Bir birimizi çekememe !

Kahramanmaraş halkı olarak galiba gene bir hastalık var bizde..

Birimizin aldığı bir ürüne, veya başarı ile yaptığımız bir işe : “ Hayırlı olsun, Allah bol kazanç versin, Allah daha güzelini nasip etsin !” diyemiyoruz, hasedimizden çatlayıp öleceğiz..

Allah-u tala : İlmi çalışana, Serveti dilediğime verim buyuruyor..

Kitap okur, çalışır, araştırma yaparsak ilim sahibi oluruz, ama Zenginliği Allah veriyor.. bir adamı bir anda zengin de eder, zengini ise bir anda fakir eder ! Allah dilediğini yapar..

Böyle ise bizdeki bu kin niye ? niye herkese kin gözle bakıyoruz..?

Allah kimimizin boyunu uzun , kimimizin boyunu kısa yaratmış, kimimiz kilolu, kimimiz zayıfız, birimiz çok yakışıklı birimiz değiliz, o halde bir birimizden nefret edecek bir durum yok.. niye bir birimizden nefret ediyoruz ?

Allah sana Mercedes vermiş, bize ise hacı Murat taksi, olsun ikisi de ayağımız yerden kesiyor ya , Mercedes binene hayırlı yolculuklar dilememiz gerekir, bir birimizi çekemeyecek bir durum yok.. bu dünya hepimize yeter..!

Boş işlerle uğraşıyoruz !

İçimizde : Haset, Kin, Nefret, Bir birimizi çekememezlik : öylesine bir benliğimizi sarmış gözlerimiz kör etmiş ki bir karış ilerisini göremiyoruz..

Benin düşüncem doğru : sizinki yanlış

Ben evet diyorum: Hayır diyenlerinki yanlış

Ben hayır diyorum: Evet diyenlerinki yanlış

Böyle bir mantık olamaz: Herkesin düşüncesine saygı duyacağız, evet de der, hayırda der önemli olan bir birimizi anlamaktır..

Bugünlerde : Evet- Hayır tartışması..

Öyle bir noktaya geldi ki : bir birimizi vatan hainliği ile suçlar hale geldik.. boş işlerle uğraşıyoruz.. oysa bunun yeri 16 Nisan sandık başı olmalıdır..

Adam takım elbise giymiş bunu eleştiriyoruz..

Adam spor giymiş bunu eleştiriyoruz..

Tıraş olmuş eleştiriyoruz, olmamış yine eleştiriyoruz..

Kısacası boş işlerle uğraşmayı seviyoruz, enerjimizi boşa harcıyoruz..

Çalışır- Para kazanır evimize nasıl ekmek götürme yerine, bizi ilgilendirmeye , başkalarını eleştirmek için enerjimizi boşa harcıyoruz..

Biri bana : “göbeğin fazla büyümüş kilo ver derse çok kızıyorum”

Niye kızıyorum: Bir bu seni hiç ilgilendirmez, sen kendi işine bak !

İkincisi: Sıkıntı- stres, bozuk beslenme, düzensiz yaşam, kilo aldırıyor , alıyorsun vermesi çok zor , üçüncü olarak: ben bu kilodan memnunuyum ? değilim ama elimden gelen bir şey yok.. Bunu söyleyerek kendini çok akıllı bizleri aptal gördükleri için kızıyorum..

Sonra benim fazla kilom benim sorunum seni hiç ilgilendirmez, sen kendi işine bak !

Boş işlerle uğraşarak: etrafına kin nefret saçıncaya kadar güzel insan olmaya bak..

Bir de : Boş işlerle uğraşan tipler var !..

Kendisini hiç ilgilendirmeyen, uzaktan yakından ilgisi olmayan işlerle uğraşır durur, evime nasıl ekmek götürüm , işimi nasıl büyütürüm düşünme yerine.. gereksiz işlerle uğraşır durur ki bu tiplerde.. aynı zihniyetin ürünüdür..

Herkes kendi işine bakacak: Gazeteci ise adamı gibi gazetecilik yapacak.. Bakkalsa adam gibi bakkallık yapacak, işine bakacak.. kendini ilgilendirmeye konularla uğraşmayacak..

Biri elma sever, biri portakal: o elma seviyor diye ona nefretle bakamayız, kinimizi kusamayız, ona da saygı duyacağız..

Sözün sonu : Haset, Kin , Nefret, bir birimizi çekememeyi bir kenara bırakacağız, boş işlerle uğraşmayacağız, bir birimize saygı göstereceğiz, sen evet dersin, ben hayır derim bu bir ayrılık unsuru olmamalı..

İşin özü : Biz boş işleri bırakarak bir kendi işimize bakmalıyız..

İyi günler..