Bu bahar sabahında canım işe gitmek  istemiyor…
   İnadına…
           * * *
   Türküler mırıldanıyorum ama yarım kalıyor…
   İnadına detone ses çıkartıyorum…
   Bağlamanın akort’u bozulmuş sesi eskisi gibi değil…
   Teller akort tutmuyor…
   Aksilik bu ya…
             * * *
   İlkbahar mevsiminde özellikle hafta sonları cumartesi ve pazar günleri doğayı, çevreyi, kuşları izlemek ister insanın canı. Baharla gelen ringa renk çiçekleri koklar ve dereleri dolaşmak ister gönlüm…
   Doğayla ilgili düşüncelerimi de yazmamı ve okurlarımla paylaşmamı da ister gönlüm ama…
   Sıra gelmiyor çoktandır…
   Ülkemizde siyasi patlamalar o kadar şiddetliydi ki, yüreklerimiz korkmuş serçe kuşları gibi, çırpınıyoruz adeta zemheri kışındaymış gibi kapılara, camlara çarpa çarpa…
   Türküler anlamsızlaştı...
   İnadına bir türlü dilimin ucuna gelmiyor, gelse de başı ile ortasını unutuyorum…
              * * *
   Çevremdeki kimse artık eskisi gibi gülmüyor…
   “Ötekileştirme” yalanı altında, ötekileştirilmiş kimliklerimiz yüzümüzde gülücükler yerine sevimsiz şekiller oluşturuyor…
   Ürkeklik var bakışlarımızda…
   Göz kapaklarımızın altı nemli…
   Merhabalarımız ürkek…
   Tokalaşmalarımız güçsüz…
             * * *
   Ben dostlarımı, arkadaşlarımı, ahbaplarımı uzaktan gelişlerinden tanırım…
Göz göze geldiğimizde, birbirimize ne anlatacağımızı biliriz. Onlara hiç görmediğimiz o “evdekileri” sorarız bir bir…
   Aynı sokakta koşmuş gibi, bir gün bir zamanda, satır aralarında, ya da iki satır notla, birbirimizin kanayan parmağını sarmışızdır…
   Sarılırız…
   Son günlerde gözlerimizi kaçırıyoruz birbirimizden…
   Bir de bakıyoruz ki halimize ağlamaklı olmuş gözlerimiz…
   Vedalaşıp uzaklaşıyoruz sonra, birbirimizin avucuna bıraktığımız birer parça umudu yaralı yüreklerimize basarak…
              * * *
   Kimi zaman “Hava ne güzel” diyorum, çamur, yağmur, fırtına olsa da…
   İnadına…
   Siz de söyleyin…
   Yaralanmış, horlanmış duygularımızı sarmamız lazım değimli, sırası gelmedi mi?
             * * *
   Ne yapacaksınız?
   Her toplumun kendisine benzeyeni bulup buluşturduğu ne kadar doğruysa…    
   Doğanın bize asla yalan söylemediği de o kadar gerçek…
   Emin olun…
   Karakış herkes için yaza dönüşecek…
   Bir gün O gerçek bahar gelecek…
   Sevgili, umutla beklenen güneş bir gün elbette doğacak.
   Dünyamızı karartanlara inat, bir gün bu karanlığı aydınlatacak.
   Yeter ki sen üzülme, karamsar olma, olanları sen teselli et, endişe etme.
   Korkma, karanlığı aydınlığa güldürecekler ülkemizde var oldukça…