vesselam esnafın gerçek temsilcilerinin ayak sesleri duyulmaya başladı.