ASLINA bakılırsa yazmak bizim için bir zorunluluk değil, olmadı da hiçbir zaman…

Yazıyoruz çünkü biliyoruz ki bu satırları okuyanlar var…

Yazıyoruz çünkü biliyoruz ki bazen iki kelimemiz bir can kurtarmaya…

Bazen bir parça hak aramaya…

Bazen unutulanları hatırlatmaya…

Sevdiklerimizi anmaya…

Gülmeye ve ağlamaya…

Yazıyoruz çünkü biliyoruz ki ruhumuzun bedenimizden ayrıldığı…

Yüreğinin gözleriyle bu güzel diyarı seyre daldığı…

Olanlara seyirci, olmayanlara sessiz kalamadığı an…

Kalemimizin kâğıda dokunduğu an…

Şöyle bir yazı çıkmıştı bir ay önce bu köşede; “Yener Atlı, sağlık problemleri nedeniyle yazılarına bir süre ara vermiştir…”

Ciddi bir sağlık sorunu geçirdik. Henüz atlatmadık, yaklaşık 20 gün sonra geçireceğim bir ameliyat sonrası netleşecek her şeyimiz…

Varsa daha yiyecek ekmeğimiz, durakta beklemeye devam edeceğiz, yoksa da her faninin yaşayacağı şeyi yaşayıp “eyvallah” diyeceğiz…

Kadere razı olmak inancımızda da yokmu ki zaten…

Ertuğrul Özkök’ün de deyimiyle bu sayfalar “babamızın malı değil” ama okuru da az buçuk da olsa kıyısından kenarından bilgilendirmek, yazarın hayati önem taşıyan kendi kişisel konularını da bazen yazmak gerekiyor diye düşünüyorum.

Adamlığından, insanlığından her zaman çok şey öğrendiğim Mehmet Abim (Fiskeci) zaten yazmış www.maraskimlik.com daki köşesinde… Bilgi vermiş yaşadığımız şeyleri… Adıma teşekkür de etmiş güzel insanlara ama ben de kendi köşemde de yazmak istedim ama hayatımın tamamını bir bütün halde ele alarak…

Rahatsızlığımı ilk kez önce Mustafa Şirin öğrendi. Arkadaşımdan öte kardeşim benim işini gücünü bırakıp benim bütün resmi işlemlerim için koşturdu günlerce. Keza Abid Vanlı arayarak İstanbul'da ameliyatta mutlaka kendisinin de yanımda olacağını söyledi.

Sonrasında Belediye Başkanı Mustafa Poyraz, Mehmet Beşen, Ak Parti Grup Başkanvekili ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal, İsmail Bildirici ve Kadir Kurtul…

Bu insanlar öylesine ilgilendiler ki benimle…

Arkamda koca bir dağ oldular…

Özellikle Mahir Ünal, “Gerekiyorsa Sağlık Bakanı ile görüşeyim, nerede en iyi tedavi varsa oraya gönderelim…” dedi…

Aramalarına bazen cevap verdim bazen şiddetli kronik ağrıların olduğu saatlerde bakamadım…

Bin kez teşekkür ediyorum… Hakkınızı helal edin…

Kimsenin de pek haberi yoktu ve özellikle kimseyi yormamak için haberde etmedik.

Çarşamba günü Fiskeci köşesinde yazınca hemen herkesin haberi oldu ve adeta telefonum kilitlendi.

Bütün dostlarım, sevenlerim aradı, içten bir şekilde “geçmiş olsun”  dileklerini iletti…

Çok pardon duymuş olmasına rağmen aramayan da vardı! Yıllarca dostluğum arkadaşlığım olduğunu sandığım Adalet Bakan Yardımcısı Veysi Kaynak… İnsani değerlere önem verdiğini sandığım adam!!!

Önce Megapark, ardından Antep Amerikan Hastanesi ve ardından İstanbul Surp Pırgiç…

Yaklaşık 15 – gün sonra bitecek ilaç tedavimizin ardından ameliyat olacağız.

Bu süre zarfında ayakta olduğumuz sürece elimizden geldiğince tekrar gündeme oturup yazılarıma devam edeceğim…

Dostlarımdan şu anda tek ihtiyacım olan şey dua…