Senelerdir iş dünyasının temsilcileri, patronları ile birlikte olduk, haberler yaptık. O zamanlar hep iyimser tablo çizmişler, müspet raporlar koymuşlardı ortaya. Onlar bunları konuşurken, söylerken veya bizlere servis yaparken, ekonominin az çok nereye gittiğini biliyor, tahmin edebiliyorduk.

7 Haziran genel seçim sonuçlarını doğru tahmin edenler yanında, yanılanlar, iki seksen uzananlar da olurken, iddiaya girenler çok elbise, gömlek ve ayakkabı kaybetti. Gözlemlerimiz sonucu yürüttüğümüz tahminler, Ankara bağlantılı edindiğimiz bilgiler ışığında yazdığımızda, birçok tahminimizin ve gözlemlerimizin doğru olduğunu, haklı çıktığını okurlar da gördü.

Ancak ne olduysa oldu, çocuk katili, hain terör örgütü PKK’ca, 7 Haziran sonrası düğmeye basılmış olacak ki, saldırılar başladı, şehit cenazeleri gelmeye başladı.

Hükümetin operasyonları sürdürmesi doğru bir hareket. Bu bakımdan AK Parti iktidarını desteklemek gerekiyor. Çünkü bu ülke bizim, üç beş çapulcuya bırakılmayacak kadar güzel bir coğrafya.

*

Şimdi iş dünyasının temsilcilerine, patronlarına bakıyorum, iyimser olmaya çalışsalar da acı gerçekleri dile getirmekten de geri kalmıyorlar. Geçen haftaki TSO meclis toplantısında gerek Meclis Başkanı Hanefi Öksüz, gerekse Başkan Kemal Karaküçük dile getirdiler, kaygılarını belirttiler. Ama ülkenin tek başına bir iktidara, huzura, barışa ve ekonomik-siyasi istikrara sahip olması gerektiğinin de altını çizerek…

Gerek sayın Öksüz, gerekse sayın Karaküçük, ekonomi ve iş dünyasının lokomotifi TSO’nun yüz akları, başarılı temsilcileri.  Onların değerini bilmek gerekiyor. 

*

Ve…

Dövizin alıp başını gitmesi, çığırından çıkması, piyasayı allak-bullak etti. Bankalara bile gerek iş dünyasına, gerekse vatandaşa konut ya da ihtiyaç kredisi verme konusunda çekimser kalmaya başladı. Çünkü kredi faizleri de artınca, vatandaşın talebi de eskiye oranla azalma gösterdi.

Yani piyasalar gerildikçe gerildi.

*

Hepimizin ortak arzusu, ekonomik ve siyasi anlamda bir istikrar.

Dün bizlere kapısını açtıklarında Güleryüzlerini esirgemeyen, hep iyimser tablolar çizen işadamları ile konuşurken, hal hatırlarını ve ekonomik gidişatın akıbetini sorarken, yüzlerinden düşen bin parça. Biz sorduğumuzda, derin bir sessizlik çöküyor ortaya. Ne diyeceklerini bilemiyorlar. Kararsızlar, yarınlarından ve gelecekten endişeli olunca, bir fikir yürütme k onuşunda tereddüde düşüyorlar.

Sanki bizimle göz göze gelmemek için çaba harcıyorlar gibimize geliyor.

*

Dengesiz döviz ve faiz tırmanışı karşısında çalışmaya çalışan sanayicilerimiz, bazı tesislerini kapatmak zorunda kaldılar ya da üretimde kapasiteyi düşürdüler.

Bu gidişat hayırlı bir gidişat değil. Dileriz tez zaman da, özellikle 1 Kasım seçimlerinde istikrarı sağlayacak bir hükümet kurulur. Yine söylüyorum, çözüm tek partili iktidarda. Koalisyona karşıyım desem şimdi bir sürü laf giydirecekler bana. Ama gerçek. Tutun ki yarın yine koalisyon gözüktü eşikte, yine seçim tartışmaları başlamışken, doğacak ekonomik ve siyasi istikrarsızlığın faturasının ülkeye nelere mal olacağını hesap edebiliyor musunuz?

İlla ki benim partim iktidar olsun, ben vekilim olayım, liderim başbakan olsun derdinde iseniz, bırakın benliği…