Sağduyu hakim olunca, sükunet kaçınılmazdır!

İçinde bulunduğumuz bu günler (önceki gün, dün, bugün, yarın), 1978’deki Maraş Olaylarının yıldönümü…

O yılların acısını unutmaya çalışan Kahramanmaraş, olayların hemen ardından bir ivme başladı.

Sonrasında Turgut Özal ile başlayan ve göreve gelen tüm hükümetlerin verdiği teşviklerle büyük atılımlar gerçekleştirdi.

Sanayide önemli mesafeler aldı.

Bugün, ülkenin sayılı kentleri arasında yer alıyoruz.

1978’deki o acı günlerin ardından birbirine kenetlenmiş Kahramanmaraş’ı yeniden bölmek, kavgaya sürüklemek isteyenler çıkmaya başladı.

Herkes söylüyor, yazıyor: Ölenler, kaybedilenler sadece Aleviler değil… İçlerinde Sünniler de var. Ölen iki kişiden biri Alevi, biri Sünni… Mağdur olan her iki kişiden biri Sünni, diğeri Alevi…

Bunu son günlerde çok sık duymaya başladık.

Peki, hal böyle iken özellikle bir grubun ‘Biz anma yapacağız…’ diye ortaya çıkması neden?

**

Kahramanmaraşlı söz dinler.

Toplum kanaat önderleri, son yıllarda Maraş Olayları’nın yıldönümünü bahane ederek gürültü-patırdı etmeye çalışanlara karşı insanları uyarıyor.

Geçen yıl Ticaret ve Sanayi Odası öncülüğünden 100’den fazla sivil toplum kuruluşu bir araya gelmiş, ortak bir deklarasyon yayınlamıştı: ‘Huzurumuzu bozmayın!’.

Bu yıl da yine TSO öncülüğünde çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcisi bir araya geldi.

Belediye başkanları, siyasi parti il başkanları, meslek odaları, sanayiciler, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri TSO fuayesinde aynı sesi haykırdı: ‘Huzurumuzu bozmayın’!

Sanayici huzur istiyor.

Esnaf huzur istiyor.

Bürokrat huzur istiyor.

Seçilmişler huzur istiyor.

Seçenler huzur istiyor.

Kısacası Kahramanmaraş huzur istiyor.

**

Huzur da kuşkusuz sağduyu ile hareket etmekle geçer.

Bulanık havayı seven kurtları içimizde barındırmadığımız sürece, bizim huzurumuzu da kimse bozamaz.

Sağduyulu olmalıyız.

Birbirimizi sevmeliyiz.

Birbirimize saygılı olmalıyız.

Gerisi de zaten çorap söküğü gibi gelir.