Necip Fazıl Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen Seminere  konuşmacı olarak katılan Yönetim bilimleri doktoru ve spor bilimleri uzmanı Prof. Dr. Turgay Biçer, sporun ahlak, psikoloji ve karakter yönünü ele alan bir sunum yaptı.

Yönetim bilimleri doktoru ve spor bilimleri uzmanı Prof. Dr. Turgay Biçer konuşmasında spor yapan insanların sağlıklı insanlar olduğunu söyledi. Turgay Biçer, “Spor yapılmadığı zaman hastaneler dolup taşıyor. Sağlığa ciddi miktarda para harcanıyor. Sporda değiştirmek istediğimiz bir şey var. Son yıllarda ahlak konusunda sporda erozyon var. Sporu gerçek kimliğine dönüştürmemiz gerekiyor. Çocukların hayatında önemli rol oynayan bir karakter vardır. O da antrenördür. Antrenör çocukların gelişim çağında karakterinin oluşmasında önemli bir rol oynar. Bu yüzden antrenörler bizim için çok önemli. Antrenör, sporcu ve veli aynı dili konuşmalı. Sporda aile ve antrenör stresi çocuğu spordan uzaklaştırabiliyor. Sporun tek amacı sağlıktır. Bu çalışmadan çocuklarımızın kazanmasına değil ne kadar keyif aldığına bakacağız. Spor daha güzeli üretme yarışıdır. Birbirini yok etme savaşı değildir”

Sporcunun kendini motive etme ve yönlendirmesi gerektiğini belirten, Biçer, “Sporcu kendi kendini yönlendirir. Amaçlarını saptar ve onları gerçekleştirmek için gereken adımları atar. Kimsenin ona işini hatırlatması veya zorlamasına gerek duymaz. Kendi kendinin efendisidir. İşlerini başkaları için değil, kendisi için yapar. Kendi sorumluluklarının farkındadır” dedi.

“Sporcu hiçbir zaman şikayet etmez” diyen Biçer, bahane bulmaz, gerçekleri çarptırmaz. Son derece gerçekçi ve olumludur. Olayların kötü  tarafıyla zaman harcamaz. Doğruya odaklanmıştır. Kafasında asla yenilgiyi düşünmez. Eksikliğini bilir ve onu geliştirmeye çalışır  ama sürekli kazanmayı düşünür. Onun için yenilgi yoktur. Yalnız başarıya ve kazanmaya odaklanmıştır” dedi.

Biçer, “Sporcu baskılardan kaçmaz, tersine zorluklar onu başarıya motive eder, sporcu zoru sever, Onu hiçbir şey yolundan döndüremez. Hep olumluyu arar ve iç potansiyeline ulaşmak için çalışır. Sporcu her şeye hazır, huzurlu, enerji dolu ve kıpır kıpırdır, sporcu yerinde duramaz. Koşullar ne kadar kötü olursa olsun hiçbir şeyin önemi yoktur. Her türlü talihsizliğe rağmen yılmayan, iyi bir savaşçıdır. Son derece dikkatli ve duyarlıdır. Sporcu amacını saptadıktan sonra, olayları tesadüfe ve şansa bırakmadan  sorumluluğuna sahip çıkma bilincine  ulaşmıştır. Sporcu istikrarlı bir odaklanmaya sahiptir. Neyin önemli olup olmadığını bilir.  Doğruyu yanlıştan, önemliyi önemsizden ayırt eder. Aldığı sorumluluğu önemser ve hedefine ulaşabilmek için tüm kaynaklarını kullanır. Sporcunun kendine olan güveni yüksektir. Yeteneklerine güvenir. Ne istediğini bilir. Kendisi ve çevresiyse barışık, ortamlara uyum sağlayabilen bir yapıdadır.  Sınır ve kesikliklerini bilir ama  bunu sorun yapmaz. Bu durumu insan doğasının bir parçası olarak  kabul edip iç dengesini sağlam temeller üzerine kurar. Sporcu bütün düşünce ve davranışlardan  sorumludur. Sporcu mazeret aramaz. Her şey onunla başlayıp onunla biter. Yaptığı ve yapmadığı şeylerin sorumluluğunu taşır. Zorlukları sever. Kendini sürekli yeniler. Değişiklikleri açıktır” ifadelerini kullandı.

Başarılı sporcuların tembel olmadığını da belirten Biçer, “Her şeyin başıdır özdisiplin. Başarılı olmak için ne istediğini bilmek, ilke merkezli olmak, sorumluluk alarak uzun ve yorucu çalışmaları kabul etmek gerekir. Pes etmeden kimseyi suçlamadan, hata veya mazeret aramadan yola devam etmek gerekir. Başarılı sporcu tembel değildir, öğrenme odaklıdır ve kendini sürekli yeniler. Çalışmaktan kaçmaz. Sporcu önce kendini yönetmeyi öğrenmiştir. Kendini kontrol etme becerisi özdisiplinin sonucudur. Kendi disiplininizi sağlamışsanız, zaten kendinizi kontrol edebiliyorsunuz demektir.  Ne düşünüp ne yaptığınızı  ve nasıl bir davranış sergilediğinizi  kontrol etmelisiniz. Kendini kontrol edebilme becerisi olayları yönetebilme gücünü kazandırır. Yaprak olmak yerine, rüzgar olmayı tercih etmek gerekir. Kendini kontrol edebilmek doğal olarak özgüveni artıracaktır. Özgüveni olmayan bir sporcu önemli başarıla imza atamaz. Özgüveni yetersiz veya eksik olan sporcuların başarısız olmaları kesindir. Sağlıklı bir özgüven için sporcunun kendine inanması, kendinin farkına varması, yeteneklerini ve sınırlarını bilmesi ve özsaygısı olmak zorundadır”

“Mükemmel bir performansın başka bir özeliğinin ise zihinsel açıdan son derece sakin olmaktır” diyen Biçer, Sakin olmak sporcunun kendi kontrolünü sağlar. Sakin olma düşüncenin yoğunlaşması ve sporcunun olaylara hazır hale gelmesi durumudur. Zihin ile vücut arasında doğru bir ilişki vardır. Düşünsel birçok duygu vücutta yansımalar oluşturur. Heyecan sevgi ve coşku ve korku gibi durumlarda vücut zihinde oluşan düşünce doğrultusunda hareket eder ve ikisi bir bütün olarak çalışır.  Usta sporcular bunun önemini anlamışlardır. Sakin olmanın karşıtı, gergin ve huzursuz olmadır. Böyle bir ruh hali insanda çöküntü yaratıp davranışlarını olumsuz yönde etkileyeceğinden, sakin olmanın önemi sporcunun gözünde son derece büyüktür”.

Biçer,  “Hiç kimse her zaman mükemmel performans gösteremeyeceği gibi, her zamanda kötü performans sergileyemez. Sporcunun yüksek başarısı, içinde bulunduğu psikolojik atmosfere bağlıdır. İç atmosfer uygun olursa yüksek performans gerçekleşir. Aksi Halde sporcu kendini ortaya koyamaz.” Dedi.

Programa, Kahramanmaraş Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Ali İhsan Kabakcı, Büyükşehir Belediyespor Kulüp Başkanı Mustafa Semerci, Büyükşehir Belediyespor Antrenörleri, TÜFAD antrenörleri, spor okulu öğrencileri ve sporcular katıldı. 

Seminer başarılı antrenörlere  plaketlerin verilmesi ile son buldu.






 

Editör: Haber Merkezi