Türkçe Ezan mı ?

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu: Türkçe ezan gündeme getiren Öztürk Yılmaz’ı disipline sevk ederek, “ İslam ülkelerinde Müslümanların olduğu yerde Ezan Arapça okunur ve herkes namaza çağırıldığını bilir evrensel bir dildir “ diyerek tartışmaya son noktayı koydu..

Ezan tartışmasını yazmayacağım..

Ancak : Türkiye de 1800 yıllardan başlayarak sahibini sesi var hani ! bildiğiniz o ses , sürekli Müslümanları hakir gören kişilerin sesi !..

1923 den sonra sahibinin sesi Müslüman Türk Milletinin kimliğini çalmıştır.. Müslümanlar sürekli baskı altında , dinini ve gelenek görenekleri ile kimliğini kaybetmiştir..

Türkçe ezanı kim teklif etti ve ne zaman okundu?

Ezan “Tanrı uludur…” diye ilk olarak 29 Ocak 1932’de Fatih Camii’nde okutturuldu. Bu fikri ilk ortaya atan Ziya Gökalp’tir.

Ziya Gökalp : Selanik’e yerleşmesinin ardından, Ezanın ve Kur’an’ın Türkçe okunması gerektiğini ifade etmeye başladı. “Türkçülüğün esasları” isimli kitabında da ibadet dilinin Türkçeleştirilmesi fikrini tekrarladı.

Oysa : Sahibinin sesi Ziya Gökalp için biz : Okulları, Mahalleleri, sokakları oluşturdu.. ismini her yere verdik, vatan yazarı dedik.. ama o tarih de onun sahibinin sesi olduğunu yazamadık söyleyemedik..

Sahibinin sesi : “İbadet lisanı Türkçe olmalıdır. Ayetlerin, duaların, hutbelerin, Türkçe şekilleri kabul ve öyle yapılmalıdır.” Diyordu..

Türkçe Kur’an, tekbir ve kamet, 3 Şubat 1932’ye rastlayan Kadir Gecesinde Ayasofya Camii’ndeki mevlütte okundu.

Ezanın “Tanrı uludur…” diye Türkçe okunması sıkı bir şekilde takip edildi. Ama Arapça okunmasını yasaklayan bir kanun yoktu. Onun için buna uymayanlar, cami içinde ve dışında ve minare kapılarında polis ve jandarma bekletilerek yıldırıldı.

1 Şubat 1933’de ezan Arapça okunarak Bursa Ulucami’de bir tepki gösterildi. Ama bu hadiseye karışan 19 kişi hapis ve sürgün cezalarına çarptırıldı. O tarihte Türkiye de Müslümana yapılan zulümüm Sırplar bile yapmadı..

Sahibinin sesi istedi: 1941’de meclisten şu karar çıktı:

“Arapça ezan ve kamet okuyanların üç aya kadar hapis veya 10 liradan 200 liraya kadar para cezası verileceği…” çünkü İslam’a savaş açılmıştı.. sahibinin sesi öyle istiyordu..

14 Mayıs 1950 de Türkiye’nin üzerine Adnan Menderes güneşi doğdu.. 17 Haziran 1950’de ezanın asli kelimeleriyle okunması serbest edildi. Millet; kadın-erkek, büyük-küçük herkes tekrar kavuştuğu ezanı gözyaşlarıyla, hasret ve hıçkırıklarla karşıladı… Minarelerin dibinde 100 binlerce kurban kesildi..

Ezan tarihine çok kısa girdikten sonra sahibinin sesine kulak veriyorum:

Sahibinin sesi : Türkçe Ezan dedi , ama İlim ve Üniversite demedi.. çocuklar okusun demedi..

Sahibinin sesi : İstiklal Mahkemesi dedi, Hak ve hukuk demedi , ilim adamlarını idam ettiler.. Müslümanları kıyım kıyım kıydılar..

Sahibinin sesi : Şapka kanunu dediler , İskilipli Atıf Hoca başta olmak üzere Maşallah Ali başta olmak üzere binlerce hocayı ilim adamını idam ettiler..(Hem de hırsız damgası vurarak)

Sahibinin sesi : Harf Devrimi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 5'inci yıl dönümünün ardından 1 Kasım 1928 tarihinde Yeni Türk harflerinin kabul ve tatbiki hakkındaki teklif edilen kanunun kabul edilmesi ve yeni harflerin kabulü ile Türk Milleti bir gecede cahil bırakıldı.. Akşam alim yatan sabah cahil uyandı..

Sahibinin sesi : 700 yıllık devlet arşivlerini kitaplarını taş ocaklarında yakarak milletimizin geçmiş ile bağlarını kopardılar.. Okur yazar türk milleti , Okur yazarı kalmayan bir millet haline getirildi.. Çünkü sahibinin sesi işleri planlıyordu..

Sahibinin sesi : Türkiye de şehirlerin köylerin, kasabaların bölgenin adını değiştirerek geçmişin izlerini silmeye çalıştı..

Sahibinin sesi : Şapka, Kadınların başını açması, çağdaş giyim , modernlik diyerek , kadınlarımızı soğan gibi soyduğu gibi, örf ve gelenek göreneklerimizle olan bağını koparmayı başardı.. edep , haya kalmadı..

Sahibinin sesi : 1960 darbesi, 12 Eylül darbesi, 28 Şubatlar ve sürekli kurulan yıkılan hükümetlerle , Türk milletine sürekli dizayn ederek , kimliğini kaybettirdi..

Sahibinin sesi olan : Öztürk Yılmaz’a kızmayın, Türkiye de sahibinin sesi olan, dün olduğu gibi bugünde çok fazla Öztürk Yılmazlar var ve var olmaya da devam edecek.. ona kızmayın kim söyletiyor ona bakın !..

Soruyorum : Bugüne kadar sahibinin sesinden: Milli yerli Altay Tankı, İnsansız Hava Aracı, Yerli uçak, Yerli Gemi, Yerli Otomobil, Yerli Füze, Yerli ve Milli Harp Sanayi, Yerli Milli Elektronik sanayi, Yerli Milli Sağlık Sanayi, Otoyollar hava alanları , ekonomi , kalkınma duydunuz mu ? duyamazsınız, onlar ezanla , baş örtüsü, kadınlarımızın kılık kıyafeti ile uğraşırlar, sahipleri öyle istiyor

Duyamazsınız : Onlar, Şapka konun, Türkçe Ezan, Kadınların Başörtüsü, Balo, Dans, Çağdaşlık, “Olmayan” Medeniyet, Özgürlük “Kendileri için” Şeriat , Kur’an-ı Kerim gerecilik derler ama , üretim ve yerli malı ile alakalı tek kelime söylemezler.. çünkü onlar sahibinin sesi..

Sahibinin sesi yenildiği zaman ise : Adnan Menderes, Turgut Özal, Recep Tayyip Erdoğan dönemi olup, bunun dışında ülke kaynaklarını hep bunlar sömürdüler, “Benim oyum çobanın oyu ile bir olamaz” dediler, devam ettiler: “ Takunyalılar bu ülkeyi yönetemez!” dediler..

Atalarımız ne demiş: Köpek : Sahibi yanında olduğunda susar, sahibi olmayınca yabancıları görünce havlar, bunlar sahibinin sesi dostlar..

Sahipleri uzakta : bunlarda konuşuyor.. çünkü bunlar sahibinin sesi..

İyi günler..