Günlük ve sosyal yaşamdan siyasette gündem hızla değişiyor. Siyasi değişikliklere, atraksiyonlara yetişmek mümkün değil. Biraz sonra hem yaşamımızda, hem de siyasi konjonktürde nelerin olabileceğini kestirmek çok zor. Gelişmelerin, isimlerin ve tarihlerin hızına yetişmek mümkün olamayınca, bir yazıya birkaç konuyu eklemek zorunda kalıyorsunuz.

Bugün de böyle olacak.

Bir gün öncesine gidelim isterseniz. 23 Kasım akşamına. Hünkâr’dayız. 24 Kasım 'Öğretmenler Günü' münasebetiyle, insana verdiği değeri her zaman takdir ettiğim Dulkadiroğlu İlçe belediye Başkanı Necati Okay, kendi öğretmeni Mustafa Okumuş başta olmak üzere, milli eğitim camiasının görünmek kahramanlarını bir araya topladı. Üslubu zarafeti ile birleşince, yemek üstüne yenen tatlı-dondurmaya benziyor. Büyük küçük demeden herkese, partili partisiz her vatandaşa aynı mesafede yaklaşmasını bilen Başkan Necati Okay, o gece adeta öğretmenlerin gönlünde taht kurdu. Teknik belediyecilik alanındaki başarısı yanında, sosyal belediyecilikteki icraatlarına öğretmenler gününde, bir gazeteci öğretmeni olarak on üzerinden on puan verdim.

*

Başkan Okay, ilmek ilmek insanların gönlüne nakış misali işlenince, konuklarının oturduğu masaları tek tek gezip, herkese elini uzatıp, 'nasılsınız, öğretmenler  gününüz kutlu olsun' dediğinde, o eğitim ordusunun komutanlarının yüzündeki mutluluk ifadesini resmedecek ressam daha yeryüzüne inmemişti sanki.

İstanbul'daki Vefa'yı da bildiğini sandığım sayın Okay, insana, büyüklerine ve özellikle öğretmenlere gösterdiği vefa, o gece kentte konuşulan en önemli gündem maddesiydi. O gece, en yakın mesai arkadaşları ve ekibi ki bunların başında 'basın servisi' geliyordu ki, o arkadaşların da hakkını teslim etmeden geçemedim. Çünkü organizasyon, misafirlerle yakından ilgilenme, on üzerinden on puandı.

Bir başka beni şaşırtan hadise, Basın Müdürü sevgili Murat Akkurt'un bir enstrüman çalışı ve şarkı söyleyişi. İki karpuz bir koltuğa sığır mı derler, karpuzu taşıyanın adı Murat Akkurt olunca, oluyormuş demek. Helal olsun!

Son söz; Bize farklı ve vefayı bir kere daha hatırlattığın için tebrikler sayın Başkan. Kutluyorum seni.

*

Dedikten sonra geldik asıl bir başka meseleye... Mahir Ünal'ın bakanlığına... Dedim ya, gündem çabuk değişim gösteriyor.

Dün özellikle öğleden sonra en çok konuşulan mesele, Mahir Ünal'ın Kültür ve Turizm Bakanı olarak kabinede yer almasıydı. Her ne kadar Kahramanmaraş halkı, özellikle AK Partili dostlarım, ki buna tabanda dahil, yatırımcı bir bakanlık beklentisi içinde iken, mevcuda da rıza göstermek zorunda kaldılar. Zira AK Partiye en çok oy veren iller sıralamasında ön sıralarda yer alan Kahramanmaraş, bu kez bakanlığı hak ettiğini düşünüyordu. Beklenti bu yöndeydi. Gurup Başkanvekili olarak senelerdir şehrimizi temsil eden sayın Mahir Ünal'ın Kültür v e Turizm bakanı olarak isminin açıklanması üzerine, sanki şehirde bayram havası vardı.

Fuar ikinci sırada, yani gölgede kalmış, herkesin dilinde bu bakanlık meselesi. Dikkat ettim, AK Partiye oy vermeyenler bile sosyal medyadan tebrik mesajları atmıştı. Yalakalık da ciddi bir meslekti, lütfen cılkını çıkartmayın!

Bir de, eski milletvekilimiz Yıldırım Ramazanoğlu'nun zarif eşi Sema Ramazanoğlu'nun Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı olması, 'Bir değil, iki bakanımız oldu' esprisine yol açtı.

bilindiği üzere, Sayın Sema Ramazanoğlu Denizli'li ve bu ilden milletvekili seçilmişti. Gelinimizdi yani. Hatta unutmuyorum, bir dost meclisinde kendisini aradım ve mutlaka bakan olacağını hem söyledim, hem de köşemde yazmıştım. Kâhin, müneccim, falcı değilim ama bazen tutturuyorum işte.

*

Doğrudur, bir bakanlık özlemimiz, hasretimiz vardı. 1997'li yıllarda yaklaşık bir senelik Mehmet Sağlam'ın Milli Eğitim Bakanlığı ardından, Anavatan'ın son dönemlerinde siyasetin efsane ismi Ali Doğan'ın 3 aylık Devlet Bakanlığı sonrasında, uzun süre bakanlık bekledik siyasi iradeden. Aha bugün aha yarın derken, bekle Allah bekle, canımız çıktı derken, açıklanan 64. hükümette bu özlem, bu hasret sona ermiş oldu.

Neyse, hasret bitti. Şimdi geleceği okuma, hizmet zamanı. hele bir koltuklarına otursunlar, ısınsınlar, inşallah bu şehre, bu güzel insanlara layık oldukları hizmetleri getirirler, taşırlar ve verirler.

Bu vesileyle, hem sayın Mahir Ünal'ı, hem sayın Sema Ramazanoğlu'nu, hem de bize iki bakanlığı birden bahşeden Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan beyefendiye ve Başbakan sayın Ahmet Davutoğlu'na teşekkürler.

Haydi bismillah!