BU sütunların sürekli okurları bilirler. Biz genelde ulusal konuları yerel ölçekte bir bağı varsa sütunlarımıza taşırız.

Her zaman görüşümüz, “Yerel gazeteler, yerel konuları işlemelidir” şeklinde olmuştur. Zira ulusal konuları insanlar zaten Hürriyet’te, Milliyet’te, Habertürk’te falan okuyorlar.

Ancak…

Ancak okurların hoşgörüsüne sığınarak, uzun zaman sonra ilk kez bugün bizzat bu sütunlarının yazarının da şahit olduğu ulusal ölçekte bir konuyu yazacağız.

Bir nevi, “tarihe tanıklık” cinsinden anı yazısı da diyebiliriz…

Her yaz uzunca bir süre ünlü turizm beldesi Bodrum’da kalırız.

Bu vesile Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce yine Bodrum’daydık. Aracımızla Bodrum’dan Turgutreis istikametine doğru ilerlerken, bizi sollayıp geçen aracın Dokuzuncu Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’e ait koruma aracı olduğunu farkedince beyefendinin özel doktoru Aylin Hanımı aradık.

Bodrum’da, eski FB Başkanlarından Ali Şen’in misafirleriymiş.

Süleyman Beye olan yakınlığımızdan da yüz bularak davetli olmasak da, Ali Şen’in Turgutreis – Türkbükü yolu üzerindeki villasına gittik ve aynı günün akşam serinliğinde önce kendimizi Ali Beyin teknesinde, sonrada Yalıkavak Marina’da Balıkçı Sait’de bulduk.

Süleyman Demirel’in onur konuğu olduğu mekânda kimler yoktu ki…


En başta benim üstadım gazeteci yazar Yavuz Donat usta…

FB esi Başkanı Ali Şen… (davetin ev sahibi)

Gaziantep eski Belediye Başkanı Celal Doğan

Eski Bakanlardan Fikret Ünlü, Nahit Menteşe ve İsmet Sezgin

Süleyman Beyin vefalı yol arkadaşı Orhan Keçeli

Benim gözümde efsane gazeteci Can Pulak

DP eski İstanbul İl Başkanı Mete Kalyoncu

Süleyman Beyin doktoru Aylin Cesur ve eşi Prof. Dr. Mustafa Cesur

Böylesi bir kadro ve böylesi bir liderin olduğu ortamda konuşulacak konu elbette siyaset ve devlet yönetimi olur.

Hem tam da Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde…

Ancak tabi işin kötüsü Süleyman Bey özellikle burada “gazetecilik yok” dediğinden sohbetin tamamını yazma imkânımız yok ama şunu belirtmeliyiz ki, Dokuzuncu Cumhurbaşkanı üstüne basarak, “Herkesi sükûnete davet ediyorum. Vatandaş sandığa gidecek, oyunu verecek… Son sözü millet söyleyecek…” dedi.

Yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili mekânda bulunanlardan bazıları köşk seçimi ile alakalı sorular sorunca o, sağduyulu bir şekilde sadece, “Sandığa gideceksiniz, sandığın vereceği sonucu da saygı göstereceksiniz…” şeklinde yanıt verdi.

DAVUTOĞLU KONUSUNDA NE DEDİ?

TABİ bir yıla yakın zamandır, Tayyip bey sonrasının muhtemel Başbakanının Ahmet Davutoğlu olacağı yazılıyor çiziliyordu.

Pek tabi bu konuda da fikri soruldu.


“Ahmet Beyi Cumhurbaşkanlığı dönemimizden tanırız. İyi bir akademisyendir ama politika farklı şey, dayanabilir mi göreceğiz…” yanıtını verdi.

O mekânda anlatmadı ama sonrasında nereden nasıl tanıdığını öğrendik.

Türkiye'nin yeni Başbakanı Ahmet Davutoğlu, akademik geçmişinde de siyasi gelişmelerin hep içinde yer alan isim olmuş aslında. 1999'da Beykent Üniversitesi'nde bir akademisyenken dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'den bir telefon gelir.

Dönemin Cumhurbaşkanı, Davutoğlu'ndan Türkiye'nin de ortak olduğu uluslararası bir komisyona gönderilmek üzere Kıbrıs sorunu üzerine bir rapor hazırlamasını ister.

Davutoğlu, iki aylık bir çalışma sürecinden sonra raporu köşke çıkarak Cumhurbaşkanı Demirel'e sunar ve böylece yıllardır anlattığı meseleleri o dönemde uygulamaya başlamıştır.

“Stratejik Derinlik” isimli kitabıyla adını duyuran Davutoğlu'nu Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan, Demirel’den sonra tanımıştır.

Bilmem tarihe tanıklık etmiş sayılır mıyız?