Bu bizim hastalığımız. Yalnız bize mahsus sanmayın ve öküz altında buzağı aradığımı da düşünmeyin! Herhangi bir kurumu, bir siyasi cenahı, bir bürokratı veya kimseyi kast ettiğim anlamına gelmesin. Benim yazım, düşüncelerim genel. Ha, üzerine alınan da çıkarsa, gam değil.

Kendi bileceği iş.

*

Hadi bir fıkra…

Genç kız, bazı sorunları nedeniyle ruh hekimine gitmeye karar vermiş, güvenli olsun diye yaşlı başlı bir doktoru bulmuş, randevu almış. Tedavi olacak yani.

Muayeneye gittiğinde ruh hekimi; "Buyurun, soyunun!" demiş.

Kız üzerindeki ceketi çıkartmış, ama doktor devam etmiş; "Soyunun, soyunun!"

Genç kız, ruhsal tedavi için soyunmaya gerek olmadığını bilse de, karşısındaki ne de olsa hekim mutlaka bir bildiği vardır deyip, sonunda üzerinde bir sütyen bir külot kalana kadar soyunmuş.

Hekim birden kızın üzerine atlamış ve oracıkta tecavüz etmiş.

Genç kız olayın şoku içindeyken hekim giyinmiş ve demiş ki, "Tamam, benim sorunum çözüldü, sıra geldi seninkine. Anlat bakalım, derdin ne senin? Neyden rahatsızlanıyorsun?"

*

Demek istediğim şu, biz tipik Maraşlıyız ya, bir yanımız beddua aldı ya, birbirimizi çekememek bir tarafa da, kıskançlık damarımız ayran gibi kabarmayı sever ya, sorunları biliriz, tartışırız, yazarız da, sıra tedaviye gelince, boş verir, yan çizeriz.

Fıkra da bunu en güzel anlatan belge.