Makamlar yükseldikçe, gönüller alçalmalıdır

Belki hedef tutarak, belki de hedef tutmadan ‘hasbelkader’ oturduğunuz makam önemlidir.

“Makamlar yükseldikçe, gönüller alçalmalıdır” sözü de bir destur edinilmesi gerekir, diye düşünüyorum.

**

Cumhurbaşkanı…

Milletvekili…

Siyasi parti il-ilçe başkanı…

Sivil toplum kuruluşunun başkanı...

Meslek ya da esnaf odası başkanı gibi seçilmişlerden olabilmek mümkündür hayatta.

Başbakan…

Bakan…

Genel müdür…

Vali…

İl müdürü gibi atanmışlardan da olabilmek te mümkündür hayatın akışında.

**

Önemli olan makama geldikten sonra, gönülleri alçaltabilmektir.

Eğer oturduğunuz makamlar sizlere farklı bir kişilik kazandırıyor ve kendinizi dev aynasında görüyorsanız o sadece sizin gözünüzdedir.

Kapıları kapattığınız halk, bir gün size kapıları kapatır; bunu unutmamak gerekir.

**

Oturduğunuz makamın ağırlığı altında kalıp, herkesi kendinizden küçük görmek büyüklük müdür?

Elbette “hayır”.

Bu ilde geçmişte görev yapan bürokratlardan kimileri asla unutulmaz.

İsimleri zikredildiğinde saygıyla yâd edilir.

Ama öyle bürokratlarda geldi ve geçti ki, geçmişlerine dua (!) okunur.

**

Kahramanmaraşlı farklıdır.

Herkesi kolay kolay sevmez. Sevdi mi de, uğruna can bile verir.

Ama bencildir.

Egoisttir.

Bu bencillik ve egoistliği çoğu zaman öne çıkmaz.

Bakın yazarlarımızdan Mustafa Önyurt, ne diyor:

“Kahramanmaraşlı bermuda üçgenindedir. Bu üçgenin içinde gider-gelir.”

Nedir bu bermuda üçgeni?

Sorunun cevabını yine Önyurt veriyor:

“Bu üçgenin bir ucu dedikodu dünyası, bir ucu mangal kültürü, diğeri de malum…”