Ancak sektörde gerçek anlamda müteahhitlik yapan firmalar, mesleği müteahhitlik olmadığı halde her önüne gelenin bina yapmasından şikayetçi ve büyük tehlike olduğunu ifade ediyorlar.
Bu durumda, kentsel dönüşüm kanunu ile deprem ve doğal afetlere dayanıklı binaların yapılması hedeflenirken, işi bilmeyenler tarafından yapılan binaların tehlike arz ettiği ve tamamen rantsal bir dönüşüm haline geldiği vurgulanmakta.
Bu durum insanın aklına şu soruyu getirmekte; 1. Sınıf deprem bölgesi olan ilimizde, Yapı Denetim Firmaları ne işe yarıyor? Görevlerini düzgün yapıyorlar mı?
Bu konuda da kanunun yetersiz kaldığını, müteahhitlerin, yapı denetim firmalarını kendilerinin seçtiğini öğreniyoruz. Yani bir anlamda müteahhitler kendi kendilerini denetlemiş oluyorlar. Bu durumda sistem ne kadar sağlıklı işler?
Diğer yandan kanunen yapı denetim firmalarının, inşaat denetçiliği görevini ifa ederken, başkaca mesleki ve inşaat işleri ile ilgili ticari faaliyette bulunmaları yasaktır. Kanunda bu maddenin bulunmasına rağmen, maalesef kentimizde birçok yapı denetim firmasının inşaat yaptığı, proje çizdiği ve mesleki ahlakı hiçe sayan bazı mimarların bu projeleri imzaladıkları iddia ediliyor. Bu işi gerçek anlamda yapan mimarların ise proje bulamadıkları ifade ediliyor.
Birinci dereceden insan hayatını etkileyen konut üretimi denetimleri gerçek anlamda yapılmazsa, olası bir deprem ve doğal afette sonuçlarının ağır olması kaçınılmazdır. Türkiye bu konu da acı tecrübelere sahipken, bu gidişata bir an önce dur denilmesi gerekiyor.
Ekonomik anlamda ise, işi bilmeyen, korsan müteahhit firmaların çoğalması da sektörde ekonomik çöküntüye ve iflaslara yol açacağı kaygısını getirmektedir.
Sistemin gerçek anlamda işlemesi için illaki bir felaket mi yaşamamız gerekiyor?
Kamuoyunun ve sektörün bu kaygılarını yetkilerinin artık görmesi ve bir an önce harekete geçmesi gerekiyor.
Yetkililere önemle duyurulur!
