Her işin bir erbabı vardır.

Bakkal, bakkallığını; manav da manavlığını yapmalıdır.

Doktorların, mühendislerin görevi nedir?

Bürokrat ne iş yapar?

Siyasetçi ne hizmeti üretir?

Dedik ya: Her işin bir erbabı vardır.

Eğer bilmiyorsan, bilene soracaksın.

**

Kahramanmaraşspor, iki sezon önce adeta sefilleri oynuyordu.

1980’li yılların ikinci yarısı ile birlikte profesyonelliğe ‘merhaba’ diyen Kahramanmaraş futbolu, o günden bu yana kadar çeşitli badireler atlattı.

Dört sezonluk ikinci lig mücadelesinin ardından birinci lige yükseldi.

Sonra hızlı bir düşüş yaşadı.

Dikiş tutmadı, tutturamadı.

Gelen yöneticiler ‘işi bilmediğinden’, ‘yatırımı doğru yapmadığından’ kulüp neredeyse kapanma noktasına geldi.

Sadece Ali Sezal’ın başkanlığı döneminde rahat bir dönemi geçti.

Sezal öncesinde kulüp borç batağında, futbolcular paralarını alamaz halde ve neredeyse kapanma noktasındaydı.

**

Sezal, kulüp başkanı oldu.

İşin başına bilen adamları getirdi.

Kıt kanaat bir bütçe ile de çok iyi işler yaptı.

Şampiyon olmadı ama uçan kuşa da borcu yoktu.

Nitekim, Sezal başkanlığı bıraktığı gün kulübün kasasında parası olduğunu da bilmeyen yoktur.

Sonrasında ne oldu ise oldu?

Plansız, programsız yapılan işlemler; günü kurtarma derdi kulübü çok kötü günlere getirdi.

İcralar.

Temlikler.

Alacağını alamayan futbolcular, antrenörler, görevliler..

**

Bir de baktık ki, 2010’li yılların başlaması ile kulüp kapanma noktasına geldi.

Spor-Toto’daki gelirleri temlikte.

Sigorta, vergi borçları ödenemiyor.

Ve dahi federasyon lisans vermiyor.

**

Doğan Tehçi adlı bir zevat çıktı, kulübü bir sezon patır-kütür götürdü.

Baktı olacak gibi değil o da bırakma noktasına geldi.

Sonunda, FaturaVizyon Grubu ile yaptığı görüşmelerde kulübü devretme kararı aldı.

Çok da sürmedi zaten, ilk kongrede kulübün tüm varlıkları (alacakları, borçları, mevcutları) Kahramanmaraşspor A.Ş.’ye devredildi.

Çok söylendi.

Çok yazıldı.

Doğan Tehçi; kimine göre ‘akıllı bir iş yaptı’, kimine göre de ‘şehri sattı’!

Tabii herkesin düşüncesi kendine.

**

Bugün görüyoruz ki, Kahramanmaraşspor bir ‘vizyona’ kavuşmuş.

Fatura Vizyon ile birlikte takım daha ilk sezonunda İkinci Lige geri dönmüş.

Yarınlara da umutla bakıyor.

**

Önceki gün (26/08/2012) Kahramanmaraşspor A.Ş. Yönetiminin yapacağı basın toplantısı için Kahramanmaraşspor Tesislerine gittim.

Şaşırdım.

Tesisler abartı (olmasın da) 4 yıldızlı otel gibi.

Eskisi gibi ucube bir renk değil, her yan kırmızı-beyaz renklerle hakim.

Genel müdür odasından çıkıp, yemek salonuna indiğimizde şaşkınlığım bir kat daha arttı.

Yemekhanede kadın işçi çalışıyor.

Her yer pırıl pırıl.

Ufuk Bilgetekin, tesisin bu hale gelmesi için çok büyük emekler verdiklerini söylüyor.

Her şeyi keselerinden yaptırmışlar.

Yani sadece futbolcu anlamında değil yatırımları; oradaki görevlilerin maaşlarını, giderlerini şirketten karşılanıyor.

 Her gün yemek çıkıyor.

Tüm bunları duyunca mutlu oldum, sevindim.

**

Biz bu kulübün deplasmanda giderken ekmek arası helva ile gittiğini de biliyoruz.

Takım içerisinde yer alan Maraşlı futbolcuların evlerinden yemek yaptırıp getirdiği günleri de biliyoruz.

Deplasmanda gidecek otobüsü bulamadığını da biliyoruz.

Futbolcuların alacaklarının ödenmediğini de biliyoruz.

Antrenörlerin ücret almadan görev yaptığını biliyoruz.

Bunlar mazide kalmış ama, şimdi anlatılanlar daha korkunç ve utanılacak.

Ufuk Bilgetekin “Biz yılda 300 bin TL’lik bir yemekhane gideri yapıyoruz. Geçen yıl bu rakamı ödedik. Bu yıl için malzeme alacağız. Kredi kartı veriyoruz. ‘Yok’ diyorlar. ‘Açık hesap’ diyoruz, ‘Yok’ diyorlar. Burada hep ‘Para peşin’ diyorlar…” diyor.

Gerçekten utanılacak bir durum.

**

Anladığım kadarı ile Ufuk Bilgetekin; buradaki yaşananlarla ilgili olarak dolmuş, karşılaştığı sorunlarla ilgili bir yılgınlık belirtisi görünüyor.

Anlatırken zaman zaman heyecanlanıyor. Zaman zaman kızgınlık ifadesi gösteriyor.

Yaklaşık 30 dakika Bilgetekin’in sözlerini kesmeden dinledik.

Dinlerken kimi zaman duyduklarımız karşısında şaşkınlığımızı ifade edecek bir tebessüm, bir dudak bükme yaptık.

İlginç.

Dedikodu şu: FaturaVizyon Grubu, Kahramanmaraşspor A.Ş.’nin merkezini İstanbul’a taşıyacakmış.

Yani, Kahramanmaraşspor elden gidiyormuş.

Gerçeği şu: Bu bir şirket, profesyonelce yönetilen bir kurum. Burada şartlar uygun olmuyorsa, değil İstanbul’a, Londra’ya bile gider.

Tabi yasaların elverdiği ölçüde.

Ya da kapısına kilit vurulur; şirket kapatılır.

Başka izah yolu yok.

**

Şu bir gerçek: Spor en iyi tanıtım aracıdır.

Van’ı, Malatya’yı, Bursa’yı, Trabzon’u, Şanlıurfa’yı, Elazığ’ı en iyi tanıtan illerin profesyonel futbol takımları değil mi?

Son çeyrek yüzyılda futbolun bacasız bir sanayi haline geldiğini de unutmamak gerekiyor.

Bu sanayinin getirisinden herkes kendine düşen payı almalıdır.

Almak için de önce vermek gerekir.

**

Mesele, Kahramanmaraşspor A.Ş.’ye Kahramanmaraş’taki kurumların reklam verip vermeme meselesi değil aslında.

Mesele, iletişim bağının güçlü kurulması.

FaturaVizyon Grubu, bu kulübü devraldığında ifadeleri ‘Biz kimseden para istemiyoruz’du. Ancak bu ifade o günü bağlıyor.

O gün ihtiyaçları olmayabilirdi ya da mevcuttakilerle bir şeyler yapıp “İşte biz imkânlarımızla bunu yapabildik” demek istediler.

Ama bugün şartlar değişti.

Takım, bir üst lige çıktı.

Hedef daha büyük: Artık hedefte birinci lig, süper lig var.. Avrupa kupaları neden olmasın hedefte. Bir Türkiye Kupası için hedef koymak olamaz mı?

Bunun için de destek lazım.

AKEDAŞ da, KİPAŞ da, İSKUR da, diğerleri de karınca kaderince destek olmalıdır.

Ticaret ve Sanayi Odası, Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği, Ticaret Borsası, Ziraat Odası, Sulama Birlikleri de azından çoğundan destek olmalıdır.

Hatta Memur-Sen de, Kamu-Sen de falan sen de, filan ben de destek olmalıdır.

Bu destek hem Kahramanmaraşspor A.Ş.’ye hem de Kahramanmaraş Belediyespor’a yapılmalıdır.

Ben böyle düşünüyorum.

**

Yarın maçlar başlayacak.

Her hafta bir maç oynanacak, 12 Şubat Stadyumunda.

Bir hafta Kahramanmaraşspor, bir hafta Belediyespor sahne alacak. Heyecan yaşatacak.

Bandırma, Bozüyük, Polatlı, Çankırı, Fethiye, Giresun, Hatay, Güngören, Nazilli, Pendik, Sakarya, Sarıyer, Tarsus, Tepecik (İstanbul), Turgutlu, Ünye’nin takımları gelecek.

Seyircileri gelecek.

Altınordu, Arsin, Beylerbeyi, Çorum, Darıca, Diyarbakır, Elazığ, Emre (Kütahya), Erzurum, Gümüşhane, Keçiören, Maltepe, Mardin, Oyak (Bursa), Sancaktepe (İstanbul), Yozgat ve Kocaeli takımları gelecek.

Seyircileri gelecek.

Gelenler buradan su alacak, gazoz alacak, dondurma yiyecek.

Gelenler burada en azından bir öğün yemek yiyecek.

Belki de dondurma, fıstık ezmesi, biber alıp sevdiklerine götürecek.

Kimbilir bakır, ağaç oyma, ayakkabı gibi hediyelik alıp gidecek.

Kim kazanacak?

Elbette bu şehrin insanı kazanacak…

O zaman: Herkes bu takıma, takımlara destek olmalılar. Hatta amatörlere de destek olmalılar.