Kahve değil ki bu ikisi bir arada olsun.

Bazı şeyler birbiriyle örtüşmeyebiliyor. Acı ile tatlı, güzel ile çirkin, genç ile ihtiyar, eski ile yeni, dün ile bugün ve meslektaşım sayın Neşe Yıldızhan’ın dediği gibi, milliyetçilik ile yetim hakkı…

 

İkisi bir arada olmuyor çoğu zaman. Neşe ile hüzün birbiriyle bağdaşmıyor.  Geçmişle gelecek nasıl birbiriyle tezat teşkil ediyorsa, sözde milliyetçilik ile yetim hakkını aynı kefeye koymak hem abesle iştigal, hem günah, hem de vebali varken, bunu sözüm ona inançlı, milliyetçi olduğunu iddia edenler nasıl hayata geçirirler, havsalam almıyor.

Meslektaşım Neşe Yıldızhan’ın yazısını okuyun, ne dediğimi çok daha iyi anlayacaksınız. Olacak şey değil ama olmuş işte. Burası Maraş olmaz olmaz deme, bal gibi oluyor.

 

*

Zaman zaman, işitemeden hepimiz de hatalar yapabiliyoruz. Kimse dört dörtlük değil ve dürüstlük de kimsenin tekelinde hiç değil.

İnsanız neticede. Beşeriz, şaşarız. Ancak Rabbim ne diyor, ‘Kul hakkı yiyen benim huzuruma gelmesin!’

Yalan da söyledik, birilerinin kalbini de kırdık, hissi davranıp birilerine haksız yere yüklendik de…

İtiraf etmek gerekirse…

Arkadaşımızın, meslektaşlarımızın haberini (haber vererek) aldık ama parasını çalmadık. Resmini çaldık sitesinden, sosyal paylaşım konumundan lakin onurunu, gururunu çalmadık. İstedik haberi, fotoğrafı. Vermediyse,  meslek etiği dedik, saygı duyduk.

*

İnsanoğluyuz. Hata yapmak bize mahsus.

Haşa peygamber değiliz. Hatasız kul olmuyor diye şarkılar, türküler bestelenmiyor.

Günah da bize, suç da. Haram da bize, helal de…

 

Rabbim tüm günahlarımızı affediyor, çünkü o bağışlayıcı, affedici. Ancak yetim hakkı yiyeni asla kabul etmiyor.

‘Huzuruma gelmesin!’ diyor.

Mahşerde soracaklar, ‘kul hakkı yedin mi?’ diye. Yediysen, vay haline. Senin hiç kurtuluşun yok azizim. Bilmeden yediysen, sözüm yok. Ama bile bile lades dediysen, bile bile devletin iki kuruşuna tenezzül ettiysen, bile bile kişisel çıkarların için, aile mahremiyetine gölge düşürdüysen, büyüklere saygıyı paraya tahvil ettiysen, senin kurtuluşun yok dostum!

Bittin sen, mahvoldun!

Mahşerde bunun hesabını soracaklar melekler senden!

Ha, ben yaptıysam, ben yetim malına tevessül ettiysem, devletime zarar verdiysem, benden de soracaklar. Ateşin içine atıp cayır cayır yakacaklar.

*

Ben Bağdat müftüsü değilim. Gerçekleri, doğruları yazmak için müftü olmaya da gerek yok.

Yetim hakkı yiyen iflah olmuyor, o kadar!

Adı, ünvanı, karakteri ne olursa olsun!