BÜYÜKŞEHİR Belediye Başkanı Mustafa Poyraz’ın önem verdiğine inandığım konulardan birisi de hiç kuşkusuz kültürel konulardır. Zira özellikle şu son iki yıldır yaptırdığı kültürel içerikli yayınlar, her ne kadar Başkan Yardımcısı Cevdet Kabakçı Hocanın öncülüğünde olmuş olsa da neticede yapılan her işin “patron”unun Poyraz olması hasebiyle artılar da eksiler de onun hanesine yazılır.

Bu kentin bir sakini olarak bütün bunlara eyvallah teşekkür ediyorum ancak kentin tanıtımını da yapacak bir şekilde kente bir sanat kimliği kazandırabiliyor muyuz? İşte burada durmak gerek diye düşünüyorum!

Mesela başka bir kentin “şurasında şu özellik var”, “burasında bu özellik var” cinsinden basılan ve milyonlarca lira ödenen bu tarz kitaplar kaçımızın ilgisini çekiyor, kaçımız bu eserleri başucu kitabı yapıp kütüphanemize koyuyoruz. Kaldı ki, eğer bir kentle alakalı merak edilen bir şey varsa girer internete, her bilgiye kolayca ulaşırsınız.

Bakın altını çiziyorum, yapılanları asla küçümsemiyorum ve çok da değerli buluyorum ancak kent tanıtımı yapmak için “Maraşlı dışında kimseye bu kalın ciltli kitapları o-ku-ta-maz-sı-nız!”

Peki ne yapmak gerek?

Hikâyesi Maraş’ta geçen edebi eserler, romanlar, hikâyeler, denemeler vs. yazılması ve bu kitapların da Türkiye’nin en seçkin kitabevlerinin raflarında yer alması gerekiyor.

Tabi hikayesi Maraş’ın sokaklarında geçecek edebi bir romanı, mutlaka ama mutlaka şöhretli yazarlara yazdırırsanız hedefe varırsınız aksi halde eser Allame-i cihanda olsa lokal olarak kalır, yine biz çalar, biz oynarız.

Bir kent, kasaba, hatta bucak, köy, hâsılı bir yerleşke eğer edebiyata konu olmuyor, olamıyorsa, işte o zaman korkun!

“Umudun var mı?” derseniz!

İNGİLİZ yazar Lawrence Durrell‘in Korfu Adası’nda geçirdiği 1937-38 yıllarına ait günlüğü, Prospero’s Cell adlı eserini DNR Kitabevinden bulabilirsiniz. Lütfen bu kitabı bir okuyun. Zira ünlü birinin kaleminden bir kasabanın nasıl şiirleştiğini okuyacaksınız. Korfu’yu anlatırken Kahramanmaraş’ın Tekir, Fırnız, su altında kalan Ali Kayası gözünüzde canlanır ki cânım Kahramanmaraş‘ın ondan bir eksiği yok hatta fazlası vardır. Ama bir Durrell kadar Kahramanmaraş’ı anlatacak kimse çıkamaz mı, İngiliz yazar Roger kadar olacak kimse yok mudur Türkiye’de?

Mutlaka var ama bu iş için bu kentin bir bütçe ayırması gerekiyor.

Bu kentte her şey var ama tek eksiğimiz ambalaj!

Kahramanmaraş Belediyesi, büyük bütçelerle lüks kitapları bastırmakla, sadece kütüphaneler açmakla ve yine çok büyük bütçelerle şiir festivalleri düzenlemekle kültürel görevini yerine getirmiş sayılmıyor!

Kentin içinde geçen olayları romanlara döktürmek ve bunları da az izlenen kanallarda değil, tıpkı komşumuz Gazianteplilerin yaptığı gibi kent içinde çekilen filmlerle, el sanatları başta olmak üzere Kahramanmaraş’ın değerleri dizi halinde ülkeye izlettirilerek tanıtımlar fayda sağlar inancındayız.

Kahramanmaraş Belediyesi ve Başkanı Mustafa Poyraz dediklerimizi ciddiye alıyorsa, öncelikle ulusal çapta bilinen bir üstaddan danışmanlık hizmeti alarak işe başlayabilir. Mesela bu konuda lokal bazda bir Mustafa Okumuş Hoca’dan ya da halen Belediye Meclis Üyesi olan Engin Karabekiroğlu Hanımdan yardım istenebilir. İnanıyorum ki, kentin değerleri olan bu iki insanda bu işe hiçbir karşılık dahi beklemeden destek verecek ve yardımcı olacaktır.

Bu kadar yazdık ya, peki “umudun var mı?” diye soracak olursanız…

Kocaman bir “HAYIR” diyebilmenin üzüntüsü içindeyim.

Nokta…