Okumaz, araştırmaz sormazsanız, Süper güçlerin oynadığı oyunun figüranı olursunuz.

Ben beni bildim bileli, gazetecilik hayatım boyunca gördüğüm şu idi. 12 Yıl İran- Irak harbi oldu. ABD İran’a Ambargo uyguladı.

Sonra: İran’a gözdağı vermek için Irak’ı ele geçirdi, İran Ambargosu devam ediyordu.

Bu süre içinde: Irak Türkiye üzerinden bavulla para taşıyarak ABD ambargosunu delmeye çalıştı.

En son kuryesi ise: Rıza Zarrab idi.

Sonra: Türkiye Halk Bankası, Tahran ve Erbil’e birer şube açarak ABD Ambargosunu resmi olarak delmeye başladı.

ABD: Türkiye Cumhuriyetini yıkmak, mevcut hükümeti yok etmek için FETÖ kanalı ile, Hakim ve Savcı yada Polis kılıklı kişilerde Türkiye de Gezi Parkı Eylemi, 17 Aralık, 25 Aralık yargı darbe girişimini yaptı.

Türkiye Papazı tutukladı, ABD ise Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla ile Rıza Zarrab tutukladı.

Karşılıklı restleşmeler ve sonunda bugün geldik.

FETÖ oyunu olan: Ayakkabı kutusunda 4.5 milyon doları biraz açmak istiyorum.

17 Aralık 2013 yılında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetini yıkmak için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü yolsuzluk ve rüşvet soruşturması kapsamında gözaltına alınan Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın evindeki kütüphanede ayakkabı kutuları içinde bulunan 4.5 milyon dolara el konuldu,” haberlerinin arkasında yatan gerçek “Biz o günde inanmamıştık” yıllar sonra ABD itiraf ediyor Halk Bankası bizim sömürgemize şube açamaz diye.

Bu arada İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun neden 17 Aralık’ta başladığı da ortaya çıktı.

İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu Salih Kaan Çağlayan, Çevre ve Şehir Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar ile bazı işadamları ve bürokratlara yapılan operasyonlara ilişkin soruşturmalar İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca büyük bir gizlilikle yürütüldü. 15 ay önce başlayan soruşturma kapsamında aylarca devam eden teknik ve fiziki takip kararları her seferinde başka bir nöbetçi sulh ceza mahkemesinden alındı. Yasal bir zorunluluk olmadığı için İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’na bile bilgi verilmedi. Başsavcı Turan Çolakkadı operasyonu arama kararları alındıktan 1 gün sonra 17 Aralık 2013 sabahı öğrendi. Operasyonun neden 17 Aralık’ta yapıldı sorusu gündeme geldi.

Başsavcının bile haberi olmayan bir 17 Aralık yargı darbe girişimi, amatörce yazılan bir senaryo ürünü olduğunu bugün ABD de itiraf ediyor.

İran’ın parasını bazen halk bankası üzerinden bazen de valizlerle İran’a götüren Rıza Zarrab ise gündemin birinci maddesi idi. İddiaya göre, bazı şüpheliler teknik takipten şüphelendikleri için bürokrasi içindeki tanıdıklarıyla bağlantıya geçti. Bunlardan biri de Reza Zarrab’tı. Zarrab teknik takipte olup olmadığını öğrenmek için bir bakanı araya soktu. Bakan da TİB’e sorulması talimatı verdi. “ iddiaları ile çalkalan Türkiye.

17 Aralı başarılı olmayınca 25 Aralık Yargı darbe girişimi yapıldı.

Sonra günlerce: Ayakkabı kutularındaki paralar anlatıldı, buradan oy çıkarmaya çalışan partiler sürekli bunu gündeme taşıdılar.

FETÖ hakim, savcı, polis müdürü ve polisler ABD film sahnelerinden görüntüler, Google den para resimleri kullanarak bir suç oluşturmaya çalıştılar.

Hani bugün diyorlar ya: Suriye de ve Libya da ne işimiz var diye! işte onlara şunu sormak gerek: Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin , “ Ben asker ve polisimi çekiyorum, gelin Erbil, Süleymaniye, Musül, Karkük teslim alın” dediğinde, Özal orduya emir verdiğinde o günün genel kurmay başkanı Necip Toruntay, 6 aydan önce hazır olamayız, orada ne işimiz var demişti ya, işte bugün aynı zihniyet.

Türkiye üzerinde oyun oynanan devlet değil, oyun kuran devlet olması gerekiyor, işte bu sebeple Irak da olacağız, Suriye de de olacağız, Libya da olacağız, Katar da olacağız dünyanın her yerinde olmak zorundayız.

Çok kısa ve özet olarak bilmem anlata bildim mi?

Eğer olmazsak: çorap kutularına bile para koyarak operasyon yaparlar, üstelikte kendi polis ve askerimizle.

İyi günler…