Anamın Çorbası !

  Hilmi Şahballı : “ Bir miltanım vardı, yıkardım sıkardım , kurutur giyerdim, bundan iyidi ! diyor ya , 50 yıl önce bugünkü teknoloji yoktu ama insanlık da dostlukta kardeşlikte, bugünkünden çok iyi idi.. Samimiyet vardı , sevgi vardı..

      İnsanlar yalaka, taklacı , iki yüzlü değillerdi..

      Düşman mertti !.. Düşman yiğitti !.. ya bugün ?...

     Sevgili okurlarım: Anam ,  Sabah şafak sökünce uyanır, abdest alır, namazını kılar, sacanın üzerin kazanı koyar  çalı çırpı ile üfleyerek ateş yakar çorba kaynatırdı..

     Çorba dedikse : Pıt pıt lepesi, un çorbası, bula bilirsek Tarhana çorbası..

     O tarih de Gaz Ocakları : Herkes de olmaz her mahalle de üç beş evde olur, Misafir gelince kullanılırdı.. Bugün mutfak ocakları olarak bildiğimiz ocağın adı o zaman: Milangazdı.. Ben yetiştim geldim Kahramanmaraş’ta sadece zenginlerin evinde olur, Tüp Adana dan gelirdi..

     Sonra Gaz Ocakları yaygınlaştı her evde kullanılmaya başladı..

     Çok geçmedi: Milangaz alınmayan kız gelin gitmem demeye başladı ve her genç kızın çeyizine milangaz- yani ocak ve tüp girmeye başladı..

     Hatta gelin olacak kızlara ilk önce : Milangaz alınırdı..

     Bugün çok kişi unutmuştur: Elektrik olmadığı için Gaz ocağı ile ateşle çalışan buzdolapları vardı ki, bu da zenginlerine evinde olurdu..

     Aslında : Milan Gaz , tüp ve ocak markası ama o günleri tam hatırlayamıyorum, bundan 20 yıl öncesine kadar , mutfaktaki tüp ve ocağın adı markası ne olursa olsun “ Milangaz” dı..

     60-70-80 yıllarda söylenen bir söz: “Milangaz her eve girdi, bizim avratlar hanım oldu!” kalkıp çorba pişiren kalmadı.. deniyordu.. ama o gün azda olsa var olan çorba bugün tamamen unutuldu..

     Nereden çıktı bu çorba muhabbeti derseniz !..

     Cahit İnalbars : uzun bir tatile gitti, her gün aradım, sonra dönüşte bize ödül olarak bir mercimek çorbası yapma sözü vermişti..

     Saca üzerinde : odun ateşinde çorba pişiren anam , bugün öyle ana kalmadı..:  babamı işe aç göndermezdi !..

     Tüten çalı çırpıdan gözleri kıpkırmızı olurdu.. Buna rağmen öğle, akşam, sabah saca üzerinde odun ateşinde yemek pişirir gönlünü bizlere sofra olarak açar yere sererdi..

     Ya bugün : evden çıkıyorum, herkes yatıyor ne yemek yapan var , ne çorba pişiren var ne hatırımızı soran var..

     Yıllar oldu evimde bir sabah çorbası içemedim !..

     Cahit İnalbars ağamızla gün öncesi sözleştik, sabah saat 07 00 de geldim çorba hazır, bende Bahçelievler pazarına gittim, Bulanık dan gelen domates, Maydanoz , Maraş biberi aldım, güzel bir söğüş yaparak, nefis kendimize bir çorba ile kahvaltı hazırladık..

     Biraz tatil, biraz anamızdan konuştuk..

     Çorbamızı içerken: Anacığımın o günleri gözümün önüne geldi..

     Özlüyorum , anamı özlüyorum !

     Kuyucuk da Uncuların evinin karşısında, inci sokak da oturuyordu, bizim mahallede Milangaz sadece Kasım Yağlıca ‘nın evinde vardı..

     Gaz ocağı ise: üç veya beş kişide vardı..

     Her evde elektrik yoktu, bizim eve elektrik kaç yıl sonra çektik..

     Her evde olmayan bir şey ise : Telli dolaptı ki evin ayazında duran dolap içine et ve artan yemek konurdu.. Buzdolabı hak getire ancak zenginlerin evinde olurdu..

     Bizim evin önünde kuyu vardı: Kuyuya domates, biber, et , maydanoz gibi ürünler sepet ile sallandırılırdı..

     Daha acısını söyleyim : Anacığım Gaz ocağına yetişti ama, Milangaz göremeden gitti, Annem vefaat etikten sonra , yeni gelen cici anamız, milangaz olmazsa ben varmam dedi bunun üzerine , babam bir ocak ve büyük tüp alarak eve getirdi.. ayani adı Milangaz olan ocak..

     Geliyorum bugüne !

     Evimizde , tüp değil bugün doğal gaz var ama : bize çorba yapan hanım yok..

     Odun ateşi bitti, Gaz ocağı unutuldu.. hele doğal gaz geleli yıllar oldu, Maraş da tüp ve ocakları , yani eski adı ile milangaz bitti unutuldu.. bizim için hayalde bir mazi kaldı o günler.. ki özlüyorum..

     Sabah çorbamızı içerken : Anamı hatırladım..

     Tüten ocağı hatırladım: bugün evimizin ocağı tütmüyor..!

     Herkes tam gün yatıyor dostlar yatıyor..

     Çorbamızı içtim Trabzon caddesinde geziyorum her yer kapalı.. Pazara gidiyorum, sadece doğu köylerimizden pazara ürün satmaya gelenler gelmiş ürünlerini satıyorlar, halden ürün getirip satmaya gelenler saat 09 00 da halen gelmemişler..

     Dolar 10 TL olsa ne olur ki ? bu millet evden- pazara her yerde ölmüş kardaş ölmüş, bizde bu tembellik varken bir halt olmaz !..

     İyi günler..