Dokunma Keyfine Yalan Dünyanın

Kimi güler kimi ağlar, hepsi yalan

Eve gidiyorum: yaram kanıyor, bir an önce eve varsam da rahat etsem diyorum, kırımızı ışıklara yakalanıyorum.

60 saniyelik kırmızı ışık bir gün gibi yanıyor.

Canım yanıyor, soğuk terler döküyorum.

Yanıma bir araç durdu içinde: 18-22 yaş arası bir kız bir oğlan oynak bir hava ile göbek atıyorlar.

Merhum hemşerimiz Aşık Mahsuni Şerefi aklıma geldi.

Hani diyor ya!

Dokunma keyfine yalan dünyanın

İpini Eline Dolamış Gider

Gözlerimin Yaşı Bana Gizlidir

Dertliyi Dertsizi Sulamış Gider

Tam söz burada yerini buldu: Ağrılarım artıyor. Yara kanama yapıyor, soğuk terlerle gözlerimden yaş akıyor, biz inlerken, diğeri göbek atıyor. Bu dünya böyle bir dünya!

Afrika ülkelerinde: insanlar aç ve susuz, bir deri bir kemik kalmış.

Türkiye de bir yılda çöpe atılan ekmekle: Türkiye Nüfusunu yani 82 Milyonu 60 gün besleyecek ekmeği çöpe atıyoruz!

İslam coğrafyası kan ve gözyaşı içinde!

Biz İstanbul da (İpineler- eş cinsel denen o şerefsizler) yürüsün mü yürümesin mi? tartışmasını yapıyoruz.

Spor- Bale- yüzme, dans, tavla, satranç, cim lastik başta olmak üzere şerefsizlik kurslarına çocuklarını gönderen vatandaşımız, camilere dini öğrensin, Kuran-ı Kerim okumasını öğrensin diye çocuklarımızı gönderemiyoruz.

Ama erkek erkekle evlensin, kadın kadınla evlensin, evlenmeden çocuk sahibi olalım tartışması ile toplumun ahlakını bozuyoruz.

Kimi Hızlı Gider Uzun Yol Yutar

Kimi Altın Satar Kimi Pul Yutar

Kimi Soğan Bulmaz Kimi Bal Yutar

Kimi Parmağını Yalamış Gider

Ozanımız böyle diyor ya: evet bugün böyle.

Canım yanıyor, yaram kanıyor, soğuk terler döküyorum.

Biri göbek atıyor: Okunan ezana saygısı yok.

Yangın başına vurmuş, mart kedisi gibi mavili yor.

Kimi de gözyaşlarını dökerek gidiyor.

Allah korkusu, kanun korkusu kalmayan toplumumuz, her geçen gün bataklığın içine biraz daha saplanırken, kimi fakir fukara edebiyatı yapıyor kimi, zenginliklerden dem vuruyor.

Tembel toplum: Yükünü tutmuş bildiği gibi gidiyor.

Dokunmayın yalan dünyanın keyfine

Allah diyende gözyaşı var, açlık var, fakirlik var, yokluk içinde sağlam bir iman var, tıpkı 1400 sene önce Sevgili Peygamberimiz zamanındaki gibi.

Müslümanın Allahı var, kafirlerin parası ve otomobil içinde göbek atması var.

Bir Ali Rıza Adanır vardı komşumuz. Ayağı kesildi, ama o bir gün bile genç yaşında Allah’a isyan etmedi, hep şükür etti: “ Bu Allah’tan bana gelen bir hediye ecrini ahrette alırım,” diyerek sağlam imanı ile ebediye aleme gitti.

Yalan dünyanın keyfini ve alemini bir gün bile yaşamadı. Çünkü onun Allahı vardı.

Bugün bakıyorum: Allahı olanlar olmayanlar!

Allah diyenler: Yalan dünyanın keyfini sürmüyor ama Ahreti için çalışıyor.

Para ve Dünya diyenler ise vur patlasın, çal oynasın ile gününü gün ediyor.

Neyse yeşil ışık yandı, evime varayım da yarama pansuman yapayım acım belki biraz diner derken, bu yazıyı da yazmış oldum.

Bugün bizden bu kadar diyorum.

İyi günler