Yusuf Vanlı.

Osman Tekinel.

A. Nafi Baytorun.

M. Fatih Karaaslan.

İlimizin şu andaki tek üniversitesi olan Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi’nin (KSÜ) rektörlüğünü yürütmüş, yürütenler.

Dünya döndükçe, bu isimlere yenileri eklenecek.

**

Yusuf Vanlı, KSÜ’nün kurucusuydu.

Çok şey söylediler. “Şunu yaptı, bunu yapmadı!”, “Bunu yaptı, şunu yapmadı!” diye.

Görev süresi içerisinde üstlendiği misyona bağlı olarak bir şeyler yaptı.

Doğruları mı yaptı, yanlışları mı yaptı?

Bunu yargılamak elbette bize düşmez; çünkü tarih bunları çok net cevaplayacak.

Gerçek şu ki: Muhalefetine göre ‘hiçbir şey yapmadı, kadrolaştı’.  Yandaşlarına göre de ‘çok iyi icraatlar ortaya koydu.’

Vessellam.

**

Osman Tekinel, üniversitenin ilk seçilerek atanmış ilk rektörüydü.

Siyasi görüşü nedeniyle, Kahramanmaraş’ta çok büyük bir kesimin tepkisini alıyordu merhum.

Ama buna rağmen iki dönem rektörlük yaptı.

Uygulamaları nedeniyle il kamuoyunda büyük tepkiler çekmesine rağmen, 8 yıl üniversiteyi yönetti.

Çünkü, kendisini seçen kamuoyu değil; belli sayıdaki öğretim üyesiydi.

Hizmetleri olmadı mı?

Elbette oldu. Olmadı demek eşyanın tabiatına aykırıydı.

Ancak Tekinel, üniversiteyi koşturması gerekirken ancak rahvan yürüttü.

Nafi Baytorun da, ‘kısıtlı’ sayıdaki il kamuoyunun dışına çıkamadı.

Adeta ‘Tekinel’in mirasçısı gibi oldu.

Baytorun da henüz 10 yaşını tamamlayan genç üniversiteyi, emsalleri ile yarıştıramadı.

**

Tekinel ve Baytorun, üniversiteyi kent kamuoyu ile bir türlü barıştıramadı.

Bu yüzden de tepkiyi ‘halktan’ çekti.

**

Kamuoyundan uzak iki rektörün ardından kim bu görevi üstlenecek, kim halk ile üniversiteyi buluşturacaktı?

Bu merak edilirken; 2010’daki seçimlerde 9 aday yarışa girdi.

Fatih Karaaslan 99, Aydın Akkaya 97, İlhami Taner 67, Adnan Küçükönder 28, A. Hamdi Aydın 18, Gülat Çağlar 5, Ali Doğan 1, Ahmet Eyicil 1, Süleyman Tolun 1 oy aldılar.

Doğan, Eyicil ve Tolun dışındakilerin isimleri YÖK’e bildirildi.

YÖK te, teamüllere uygun olarak ilk üç ismi Cumhurbaşkanı’na sundu.

Cumhurbaşkanı da, akademisyenlerin tercihine saygı duyarak Karaaslan’ı rektör atadı.

O zamanlarda Fatih Karaaslan, kamuoyu için çok merak edilen biriydi.

Kahramanmaraşlıydı.

Kahramanamraşlı’nın dilini, düşüncesini bilen biriydi.

Bu yüzden de Karaaslan’dan kamuoyu çok büyük bir beklentiye girdi.

**

Fatih Hoca, ilk olarak halk ile üniversiteyi barıştırdı.

Kahramanmaraşlı iş adamlarının ilgisini üniversiteye taşıdı.

Sonra siyasetin gücünü kullanarak, üniversiteye ‘imkansız’ sayılacak kazanımlar getirdi.

Bir kere şu ‘tıp fakültesi hastanesi’, Karaaslan için başlıbaşına bir icraat.

Önceki rektörlerin 15 yıldan fazla sürede yapamadıklarını, tek başına 2 yıl gibi kısa bir sürede yaptı.

Siyaseti çok iyi değerlendirdi.

Başta Mahir Ünal olmak üzere iktidarın tüm milletvekilleri ile üniversitenin gelişmesi için yaptığı görüşmelerde destek aldı.

Birçok ödeneğin zamanından önce üniversiteye gelmesini sağladı.

Ve bugün eser ortada.

**

Şu bir gerçektir:

Bizim rektörü belirleme hakkımız yok.

Rektörlük seçiminde oy verme durumumuz yok.

O yüzden de ‘şu gitsin, bu gelsin’, ‘bu olmaz o olsun’ gibi sözlere de gerek yok.

Mutlak ki, KSÜ’deki akademisyenler en iyi değerlendirmeyi yapacaklardır.

**

KSÜ’de kimlerin oy kullanacağı bellidir.

Profesörler.

Doçentler.

Yardımcı doçentler.

Doktorlar.

Kısacası ‘akademik’ öğretim üyeleri.

Sayıları da belli.

Onlara düşen görev; oy verecekleri rektörün misyonu, siyaset ile halk ile sanayici ile ilişkilerini ön planda tutmaktır.

Yapılanlar bakmaktır.

Yapılacaklara bakmaktır.

Vaatlerin gerçekliğine bakmaktır.

KSÜ’nün bir adım ileriye nasıl gideceğini hesaplamalarıdır.

**

Lafın kısası şu:

Karaaslan, bu dönemde yaptıklarına yeni dönemde de devam etmelidir.

İstikrarda fayda var.

Bizim görüşümüz budur, sorulursa.

Sorulmazsa da, eyvallah!