Hatırlar mısınız?

10 Ağustos’ta KSÜ Rektörü Prof. Dr. Durmuş Deveci’ye 15 soru sorduk.

10 gün geçti, rektör sessizliğini koruyor.

Bu yeni değil elbette.

Diğer gazeteci arkadaşlarımızın da yazdıklarına Rektör kayıtsız kaldı.

Kalmaya da devam edeceğe benziyor.

Kendisi bilir ama, cevap vermediği ya da açıklama yapmadığı her gün yeni soru işaretlerinin de doğduğunu bilmesi gerekiyor.

**

Rektör ile ilgili iki yazımızın üzerinden 10 gün geçti.

Her gün en az bir mail, sms gibi iletişim kanalları ile yeni bilgi akışları sağlandı.

İddialar, aldı başını gidiyor.

Bu iddialar belki ‘gerçek dışı’ olabilir ama, üniversitede bir huzursuzluk olduğu da ortaya çıktı.

Bu kanaat her geçen gün de kemikleşiyor.

Yüzde 14’lük bir oyla işbaşına getirilmiş rektör, ‘ben yaptım oldu’ teranesini de söylemeye devam edecektir.

Demokrasilerde olmayacak bir uygulama yaşıyoruz; yıllardır şikayet ettiğimiz ‘azınlığın çoğunluğa tahakkumu’nu şimdi üniversitemizde fazlası ile yaşıyoruz.

**

Vebali, günahı anlatanların boynuna…

K.P. ve İ.T. adlı hasta ve kazazedenin başına gelenler, dillerden dile konuşuluyor. Tüyler ürpertici iddialar ortalığı bilgi kirliliğine dönüştürdü.

A.T. adlı bir hastanın raporu için konuşulanlar ise mide bulandırıcı.

İbretlik bulduğum için köşeme taşıyorum. Takdir elbette sizlerin olacaktır.

**

Bir başka konu:

Tıp Fakültesi Hastanesi’ne onlarca profesör ve doçent varken vekaleten başhekim olarak atanan yardımcı doçent Mahmut Tokur, göreve başladıktan sonra kaç tane sözleşmeli personelin işine son verdi? Yerlerine yenisini aldı mı? Aldıkları arasında kaç tane akrabası var?

Tıp Fakültesi Hastanesi için cihaz almak üzere 20 milyon TL ödenek gelir, 2015 yılı için. Bu ödeneğin bir kısmının inşaata harcandığı doğru mudur? Hiç cihaz alım ilanı yapılmış mıdır? Yapılmadıysa bu ödenekler kapanmayacak mı? Yani halkın anladığı şekliyle bu paralar yeniden merkezi bütçeye aktarılmayacak mı? Neden ihale yapılmıyor, bu ödenekler harcanmıyor?

Firmaların paraları zamanında ödeniyor mu? Ödenmiyorsa neden?

**

Cumhurbaşkanı, milletin başkanıdır.

Rektörü de cumhurbaşkanı atar.

Siyasi görüşü ne olursa olsun Cumhurbaşkanı’nın atadığı rektör, makamın hakkını vermelidir.

Eğer hakkını vermiyorsa da makamı daha fazla işgal etmemelidir.

Kendisine ulaşan şikayetlerin, iddiaların gereğini bir an önce yerine getiremiyorsa vazifede aksama yapıyor, anlamı çıkar.

Haaa… Biz ‘rektör şöyledir’, ‘rektör böyledir’ deme hakkına da sahip değiliz aslında.

Ona karar verecek olan da atama mekanizmalarıdır. 400 küsür öğretim üyesinden 50 küsürünün oyunu alarak üçüncü sırada yer alan ve daha sonra birinci sıraya çıkartılarak atama makamına sunulan bir rektör adayı, kendisini atayanı mahcup etmemelidir.

Biz bu düşüncedeyiz.

Daha önce de yazdık, tekrarlayalım: Rektörün yapacağı her türlü açıklamayı, vereceği her türlü cevabı da bu sütunlara taşıyacağız.

Bizim derdimiz üniversitemizin başarılı olması, bugüne kadar ki yaşanan sıkıntıların bertaraf edilmesidir.

Rektörün başarısı, üniversitenin başarısıdır. Üniversitenin başarısı da Kahramanmaraş’ın başarısına katkı sağlayacaktır.

Ve böylece biz de başarılı bir üniversitenin bulunduğu bölgede yaşamanın gururunu taşırız.

Anlatabiliyor muyum?