Siyaset kızışmaya başladı.

Her gün bir aday adayı ortaya çıkıyor.

Onikişubat İlçesi için iktidar partisinde Mahmut Nedim Tepebaşı ile başlayan furya, son olarak dün Fikret Mazı ile devam etti.

Tepebaşı’dan sonra Tuncay Kazancı, Alaeddin Devlet Ülger, Mehmet Sabancı, Mustafa Buluntu, Nurettin Abacıoğlu ve son olarak Fikret Mazı başvuru yaptı.

Bu sayılar elbette 1 Kasım’a kadar daha da artacak.

Hatta, Dulkadiroğlu ve Büyükşehir için de aday adaylarının cesaretlenmesi ile AK Parti binası önüne gazeteciler karargah bile kurabilir.

**

Bugüne kadar resmi olarak başvuruda bulunanların hepsinin ayrı bir güzelliği oldu.

Kimi sessizce gitti başvurusunu yaptı.

Kimileri davul zurna ile gösteri gerçekleştirdi.

Kimileri heyecanlı, kimileri kendinden emin tavırlar sergiledi.

AK Parti’nin Onikişubat İlçe Başkanı genç siyasetçi Avukat Ahmet Özdemir, önceki gün Mustafa Buluntu’nun başvurusu sırasında çok anlamlı sözler etti:

“Onikinci yılımızda hala AK Parti’ye rağbet devam ediyor. Bu da partimizin halkla bütünleştiğinin bir resmidir.”

Gerçekten AK Parti, Türk Siyasi Hayatı’nda farklı bir format oluşturdu.

2002’de iktidara gelen parti, oy oranlarını artırarak iktidarını sürdürüyor.

Kahramanmaraş’ta da iktidar partisine yoğun bir ilgi var.

**

Aday adaylığı bir süreç elbette.

Kimileri ciddi ciddi ‘aday’ olma düşüncesi taşır, kişilerin.

Hatta bu konuda projeleri vardır.

Sıradan ya da mucizevi projeler.

Kimi aday adaylarının ayakları yere basar.

Ama kimi aday adayları da ikbal peşindedir.

Belki bir ‘meclis üyeliği’, belki bir ‘müdürlük’, belki bir ‘başkanlık’ beklentisi vardır.

Kimbilir belki de ‘bir ihale’ peşindedir.

Bilinmez tabii, insanların iç yüzü.

**

Yazı işleri müdürümüz, mahallelim Faruk abi dün hoş bir söz söyledi:

“Aynayı silip ‘cam gibi oldu’, camı silip ‘ayna gibi oldu’ diyen tek millet biziz herhalde…”

İşte işin sırrı da burada yatıyor.

Aynaya cam, cama ayna benzetmesi nasıl yapılıyor?

Ya da ‘zehir gibi acı’ diyerek, tadını bilmediğimiz zehir hakkında ‘acı’ tanımı yapmak nasıl bir şey?

Garip bir toplumuz:

Paçacıya gideriz. Siparişi veririz “Bir buçuk karışık…” diye. Sonra gelen tabağın içindeki paçanın tadına bakmadan tuz, biber atar , üstüne de sarımsaklı ekşi dökeriz. Ardından da kendi kendimize ‘Yahu biraz tuzlu mu olmuş?’ ya da ‘Yahu biraz ekşi mi olmuş?’ söylentisi yaparız.

Yani, adayların nitelikleri görmeden karar verme yetimiz de var bizim.

**

Konumuz, siyaset… Malum yerel seçimler için aday adaylığı başvuru süresi devam ediyor siyasi partilerde…

Kahramanmaraş’ta yaşıyoruz ya, bu yüzden Kahramanmaraş’ı ve adayları konuşmamız gerekir.

Biz seçmen olarak başkan ya da meclis üyesi seçmeyeceğiz.

Bize başkanı ya da meclis üyesini onaylatacaklar.

Hangi partiden olursa olsun sistem böyledir.

X partisi de W partisi de Q partisi de adayını ortaya koyacak “Madem benim partime oy vereceksin, o zaman da bu adayı seçeceksin” diyecek.

Biz de kuzu kuzu gidip oyumuzu vereceğiz…

Adayın özelliğine bakmayacağız. İş yapabilirliğine, temsil yeteneğine, proje üretkenliğine, 20 yıl sonrasını görebilirliğine, insan ilişkilerine bakmayacağız.

Çünkü bu özellikler seçmen için önemli değil.

**

Bal olacak çiçeğe arılar dadanırmış.

Yani mevsimi geldiğinde en iyi bal hangi çiçek nerdeyse arılar arar bulur.

Sözün kısası bu.