AKEDAŞ dan Burcu Ramazanoğlu telefon açarak bizleri iftara davet etti.. bizde dışarda olmamız sebebi ile iftara iftar saati veya 5 dakika gecikmeli gelecektik.. veya 10 dakika geç olabilirdi..

Gazeteci arkadaşlarımız bize görev verdiler: Burcu hanımı aradım, biz 6 gazeteciyiz, iftara şöyle 5-10 dakika gecikmeli geliyoruz, yerimizi ayır mısınız ? dedim…

Burcu: “Vallah abi yer yer doldu yer ayırma imkanımız kalmadı aşırı bir kalabalık var ! dedi. Ama sen tek gelirsen ben yerimi verim, bir yere oturturuz.. dedi..

Sevgili Mehmet Taş aradı.. çok yoğun bir kalabalık olduğunu söyledi..

Neredesin ayağa kalta seni göreyim yanına geleyim yer varsa dedi.. Buradan anladım ki Burcu aplamız zor durumda.. bir zorluk ta bizdan dolayı çıkmasın dedim..

Bunun üzerine : biz gitmekten vaz geçtik ama Burcu Ramazanoğlu ve AKEDAŞ görevlilerinin ne çektiğini tahmin ede biliyorum, Allah yardımcıları olsun !..

Biz yemek adabını bilmeyiz..

İftar yemeğine davet edildiysek gitmesini de bilmeyiz..

İftar yemeğini veren AKEDAŞ ya : topla mahalle de hısım akraba kim varsa onunla buyur gel.. böyle olunca 6 ayrı gazetenin sahibi bizlerde alacaklı kaldık..

Bizde mantık şu : iftara davet etiler ya, eş dost kim varsa yanımıza toplar o yemeğe gideriz böylece gerçek davetliler ya ayakta kalır yada bizim gibi kapıdan döner.. bunu hiç düşünmeyiz ev sahibinin ne çekeceğini de düşünmeyiz..

Çünkü ev sahibi önemli değil ... oradaki sandalye sayısını ve yemek sınırını hiç düşünmüyoruz.. biz bir yere oturalım da ev sahibi ne olursa olsun diyoruz..

AKEDAŞ’ın iftar yemeği bir şey olmaz 3-5 fazla olsa ne olacak ? deyip geçiyoruz..

Sonra yemeğe katılan arkadaşlardan akşam dinledim, çok yoğun bir kalabalık varmış, Allah AKEDAŞ yönetimine salonda görev alan başta Burcu Ramazanoğlu ve tüm ekip arkadaşlarına yardım etsin.. zor bir iş ..yaptılar gerçekten zor ben bilirim onun zorluğunu..

Neyse AKEDAŞ alacağından vaz geçmiyor, hemen kesme emri gönderiyor ya , bizde alacağımızdan vaz geçmeme kararı aldık.. Burcu aplamızı borçlandırdık.. bize borcu var.. : Bekir Doğan, Mehmet Fiskeci, Neşe Yıldızhan, İsmail Koyuncu, Adem Gemci, Halil Hınaz, Mahmut Beyaz olmak üzere bize birer iftar yemeği borçlu olduklarını buradan ilan duyuyorum, (“kesme emrini değil ama yemek faturasını gönderim..!”)

AKEDAŞ böyle de diğer iftar yemekleri çok mu farklı ?

Bu yıl ilk toplu iftarım : Kahramanmaraş Barosunun yemeğine katılarak yaptım.. davet şeklini bilmiyorum nasıl yaptılar ama bir birinden farklı olduğunu sanmıyorum..

Yoğun bir ilgi ve davetsiz misafirler sebebi ile açılan yeni servesler, yeni masa ilavesi, sürekli genişleyen bir davet olduğunu gördüm..

Biz yemek adabını ve davette icabet etmeyi nasıl öğreneceğiz ?

Bir parti veya oda, yada bir fert birkaç dostla iftar yemeği yiyelim diye iyi niyetle dostlarını çağırıyor..

Dost sandıkları kişiler ise : Birinci ayıbı , davette icabet etmeyerek yapıyorlar.. yerine başkasını gönderen o kişiler yemeğin üzerine tuz biber ekiyorlar.. oysa düğün yemeği yani velimeye davet edildiğinde katılmak vacip , ikincisi iftar yemeğin çağrıldığın zaman katılmak vacip oluyor.. oluyor da yanında davet edilmeyen kişileri getirmek çok ayıp çok yanlıştır..

Abi geliyorum diyor: ev sahibi ona göre yemek hazırlıyor ve sonra gelmiyor ! ev sahibinin yemekleri kalıyor , böyle bir yanlışta var.. nereden baksanız her yanımız yanlış..

İkinci ayıp ise : bir tek kişi çağrıldığı yere 2-3-5 kişi ile gidiyor.. herkesi zor durumda bırakıyor.. buda büyük yanlış..

Ev sahibi : Yemeği lokantada veriyorsa !.. başlı başına sıkıntı çıkarıyor demektir..

Bir yer sorunu ortaya çıkıyor.. ikinci olarak masraf yükseliyor, icabı halinde ise lokanta da yemek sınırlı olduğu için yemek yetmeye biliyor..

Serdar Erdoğanyılmaz : sık sık yazar :” görgü kuralları “ diye biz kuralı bırak görgünün ne olduğunu bile öğrenemedik ki !..

Önceki gün : 25 kişilik bir iftar davetine , bu zengin parasını veri diye düşünmüş olmalılar ki tam 110 kişi geldi..

Kim nereye oturacak nasıl olacak: ev sahibinin çabalamasını görünce Allah yardımcısı olsun diye dua etmekten başka çaremiz kalmadı..

Dün akşamda AKEDAŞ çalışanlarına yemeği yöneten Burcu Ramazanoğlu aplamıza dua ettim.. Allah yardımcısı olsun zor bir işi başarı ile yaptı.. bize borçlu ama olsun !.. alacaklı olmak iyidir.. bir gün tahsilatta gideriz..

Bir başka gördüğüm örnek: Masa ilavesi, sürekli yeni servis, yetmeyen yemek zehir olan bir iftar yemeği !..

Ev sahibine dokunmaya bilir (Maddi yönden) ancak manevi olarak ezip geçtik.. yemek yetmedi, masa yetmedi.. bu insanlık mı ?

Çağrılmayan yere gidip adamın yemeğini nasıl yersin ? bu gaspa girer.. ? resmen gasptır.. insan utanır sıkılır diyeceğim ama gelenlerde o utanır yüz yoktu..

Biz davette icabet, yemek adabını öğrendiğimiz gün bizi çok daha güzel günler bekliyor demektir.. öğrene bilirsek..

Bu sebeple toplu iftar yemeği veren herkese Allah yardım etsin işiniz zor.. insanları mutlu etmek zor.. davetli olmayanlarla mücadele etmek çok zor..

Maksat yemek değil dostlarla bir arada olmaktır..

Hayırlı Ramazanlar..

İyi günler..