Sevgili Okuyucular!  Ülkemizde devlet adamlarının, öyle kolay yetişmediğini de, yetişenlerin de kolay kolay harcandığını hepimiz biliyoruz…

Örneğin;  Deniz Baykal, ’kirli siyasetin, kirli kasetinin’ kurbanı olmuştu. Beklenmedik bir anda CHP’nin koltuğunu bırakmıştı. Baykal, Türk siyasi tarihinden silinip gitmek üzereyken son anda tutunup kaldı…

O gün, bugünün krizini yaratanlar tarafından silinmek istenen Deniz Baykal’ın bu gün, ülkesinin zor gününde ortaya çıkması, krize çözüm önerisi sunması, sosyal demokratların ne denli ülkelerine sahip çıktığının bir göstergesi değil midir?

Ülkesinin zor gününde ortaya çıkan devlet adamı Deniz Baykal,  yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun ardından önemli bir çıkış yapmıştır.  Bu çıkış, ülkesi için krizin çözümüne yönelik katkı sunma çıkışıdır. Dün Baykal’a ‘kirli kaset tuzağı’ kuranların bugün varsa vicdanları, birazcık olsun sızlatmayacak mıdır?

Baykal, ülkemizde yaşanan krizi aşmak için çok önemli üç seçenek sunmuştur…

Baykal, oluşturduğu seçenekleri, dün CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile paylaştı. Bugün de Meclis Başkanı Cemil Çiçek, ardından da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile bir araya gelecek ve paylaşacak…

Milletçe Deniz Baykal’ın zor günde nasıl devlet adamı olduğunu bir kez daha görmüş olduk.

Baykal, ülkemizde yaşanan krizi aşmak için, kendisinin geliştirdiği seçenekle, ana muhalefet Partisi CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Başkanı Cemil Çiçek ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kapılarını çalmaya başladı…

“Anayasal, siyasal bir kilitlenme var. Çatışmanın yumuşayacağı işareti yok.” diyen Baykal, kilitlenmeyi aşacak bir anahtara ihtiyacın olduğuna vurgu yaptı ve sözleriyle ülke gündemine yeniden oturdu…

Sayın Deniz Baykal’ında söylediği gibi bu anahtar siyaset kurumlarıdır. Siyasal mekanizmaları çalıştırarak bu yaşanan krizi aşmamız mümkündür. Bu krizi aşmak içinde siyaseti işletmek gerekmektedir…

Sayın Baykal’ında ifade ettiği gibi, siyasetin iki temel anahtarı vardır. Biri parlamentodur. Parlamento yeni bir anlayış içine girmelidir. Parlamento, yürütmeyi yönlendirmesine gerek duyabilir. Bir başka mekanizma, Cumhurbaşkanlığıdır. Cumhurbaşkanlığı bu günler için vardır…

Çıkış yolunun bir an önce ortaya konulmasına ihtiyaç vardır. Bu krizden Türkiye için bir arınma çıkarılmalıdır. Bu kriz, arınmanın yolunu açılabilir. Türkiye bu süreçten yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığını anlayarak çıkmalıdır. Hepimizin de bağımsız, tarafsız, etkin bir yargıya ihtiyacı vardır. Bu krizden o yargıya ulaşmalıyız…

Üçüncü olarak, gerçek demokrasiyi işletmeliyiz. Gerçek demokrasiyi bu krizden çıkarmalıyız. Bu mümkündür. Bu kriz kimseye yarar getirmez, herkes kaybedecektir. Önemli olan ülkenin kazanmasıdır…