Türklük ve İslam fıtratı üzerine olan genlerimizle çok kötü oynadılar…

Gıdalarımızın genleri ile oynayarak: insanları kanser hastası eden malum güçler, galiba bizimde genimizle aşılarla oynayarak benliğimizi kaybettirdiler…

İnsan olmaktan uzak yaşayan bir toplum haline geldik…

Annesini, Babasını zehirleyen evlat…

Aynı yastığa baş koyduğu eşini öldüren katiller…

Cinsi sapıklar…

Ahlaksızlıklar ve daha sayamayacağım rezil olaylar…

Sabah sabah nereden çıktı bunlar diyorsanız buyurun okuyun!

Sabah belediye otobüsü ile işe geliyorum…

Ben bindiğimde otobüs boş sayılırdı, kafama göre bir yere oturdum…

Benim önümdeki koltukta hali selim, kibar, ar ve namuslu bir kızımız oturuyor…

Derken birkaç durak sonra otobüs doldu…

Bizim kızın yanına tam bir zibidi oturdu…

İnsan demeye bin şahit gerek derler ya işte öyle bir tip…

Kız: zibidiye değmemek için otobüsün camına yapıştı, o sere serpe oturuyor.

Niye zibidi derseniz? : Saçları dik, Yahudi Sakalı, tam bir serseri yaşı 20 civarında veya az fazla neyse… Tam bir zibidi…

Bir iki durak sonra:

Önlerindeki koltuğun yanına yaşlı bir teyze geldi. Tahmin ediyorum yaşı 45 civarında biri kalktı teyzeye yer verdi… Onun yanındaki zibidi ise onları görmemek için camdan dışarı bakıyordu… Başımı bu yana çevirirsem bende kalkmam gereke bilir diye sürekli dışarı bakıyor…

Benim önümdeki zibidi başladı söylenmeye: “ Böyle salaklar olduğu sürece uyanıklar oturarak yol alır, geri zekâlı salak, kızın yanından kalktı” diye adama söylenerek olmadık hakaretleri etti…

Kendi kendine söyleniyor neyse biz duyumsamazlıktan geldik…

Bir durak sonra: Bir kadın, kucağında 2-3 yaşında bir çocuk, yanında ise tahmini 5 yaşında bir çocuk daha ayak da zor duruyor…

Kalkıp yer vereceğim: bizde geri zekâlı, salak olacağız, vermeyeceğim, insanlık ölmüş olacak… Neyse dedim… Kem söz sahibine ait diyerek kalktım yerimi o kadına verdim…

Çocuğu kucağında, diğeri yanında oturdu…

Benim yanımdaki genç : “ Abi sen otur ben ablaya ver verim ,” demesini bekledim oda vermedi ve telefon ile oynaya davam etti.

Şöyle bir baktım: lise öğrencileri, 18-25 arası gençler oturuyor, yaşlı kadın ve erkekler ayakta yolculuk yapıyor…

Tahmin ediyorum: 50 yaşlarında bir bayan teyzemiz, benim önümdekinin somurdanmasını duyan bir: bir genç yer verecek oldu…

Ona : “ Sağalasın yavrum, gençliğin yaşlılığı da var, hayatta kimse genç olarak kalmıyor!” diye yüksek sesle kulağına çakarak söyledi.

Ama utanma duygusunu getir, arı getir, namusu getir!

Yok, biz bunları kaybetmişiz be dostlar…

Üstelik bindiğim otobüs Necip Fazıl Şehir Hastanesi otobüsü ve buraya giden yaşlıların tamamı ya hasta, ya da hasta yakını!

Ayakta zor duruyorlar… Annelerimiz, babalarımız, ya da dedelerimiz, nenelerimiz bir yer versek ne olacak ki?

Hasta ise: Genç olana bile yer versek ne olur? Hastaneye oturarak gitse! Ne olur? Dostlar…

Oysa o öğrenci olan kişiler ÇEA Lisesi de veya Karamanlı da inecekler bir iki durak ayakta dursalar ne olacak ki?

Diğer gençler ise: Derepazarı otoparkı önünde inen insanlar birkaç durak ayakta gitseniz ne olacak ki!

Ne tekim öyle oldu: hepsi çarşıda indi…

Bizde: Allah rızası için yerimizi çocuklu bir ablamıza vermenin mutluluğu ile işimize gelirken, günün konusu diye bu yazımı kaleme aldım…

Çocuklarımıza bu konuda eğitim vermemiz gerek: Eğitim ailede başlar okulda gelişerek devam eder…

Hayırlı Ramazanlar…