Kaç yıl daha süreceği belli olmaya Suriye iç savaşı, dozunu artırarak devam ederken, diğer ülkeleri de ateşinin içine çekmeye başladı.

Işıdı, Aşıdı, el nusra’sı, Kürdü, yezidi, olmadı Rusya’sı daha olmadı NATO ülkeleri, ellerini Suriye’nin içine uzatmış, elbirliği ile yaktıkları kibriti, yanmamış köşelere atıyorlar.

Olan Suriye ve Türk vatandaşlarına oluyor.14 yabancı ülke savaş uçaklarının Suriye hava sahasında ne işleri var. Kimi başka ülkelere gövde gösterisi yapıyor, kimi de yeni silahlarını deniyor.

Bu günlerde, son Arap baharının en acımasız ve kanlısına şahit oluyoruz.

Biz Türkler de gereksizce,  maddi ve manevi zararlar çekiyor. Hiç yoktan başkasının toprağı için canlar veriyoruz.

Üç milyonu bulan ve bize sığınan Suriye halkı ise, geleceği bir türlü belirlenemeyen, çaresizlik ve keşmekeşlik içinde yaşıyor.

Bütün bunlara yöneticilerimiz sebep oldu. Suriye’deki olaylardan bize ne idi, plansız, basiretsiz, ileriyi görememe, krizi yönetememe, hataları ile bizi büyük sıkıntıya soktular.

Önce kardeşimiz dostumuz Esad şimdi ise düşmanımız Esad, Doğru dürüst doyurmadığı yaklaşık üç milyon vatandaşını, akıllı bir sürgün manevrası ile kendinden daha çok seven Türkiye’ye hediye etti. Ben yeteri kadar doyuramıyorum, üstelikte ülkemde kargaşada yaratıyorlar, madem sizi ilgilendiriyor, alın sizin olsun hayrını görün dedi.

Ya şimdi: Suriye yüzünden, Türkiye ile Rusya arasında nerede ise savaş aşamasına gelindi.

Suriye’de konuşlanan Rusya savaş uçakları sözde işid Savaşçılarını yok ederken, nasılsa Türk sınırında cirit atmaya başladı. Diplomatik kanallarla uyarılmasına rağmen bilerek veya bilmeyerek, sınırımızı ihlal etmeyi sürdürdü. Türk askeri görevini yaptı düşürdü.

Niye düşürüldü, kim emir verdi Pilot hatası mı vs soruların hiçbir anlamı yok. Türkiye sınırlarının korunması için milyonlar harcayıp asker besliyor. Bu askerlerin görevi de ülkesini koruma adına angajman kurallarını uygulamaktır. Onu da yaptı. Diyelim ki yapmadı, bu yabancı uçak bombalarını toprağımızın her hangi bir şehrine bıraksa idi, o zaman ne olacaktı.

Dokuz yüz kilometrelik sınırında 2011 den bu yana savaş yapılıyor. Bu savaş nedeni ile bizim topraklarda bombalar patlatılıyor, insanlarımız ölüyor. Biz bu olan bitenler için önlem almamız gerekiyor mu? Kimse bizi uçak düşürme konusunda haksız ilan etmesin.

Kimse kahramanlık taslamasın kimse intikam almaya kalkmasın. Uluslararası belirlenmiş kurallar ne ise uygulansın.

Böyle durumlarda birçok tahrik unsuru devreye girer. Ülkemiz içinde savaşın ne getirip ne getirmeyeceğini hesap edemeyen vatandaşlarımızla, bu işten fayda sağlamayı uman dış güçler, İki ulusu çatışma alanına çekmeye çalışır. Yapılması gereken, her iki Devleti yöneten liderlerin olur olmaz beyanatlardan kaçınarak, soğukkanlı davranmalarıdır.

Biz Türk milleti olarak, nasıl Araplara, nasıl Kürtlere, nasıl diğer milletlere, zor günlerinde sahip çıktı ise, şimdide kan bağımız olan Türkmen soydaşlarımıza ölesiye sahip çıkmalıyız.

Gerek iktidar gerekse muhalefet böyle bir durumda, birlik ve bütünlüğümüzü bozacak beyanatlardan uzak olmalı. Geçmişte yaşanmış olumlu veya olumsuz durumları kaşıyıp vatandaşlar arasında nifaka sebep olmasınlar.

Günümüzde savaş istemek, en mantıksız düşüncedir.

Böyle bir savaşta, yanımızda NATO dahil başka hiç kimseyi göremeyiz.

Savaş ne bizim ne de Rusların işine yarar. Göze alınacak basit bir olay değildir.

Her yıl dört beş milyon Rus turistlerin vereceği zararın,

Rusya’ya yapılan milyarlarca liralık ihracat zararlarının,

Rusya’da yapılan on milyar dolarlık Türk iş adamlarının yatırım zararı ile % 60 göbek bağı ile bağlı doğalgaz bağlantısını düşünmemiz gerekir. Aynı durumda Rusya’nın da bizden yaptığı milyarlarca dolar kaybının hesap edilmesi gerekir diye düşünüyor ve “YURTDA SULH CİHANDA SULH”  düsturumuz olmalı diyorum.