Bu Memleketin Sağlığı Yerinde mi Sahi?

ASLINDA bu yazımı bir bayram yazısı haline getirip, mutlu dileklerle noktalayacaktım.

Ama olmadı, olamadı…

Aldığım bir mektup, aslında beni insanlığımdan utandırdı ve dahası hastanelerde çıkan olaylar karşısında düşündürmeye başladı.

Bu memleketin sahibi olan Valisi, Belediye Başkanı, milletvekili, sağlık kuruluşlarının başında bulunan etkili, yetkili zevat!

Sadece politik görüşlerinden dolayı bu çirkinlikler karşısında başını kuma gömen halk!

Ben daha fazla yazmayacağım, sadece İsmail Bağrıaçık isimli bir hemşehrimizden gelen mektubu paylaşıp, gereğinin yapılmasını (güç yeterse) isteyeceğim.

İŞTE O MEKTUP

“Bugün karşılaştığım ve de hayatımın büyük bir kısmına mal olabilecek bir olayı sizlerle paylaşmak istedim.

Bu memleket sahipsiz mi?

Evet, sahipsizmiş herkesin yaptığı yanına kar kalır olmuş. Hakkını aramak isteyen çare bulamamış… Bugün Piazza AVM’de gezerken kızım bana doğru koşarken yere düştü ve çaresizlikler başladı. Kucağıma aldığımda gözlerinin kaydığını ve ağlamadığını görünce bir vatandaşın elinden içtiği suyu kaptım ve yüzüne soğuk suyu vurdum, kusmaya başladı. AVM görevlileri ambulansı aramışlardı bile. Dışarı ambulansa girdik, çocuk ellerimden gidiyor çare yok yönünü üniversitenin tıp fakültesine yöneltti. (hani şu günlerdir rektör kim olsun kim olmalı diye gündemi meşgul eden siyasetçilere bağlı olan rektörlük) hastane ye vardık koskoca hastanenin acil servisinde 50 kişi sırada 1 doktor 1 de hemşire bizi güvenlikçiler karşıladı.

Doktor bey müdahalede dedi, çocuk aciline koştuk. Çocuk doktoru ben düşmelere bakmıyorum diğer acile gidin dedi. Lan benim çocuk ölüyor doktor ve güvenlikçilerin elinde oyuncak olduk ha iyi ki ambulansla gitmişiz yoksa hiç ilgilenmeyecekler. Oradan kendi arabamıza binip şehrin en gösterişli, en mükemmel özel hastanesine koştuk. Buradan cevap, “beyincimiz yok yeni tayını çıktı, falanca hastanede var oraya gidin”

Yine özel hastane ve söylenen özel hastaneye gittik. Burada da çocuk beyincimiz yok dediler. Bu arada çocuk kucağımda gözler şaş ve benim psikolojimi düşünün.

O hastaneden de çıktık, artık iş tanıdık aramaya geldi. Necip Fazıl Hastanesinden bir arkadaşı arayıp gittik ve ilgilendiler.

Çocuk doktoru yok. Acildeki nöbetçi doktor beyin tomografisini çektirdi ve dedi ki “abi beyinci filanca abi, oda Pazar günü gelmez.”

Ha buradaki abiler tanıdık olmasına rağmen hemşire ablayla takıştık. Güvenlikçi Polat grubun kendini Polat Alemdar zanneden güvenlik güçleriyle problem yaşadık. Tek istediğimiz şey, elimde avucumda olan kızımın kalıtsal bir problemi olmaması için mücadele ediyor olmamdı. buradan tomografi cd’sini zar zor aldık ve özel hastanenin sahibi olan bir arkadaşımızı aradık. Sağolsun doktorlar 20 dakikada geldi ve 24 saat müşahede altına alındı.

Peki, ukalalık gibi algılamayın ama ben 4 hastaneyi 2 saatte arabamla gezdim ve yine çareyi PARAM’la buldum. Ben bugün şanslıydım arabam ve param vardı ya bir başka gariban vatandaşın başına gelseydi bu gariban, çaresiz vatandaş ne yapacaktı?

Bu memleket sahipli mi sahipsiz mi sayın siyasiler?

O şuncu bu buncu, ben ne zaman istifa edeceğim diye gazetecilerle dalga geçmeye çalışacağınıza bu memleket için bende şunu yaptın deyin.

Artık siyasetinde el değiştirmesi gerekiyormuş. Gösterişsiz, gerçekten bu memleketin sorunlarıyla ilgilenecek insanlara ihtiyaç var. Kahramanmaraş insanına gâvur ıstırabı çektiriyorlar. Sağlık bu sağlık, benim kızım şanslıydı ya başkasının şansı ne olacak?

Takdiri Kahramanmaraş halkına bırakıyorum. Burada bu kadar yazdım ama çok doluyum. Hastanede bizi tarhana yiyerek bekleyen insanları gördüm, ne acı değil mi?

Yazık hem de çok yazık! Bu yüzden büyüyemiyor, kendi içimizde dedikodu çuvalında boğuluyoruz. abi biraz geliştir kendini Kahramanmaraşlım insana ve sağlığa saygını geri kazan!”