Ramada Otel’de düzenlenen programda açılış konuşmasını yapan, KASİAD Başkanı Ali Arpasatan, Tüketime dayalı değil, yatırım, üretim ve ihracata dayalı bir büyüme modelini benimsediklerini söyledi.

Arpasatan; “Bu model, bizi bir gün, Türkiye’nin on büyük ekonomisi arasına girdirecek. Bu hedefte ‘nefesimizin tıkanmaması’ için küresel ekonominin ve teknolojik değişikliklere ayak uydurmaya çalışıyoruz.

Girişimcilik açısından, küçük işletme kuruluşunda sıkıntımız yok, ancak orta ölçekli işletmelerin büyük ölçeğe geçişinde ciddi sorunlar var. Türkiye’nin, genel ekonomik durum olarak aşmaya çalıştığı orta gelir tuzağı, işletme bazında Kahramanmaraş’ta da söz konusudur. Bugün Türkiye’de KOBİ’ler, istihdamın yüzde 76’sını gerçekleştirirken, toplam kredilerin ancak yüzde 27’sini kullanmaktadır.

Türkiye, son on yılda dışarıdan bulduğu ucuz kaynağı, enerji ve konutta kullanmıştır. İmalat sanayi yatırımlarına, arzu ettiğimiz oranda maalesef yönlendirememiştir. Bu yüzden imalat sanayinin GSMH içindeki payı yüzde 24’ten yüzde 15’lere düşmüştür. Bu iki önemli bir zafiyettir. Büyümenin motoru, imalat sanayi olmalıdır. 2008 krizinden en aza etkilenen ülkeler, imalat sanayisini merkeze alan ülkelerdir. Nitekim bu krizde imalat sanayisi güçlü olan Almanya büyümeye devam ederken, kaynaklarını hizmetler sektörüne aktarmış olan Yunanistan, çok zor duruma düşmüştür. Sağlıklı bir ekonomide imalat sanayinin GSMH içindeki payı yüzde 25’ten az olmamalıdır” dedi.

Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kemal Karaküçük, yatırımcıların ve Türkiye’nin kalkınma bankacılığına yönelmesinin yararlarından söz etti, gelişmiş ülkelerde, sanayi sektöründe altında devlet bankacılığının yattığını dile getirdi, akabinde Kahramanmaraş sanayisinin geldiği noktayı özetledi.

Karaküçük; “Bankacılık verilerine baktığımızda bu güvenin boşa çıkmadığını, 2013 yılında takipteki alacakların Türkiye ortalamasının %3’e yakın olduğunu, Kahramanmaraş’ta bu oranın %1’lerde bulunduğunu görmekteyiz.

Kahramanmaraş bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da gerek devlet desteklerini gerekse kullandıkları kredileri en iyi şekilde değerlendirerek kendisine güvenenleri mahcup etmeyecektir. Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı olarak bundan hiç şüphem olmadığını ifade ediyorum” diye konuştu.

Bankaların asli fonksiyonunun reel sektörü finanse etmek ve ülkenin büyümesine katkıda bulunmak olduğunu kaydeden Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın,  Türkiye'de kamunun iyi yönetilmediği dönemlerde Ziraat Bankası'nın işini gücünü bırakıp kamunun yapması gereken görevleri yapmaya görevli kılındığını ve bunun da unutulmaması gerektiğini söyledi.

"Aslında hukuki ve yasal olmayan bir süreç. Devlet esnafa destek verecek ama bütçeye kaynağını koymamış. Devlet çiftçiye destek verecek ama bütçeye kaynağını koymamış. Hatta belki sosyal güvenlik ödemeleri nakit akışları bozulmuş, araya kamu bankasını koymuş. Ziraat bunları yaparken veya Halk Bankası bunları yaparken eskiden devlet 'sen benim adıma öde, yaz tahtaya ben onu ödeyeceğim haftaya' demiş ama bir hafta geçmiş ödeyememiş, sonra bir daha ödeyememiş. İşte meşhur görev zararı dediğimiz husus budur. Hesabın ve kitabın yapılamadığı bir ortamda hiç kimseyi suçlamıyoruz ama bilançonun çıkmadığı bir ortamda suyu getiren ve testiyi kıranların ayrıştırılmadığı bir ortamda bankanın genel performansı düşmüş."

Aydın, Ziraat Bankası'nın kamunun iyi yönetilmediği dönemde banka aktifi üretmeyi durduğunu, kredi vermeyi, reel sektörü, işletme sermayesini ve orta vadede krediyi ve proje finansmanını unutarak "akşam ben kasayı nasıl bağlarım" düşüncesiyle gününü geçirdiğini kaydetti.

ABD, Avro bölgesi, Japonya, Çin ve Türkiye ekonomilerine ilişkin görüşlerini aktaran Aydın, dünyanın en büyük ekonomisi ABD'de işlerin düzelmekte olduğunu belirtti.

"ABD'de işler düzeldiğinde gelişmekte olan ekonomilerde ve Türkiye'de işler bozulur" gibi çok sağlıklı olmayan değerlendirmelerin bulunduğunu dile getiren Aydın, kısa bir süre için bunun negatif etkilerini gördüklerini, orta vadede dünyanın en büyük ekonomisinin düzelmesinin ise herkese faydasının olacağını işaret etti.

ÇİN HİÇBİR ZAMAN REDDEDEMEYECEĞİMİZ BİR YER

Türkiye'nin en büyük partneri avro bölgesinde işlerin hala istenilen düzeyde olmadığını vurgulayan Aydın, "İhracatçı için çok önemli bir pazar. Ama avro bölgesinde eskiye nispeten bir iyileşme olmakla birlikte hala para genişlemesinden, hala 'her hangi bir kurumun batmasından veya batırılmasına müsaade etmem' söylemiyle hayatını devam ettiriyor. Japonya izlenmesi gereken ekonomilerden biridir. Onlarda deflasyon riskinden uzaklaşabildikleri sürece dünya ekonomisine katkıda bulunacaklar. Yeni bir yapı yeni bir uygulama içindeler. Şimdilik o uygulama başarılı olmuş gibi gözüküyor. Çin hiçbir zaman reddedemeyeceğimiz bir yer. En az ABD kadar, avro bölgesi kadar önemli izlenmesi gereken bir bölge ve orada da yapısal reform çalışmaları devam ediyor" ifadelerini kullandı.

Aydın, Türkiye'nin siyasi ve ekonomik istikrarıyla uyumla para ve Mali politikalarla, güçlü bankacılık sistemiyle, etkin kamu borç yönetimiyle, dış talebe bağlı büyüme politikasıyla iyi bir noktaya geldiğini, faizin de stabil olarak devam edeceğini ümit edip beklediklerini sözlerine ekledi.

Program konuşmaların ardından ödül töreni ve aile fotoğrafının ardından sona erdi.







Editör: Haber Merkezi