Keskinci, “Kadına yönelik şiddet toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığın bir türüdür ve toplumda erkeklerin kadınlar karşısında sahip olduğu güç, egemenlik ve ayrıcalıklardan kaynaklanmaktadır. Devletin kadına yönelik şiddeti kaldırmaya yönelik atmadığı her adım devleti şiddetin faili haline getirir.” diye belirtti.
Kadın hakları insan haklarıdır diyen Keskinci, “ Kadın hakları ihlali, insan hakları ihlalidir. Kadına yönelik şiddet bir suçtur. Şiddet uygulayan erkeğin cezasız kalması veya ceza indirimi ile ödüllendirilmesi kabul edilemez. Kadına yönelik şiddet tüm topluma yöneltilmiş şiddettir.” şeklinde konuştu.
Kadın İkinci Bir Varlık Değildir
Kadına yönelik şiddetin temelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin olduğuna dikkat çeken Keskinci, “Kadına yönelik şiddetin nedeni kadının ikinci bir varlık olarak görülmesi ve kadına yönelik şiddetin insan hakları ihlali olduğu bilincinin toplumda yerleşmemiş olmasıdır. Bu sebeple içselleştirilmiş toplumsal cinsiyet rollerinin ve erkeklik anlayışının yok edilmesi gerekir. Bu amaçla erkeklerin de içinde olduğu okul öncesi eğitimden başlayarak topyekûn bir zihniyet dönüşümü mücadelesinin başlatılması gerekir. Psikolojik, sosyo-ekonomik birçok nedeni olan şiddetin sadece kanuni düzenlemelerle ortadan kaldırılmasının mümkün olmadığını savunmakla birlikte cezaların yetersiz olduğunu da vurgulamamız gerekir. Kadınlara yüklenen bazı nedenler tahrik sebebi sayılarak ceza indirimlerinin yapılmaması ve cezaların ağırlaştırılması suretiyle caydırıcılığının sağlanması gerekmektedir.” dedi.