Çağlayancerit – Pazarcık- Adıyaman yolu arasındaki yolun yeniden yapılması için dün temel atma töreni vardı..
Basın aracı ile oraya giderken, bizim birlikte bugüne kadar kısmen yazdığım konuyu şiir gibi Neşe Yıldızhan’ın okuduğunu duydum..
Sonra kulak verdim.. o yazıya !
Neşe Yıldızhan , akıcı bir üslup ve güzel ses tonu ile okuyordu.
Gazeteye döndüğümde : yazıyı aradım buldum..
23 Mart 2014 günü Faruk Tezcan ‘ın yazdığını gördüm..
Yazıyı defalarca okudum.. onun da bir Amerikalı profesörün sözlerinden not çıkardığına şahit olduk.. elin adamı ABD de gerçekleri görüyorda biz burada göremiyoruz..
Yazı orijinal şekli ile yayınlıyorum..
Ak Partili Milletvekili adayları, il ve ilçe yönetim kurulu üyeleri , Ben Ak Partiliyim diyen herkes bu yazıyı 1 Kasım 2015 Pazar gününe kadar en az 10 defa okumasını tavsiye ediyorum.. işte size Faruk Tezcan’ın yazısı:
Erdoğan Kişisel Bağlantıları ile ülkeye para sokuyor !..
“Türkiye’de sağcısı da solcusu da, cemaatçisi de, partilisi de tek bir olayı konuşuyor.
Recep Tayyip Erdoğan’ın ses kaydı montaj mı yoksa gerçek mi?
Bir kere şunu söyleyelim, montaj demek sahte demek değildir. Montaj demek başkasına ait sesin kullanılması demek değildir. Montaj demek bir ses kaydından bazı bölümleri çıkarmak veya başka ses kaydı ile birleştirmek demektir.
Ancak !
Ak parti iktidar olduktan sonra Türkiye’ye yapılan yatırımların 5%’inin bile halktan alınan vergilerle yapılamayacağını düşünen bir tane Allahın kulu oldu mu? ( İngiltere, Amerika, İsrail haricinde )
Ey Türk Milleti, hiç düşündün mü söylesene?
Bu ülke petrol satmaz bu ülke doğalgaz satmaz bu ülke maden satmaz bu ülke altın çıkarmaz bu ülke araba üretmez bu ülke elektronik telefon v.b bir araç üretmez bu ülke elmas çıkarmaz bu ülke’nin turizmden başka hiç bir dış geliri yoktur. “2002 iki öncesi düşün !”
Bu ülkenin hatta ithalat-ihracat dengesi bile bozuktur.Kıymeti üzerinden hesap yapıldığında bu ülkeye giren mal, çıkan maldan çok daha fazladır.
Buna rağmen, petrol satan Suudi Arabistandan doğalgaz satan Rusya ve Azerbaycandan Silah satan Amerika, İngiltere ve İsrail’den Araba satan Avrupa ülkelerinden Elektronik satan Güney Kore Japonyadan ucuz iş gücü satan Çin’den daha fazla yatırımı nasıl oluyor da Türkiye yapıyor?
Krizler bütün ülkeleri sarsarken Türkiye nasıl oluyor da sarsılmıyor? Yatırımlar durmuyor? Sağlık, Bilim, Eğitim, Askeri alanda gelişmeler yavaşlaması gerekirken aksine hızlanıyor? Sosyal devlet olma yolunda Türkiye neden dünyada en hızlı devlet? Ne satıyor, nerden geliyor bu para?
Bütün bu soruları sormadan size anlatmak istediğimi anlatmam İMKANSIZDI.Bu yüzden bu soruları sordum. Şimdi siz de sorun kendinize.
Gerçekten bütün bunlar nasıl oldu? Tekrar ediyorum halktan alınan vergilerle son 10 yılda bu ülkeye yapılanların 5%’i bile yapılmazdı. Peki nerden buldu bu parayı Türkiye?
Yeter soru sorduk, gelelim cevaba;
11 Eylül sonrasında Amerika Birleşik Devletleri ve Uluslararası kuruluşlar bir çok arap iş adamını El-Kaide’ye yardım ve yataklık yapmakla suçladı.
Bu iş adamları 2′ye ayrılıyordu.
Birinci gurup Amerika ve İngiltere’nin sözünden çıkmayan ve bu tehditlerden korkarak yelkenleri indiren ve bu 2 ülkeye teslim olup haklarındaki bütün suçlamaları düşüren arap şeyhleri
2. gurup ise suçlamaları kabul etmeyerek davalarla tek tek mücadele edip masumiyetini kanıtlayan samimi arap iş adamları.
İşte bu iş adamlarından bir tanesi de Yasin El Kadı ( adamı bana anlattırmayın araştırın) idi.
Daha sonra 2. guruptaki bu iş adamları New York ve Londra borasındaki bütün paralarını çekerek nakit olarak uçaklarla Türkiye’ye taşıdılar.
Bu paraların çoğu kayıt dışı olarak $ halinde depolarda tutuldu.
Bu paraların bir kısmı ile son 10 yıldır Türkiye’de yatırımlar yapıldı.
Arap iş adamlarının bu paraları Türkiye’ye taşıma sebebi Amerika ve İngiltereye olan nefretlerinin artması ve İslam dünyasında Türkiye dışında ayakta kalan başka ülkenin kalmamış olmasıydı. Son kalenin Türkiye olduğunu onlar da farketmişlerdi.
Samimi olan 2. guruptaki Yasin El Kadı gibi iş adamları kayıt dışı olan bu paraları Erdoğan’a teslim etmişlerdi.
Erdoğan, yakın çevresini kullanarak bu paraları kullanana dek muhafaza etmek zorundaydı.
Nitekim Merkez Bankası’nda bile casuslar kol geziyor, Türkiye’deki dolar miktarını öğrenmeye çalışıyorlardı.Hatırlarsanız Merkez Bankası’ndan bir kaç kişinin işine casusluk suçlaması ile son verilmişti.
Bu suçlamalar bu casusların içerdeki para miktarını öğrenerek ABD’ye bildirmesinden müteşekkil idi. Bu yüzden paralar Merkez Bankasında bile güvende olamazdı.
Erdoğan Reza Zerrab’ı kullanarak paranın bir kısmını İran ile olan ticarette eritiyor, bir kısmını Türkiye’deki yatırımlarda nakit olarak kullanıyor, kalan kısmı da yakınları ile beraber muhafaza ediyordu. “Paraler yapı yatak odamızı açmasa bugün dolar 1.50 geçmezdi !”
Bu paralar devletin parası değildi.
Devletin kasası açık vermiyor, aksine gelen para giden paradan daha az olduğu için sürekli fazla veriyordu. Bu fazlalığı kimse sorgulamıyordu.
Bu ülkenin geliri bu ülkenin giderini karşılamıyorken, nasıl oluyor da Ülke batmıyordu?
Bu soruyu bizden başka bütün ülkeler soruyordu aslında.
Gezi olaylarında dolar 2 TL’yi görmeyecek diyen merkez bankası her gün piyasaya 1 milyar dolar sürüyor, bu da ABD ve İNGİLTERE’yi çıldırtıyordu.
Hangi paraydı bu piyasaya sürülen para? Merkez Bankasında dolar limitinin tükenmiş olması gerekiyordu. Doların en az 5 TL ‘ye fırlamış olması gerekiyordu. Ama olmuyordu işte.
Arka planda merkez bankasına birileri kamyonla dolar taşıyor, merkez bankası da bu dolarları piyasaya sürerek ekonomiyi dengede tutmaya çalışıyordu.
Bu paralar dostlar, Yasin El Kadı gibi bir kaç arap iş adamının parasıydı. Ve Yasin El Kadı sırf bu yüzden Türkiye’ye geldiğinde bile bir kaç kere suikaste maruz kaldı. ( Google’dan bakın kazalara ) .
Bütün bu detayları devlet açıklayamaz. Kayıt dışı paralar devleti uluslararası arenada suçlu yapar, arap iş adamlarını da hedef haline getirir.
Bu durumda aslında bu hikayeyi Cemaatte çok iyi biliyor. Ama Başbakan’a hırsız muamelesi yapmak işlerine geliyor.
Devletin kasasına gelen para belli, kasadan çıkacak olan para da belli.
Gelen gidenden az ise bu ülkenin batması gerekmiyor mu?
Söyleseniz de yukarda saydığım altın, maden, elmas, araba, telefon, petrol, doğalgaz gibi kaynakların yoksa nasıl ayakta duruyorsun? İşte bu paralarla.
Bu para miktarı öyle 1 Milyar dolar filan da değil. Çok daha fazla. Ama cemaat 100 milyar dolar dediğinde herkes OHA diyeceği için 1 milyar dolar gibi inandırıcı bir rakam söylemeyi tercih ediyorlar.
Aslında Erdoğan ve ekibinin sakladığı nakit para bence 100 milyar dolara yakın bir para. Ve bu paralar nakit olarak bir çok yerde sır gib saklanıyor. Bu paraların miktarını bilen kişi sayısı bir elin parmağı kadar.
Bu durumda bu gerçekleri dillendiremeyen Başbakan’ın yerine halkın bir şeyler yapması lazım.
Halkın bunu dillendirmesi lazım. Gerçekleri Başbakan işgal ettiği makam itibarı ile dile getiremez. Ak Parti de öyle.
Bu beni kahin yapmıyor. Bu gerçeği bir İngiliz, Bir Alman, Bir Amerikalı, Bir Yahudi bilir ama bir Türk bilemez mi ?
Bizi aşağılayan hain köpeklere cevabını verin.
Bu para devletin geliri değil, aksine devlete Recep Tayyip Erdoğan’ın kendi itibarı ile kattığı ek gelirdir.
Recep Tayyip Erdoğan’ın itibarı bu ülkeye bu parayı getirmiştir.
Bu paralar bu güne dek milletin çıkarları için kullanılmıştır ve bundan sonra da bu çıkarlar doğrultusunda kullanılacaktır.
Uyumayın, dirayetli olun.
Bu ülkeyi İngiliz, Amerikan, Yahudi uşaklarına yem etmeyin.
100 tane de kaset çıksa bilin ki Başbakan bir hırsız değil aksine bu ülkeye dışardan para getirmiş kaybetmeye tahammülümüzün olmayacağı tek liderdir.. “Yayın tarihi 23 Mart 2014”
Ya bugün 1 Kasım seçimlerine sayılı günler kala: içerde halen Cumhurbaşkanlığı düşmanlığı yapıyorlar.. o gitsin diyorlar..
7 Haziran 2015 seçimleri öncesi de aynı bugünde aynı ama biz gerçekleri göre bilecekmiyiz mesele olanda burası..
Bu yazıyı en az 10 defa okuyun sonra yorumlayınız..
İyi günler