Ahlak, insanın yol haritasıdır.

Ahlak, eşya ve hadise karşısında takınılan tavrın genel adıdır.

***

Yozlaşmak, kelime manasıyla, iyi vasfılarını kaybetmek, soysuzlaşmak, ve gerilemek gibi manalara gelmektedir. Bir şeyin yozlaşması ise, yozlaşmasına yol açmak manasını ihtiva etmektedir. Yozlaşma mefhumunun günümüzde peşini bırakmadığı ahlaki değerlerimiz, gün geçtikçe büyük bir erezyona uğramaktadır.

Ahlaki Yozlaşma tarihimize bakış

Koçi Bey’in 1631 yılında IV. Murat’a verdiği meşhur risale, tarihimizdeki ahlaki yozlaşma vetiresi hakkında bizlere ipuçları vermektedir. Üstad Necip Fazıl, Osmanlı tarihi hakkında umumi değerlendirme yaparken, çürüme ve pörsümenin Kanunu Sultan Süleyman ile beraber başladığını söyler. Koçi Bey’de risalesinde içten çözülmenin, o yıllarda başladığını yazar.

Arnavut devşirmesi olan Koçi Bey, devletin içindeki rüşvet, iltimas ve dalkavukluk hakkında devrin padişahına geniş malümatlar toplamıştır.

Koçi Bey’in bazı tespitleri şöyledir;

“Bu ordu artık silahını, sınırlarda düşmana karşı değil; para ve iktidar hırsını tatmin için hükümdarına, devletine, milletine karşı yöneltmiştir. İstanbul Yeniçeri zorbalarının elinde inlemektedir. Esnaf perişandır. Devlet acz içindedir... II. Osman gibi düşünceleri ve projeleriyle devrin üstüne çıkmış bir hakanını, adi bir beygire bindirerek hakaretler, tecavüzler ile İstanbul sokaklarında sürüklemekten, Yedikule zindanında alçakça boğmaktan çekinmeyecek hale gelmiştir.”

Sözler Koçi Bey’e ait.

Dönemin içtimai ve ahlâki alt yapısı hakkında oldukça sarih bilgiler veren merhûma kulaklar tıkanmış, bu menfi halin tedavi edilememesinin sonucu olarak Tanzimat doğmuştur.

Tanzimat ile bütün değer mefhumları ters yüz edilmiş, ortada bulamaç bir insan modeli oluşmuştur. Sırayla Meşrutiyet ve Cumhuriyet devreleri. Müslüman Türk’ün mânasını katl ve azl hareketleri.

Nihayet bugünkü derin ahlâki bunalım ortaya çıkmıştır.

Bugünkü Ahlaki Yaralarımızdan Misaller

Dalkavukluk

İhlâs yoksunluğu ve iman-mefkûre ölçülerinden mahrum olanların içine düştüğü derin bir ahlâki kuyudur dalkavukuk. Fikir denilen hazine odasının kapısına mühür vurulduğu vakit, fikir adamlarına mahpus yada sürgün, dalkavuk ve riyakar suratlara rahatlık düşer. Bügunkü cemiyetimiz, dalkavuklar matinesi etrafında dönen züppeler ocağından farksızdır.

İltimas

Allah Resulü’nün mukaddes dudaklarından çıkan Buhari’de geçen Hadîs-i şerif;

-         İş ehli olmayana tevdi edildiği zaman kıyameti bekle.

İnsanlığın kıyameti iltimas yüzündendir. İltimas, hatır-gönül üzerine adam kayırma, işi ehline emanet etmemedir. Bu cemiyet 200 yıldır bu ahlâki hastalıktan dolayı derin bir buhran içindedir. Dalkavukluk iltimasa bağlıdır. Cemiyetlerde dalkavukluk ve iltimas meselesi kökten çözülmediği takdirde kurtuluş beklemek büyük bir hayal olacaktır.

Hırsızlık

İş ehline verilmediği zaman ortaya çıkacak menfi amillerden biriside hırsızlıktır. Mukaddes İslam sisteminin, cemiyetler için baş belası olan hırsızlık hakkında net ve kararlı tutumu dolayısıyla, İslam beldesinde hırsız ve hırsızlar türeyemez. Çeşitli vecheleri vardır hırsızlığın. Zihin dünyamızı çalandan, ahlaki dünyamızı hırsızlayana kadar bugünkü cemiyet, tam bir hırsızlık arazisidir.

Rüşvet

Hırsızlığın en korkunç ve en iğrenç şubesi...

Dalkavuklar gecesinin simsarları, iltimas yüzünden bir takım emanetlere sahip olunca tabiiki hırsızlık yoluna girecekler, hırsızlığa alışan bünye ise, kolay şekilde rüşvetten nasibini alacaktır. Gördüğünüz üzre, ahlaki yaralarımızın hepsi birbirine bağlıdır.

Fuhuş

Mukaddes İslam’ın, erkek ve kadın çiftleri muhatap almak suretiyle lütuf olarak verdiği nikah nimetinin ertelenmesi, yahut, derin bir ahlaksızlığın patlaması neticesinde ortaya çıkan çirkin icraatlerden birisi... Batı’da bakire olmayı ayıp sayan anlayış, hızlı bir şekilde bizede bulaşmaya başlamıştır. Henüz lise çağındaki kız evlatlarımızın büyük çoğunluğu fuhuş illetinden nasibini alıyor, bu sebebten mu anne yerine fahişeler, Fatihler nisbetinde evlatlar yerine piçler türüyor. Cemiyetimizde gittikçe yaygınlaşan fahişelik ve pezevenklik önlenmediği takdirde, tamamen piç bir nesil ile karşı karşıya olduğumuzu söyleme zaruretindeyim.

Not: Kahramanmaraş Emniyet teşkilatında çalışan bir memurdan öğrendiğim malümata göre, Maraş, ensest yani aile içi ilişki suçundan, nüfusa göre ülke birincisidir. İşte ruhların kıyamı, ve ruh yoksunluğu neticesindeki halimiz... Fazla söze ne hacet...

İçki

Allah Resulü’nün “Bütün kötülüklerin anasıdır” diye çerçevelediği bu illet, bütün kötülüklere kapı aralayan, nizamsızlığın ve uyuşmanın birinci amili. Zihni dünyamızı uyuşturan, kamıştıran içki, gözleri kör, kulakları sağır eden, bildirmeyen ve düşündürtmeyen menfi ahlaksızlığı coşturan zehir yuvasıdır. Vecd ve heyecanlarını zehirde arayanların ruhu boş bırakılmıştır. Bu ruh boşluğu, günümüzde su ihtihlâkini aşan içki sarfiyatıyla müşahhas bir vesika belirtmektedir.

Ruhsuzluğun ve ahlaksızlığın neticesi

Ahlaksızlıkla beraber ruhun aç bırakılması, ve kısa süre sonra beden içinde kıvrana kıvrana can verecek ruh dediğimiz mücerret varlığın ölümüyle beraber, insan, tamamen şeytanıyla başbaşa kalacaktır. Eli şeytanının emriyle uzanacak, ayağı şeytani yollara gidecek, ağzı şeytani sözler söyleyecek vs... Kısacası tüm vücut şeytanlaşacaktır. Buyrun gelinen noktada bir takım istatistiki verilere göz atalım: Ocak 2015 verilerine göre, Türkiye genelinde 355 ceza ve infaz kurumunda, 2014’ün ilk ayına göre, yaklaşık yüzde 8 artışla 159 bin 396 tutuklu ve hükümlü bulunmaktadır.

Cemiyet nereye gidiyor?

Yaşanmaya değer hayatın yolu neresidir?

Ahlak yoksunluğu ne ile tedavi edilecek?