Memleket Meselesi

Pazar günü : en az 5 ayrı gazete alarak balkonda gazete okumak en büyük zevkimdir.

Pazar gazetelerine bakıyorum: Turizm haberleri öne çıkmış..

Ağrı ilimize 320 bin İranlı gelmiş, ortalama 1200 dolar para harcaması yapmışlar.. oteller yüzde 100 dolu , yeni otellere ihtiyaç varmış.. yatırımcı bekliyorlar..

Şanlıurfa , son bahar serenliği ile Turizm Bereketi yaşamaya başlamış, balıklı göl, Hz. Eyüp Peygamber kabri , Harran , Halfeti büyük ilgi görüyormuş.. oteller dolu..

Hakkari de Baraj gölünde Kürek- Kanon - yelkenli yarışları ve Turizm atağına kalkmış..

Mardin de ise cevizli ve fıstıklı sucuk batırma törenleri yapılarak başlanmış, Vali, Belediye Başkanı vekiller birlikte sucuk yapıyor..

Şanlıurfa- Siverek de Baraj gölü ile ortaya çıkan güzellik turizmin yeni mekanı olmuş..

Türkiye'nin dört bir köşesinden böyle turizm haberleri var yazacak olsam üç günde başlıklarını bitiremem, ben bölgemizdekilerden bir kaç örnek yazdım..

Gazete keyfimden sonra : Yaşar Pastanesine indim, Mehmet Kanbur ağabeyle biraz sohbet ettik..

Sonra bizi arabasına aldı. Dondurmacı, Somuncu, Fabrika, MADO ve Mado Çiftliğini gezdik , hem gezdik hem memleket meselesi üzerine sohbet ettik..

Ortak sevdamız : Maraş, ortak sevdamız Memleket meselesi..!

Dondurma Festivali, Ahirdağı Kayak Merkezi, Kitap Fuarı, Tarihi ve Doğal Güzelliklerimiz, Kahramanmaraş'ta toplu taşıma sistemi, şehir içi ulaşım ve şehrin planlaması üzerine sohbet ettik.. 4 saat boyunca hep Maraş meselesini konuştuk..

Mehmet Kanbur:" Mado bugün 24 ülkede, yurt içinde 500 üzerinde şube ile dünya şiirketi olarak Türk Bayrağını dalgalandırmaya devam ediyor.. bunu göstermek için hava alanı girişine bu ülkenin bayraklarını yaptırdım," diyor..

Bu ülkelerin bayraklarını ilk mado fabrikası olan hava alanı girişindeki MADO da yol boyunca sıralaması hava alanı girişine : Uluslararası hava Limanı görünümü vermiş, inşallah, Petrol kalkar, Demiryolu kaldırılır, Gaziantep yolu yer altına alının ve hava alanımız uluslararası hava limanı olur.. olurda o bayrakların hakkını vermek gerekir..

Dondurma Festivali mi ? Dondurma Fuarı mı ?

Bu soruma: Mehmet Kanbur: "Beni bu işe karıştırma" dedi.. dedi de ben ne demek istediğini çok iyi anladım.. Domates, Karpuz, Portakal vs gibi tarım ürünlerinin festivali olur, Dondurma ise bir sanayi ürünü, yani Süt, Şeker, Sahlep, ustalık ile birleşen makinalardan geçen, soğutucularda donan, bir sanayi ürünü ve bunun festivali olmaz fuarı olur..

Fuar kapsamında, Dondurma gösterisi yarışmaları yapa bilirsiniz.. dondurma yeme yarışması yapıla bilir, fuar'a bir artı katar..

Dondurma makinaları yapan, Dondurma dolapları yapan, Pastahane malzemeleri yapan ürünleri, uluslararası düzeyde yapan firmalarla bir fuar yaparsın.. Dünya'ya dondurma satan büyük firmaları da bu fuar'a dahil ettiğinde uluslararası dondurma fuarı olur..

İtalya- Roma- Fuar

Mehmet Kanbur: Fuar güzel olurda önce alt yapı diyor..

Önce alt yapı gerekli: Mehmet Kambur, böyle bir fuar düzenlense, benim Türkiye içinde 500 üzerinde bayim ve orada işletmecisi var bunları aileleri ile buraya davet etsem bin kişi eder, 24 ülkenin Büyükelçisi , o ülkelerdeki Dispiritörlerimizi , bölge bayilerini aileleri ile birlikte Kahramanmaraş'a davet etsem , ne yatıracak otel var, ne uçakların geleceği hava alanı var.. ne lokantamız var ne alt yapı ne üst yapı var.." diyor..

Mehmet Kanbur'u dinliyorum: " Ben bir tatlı veya bir meyveli dondurma yaparken kırk kişiye sorarım, kırk dostuma ikram ederim onların düşüncesini alırım, istişare ederim , onlarla tartışırım sonra ise üretimine başlarım.. veya başlamam..

Halk beğenilmedi ise : üretime girmem, halkın istemediğini niye yapayım ki !

Mesele burada: Bizim belediye başkanlaımızın bugüne kadar bir basın danışmanları bile olmadı, aklı başında bir danışmanları bile olmadı, böyle olunca sonuç ortaya böyle çıkıyor..

Bir birimizi beğenmiyoruz, en doğru akıl benim aklım, benden başka kimse bir şey bilmez diyoruz , ben yaptım doğru oldu diyoruz sonuç ortaya böyle çıkıyor..

Bir iş adamımız Türkiye de söz sahibi biri : basın danışmanına , getirdiği teklif ile alakalı: " Ben cahilim beni ikna edeceksin !" diyor..

Sonra : "Basın danışmanı sensin, bunun için ücret alıyorsun, senin görevin bunu bana iyi anlatman ve beni ikna etmen!" diyor..

Basın danışmanı arkadaşımız ise : elindeki net rakam ve verileri önüne koyduğunda tamam şimdi ikna oldum, teşekkür ederim diyor..

Aynı olayı Mehmet Kambur da görüyorum, dostları ile sohbet ediyor, istişare ediyor sonra üretime geçiyor.. veya geçmiyor.. istişare ediyor ortaya konanlara bakıyor netse mesele yok..

Önemli olan AR-GE çalışması bizde bu yok..

Ben yaptım doğru oldu mantığı ile gidiyoruz haydi hayırlısı..

Çok yazılacak söz var ! ama zülfü yare dokunduğu için yazamıyorum.

Anlayan anlamıştır..

İyi günler..