Kekeçdil, “Kış mevsimi yemeyi arttıran özel bir dönem. Soğuk hava ile vücudun yağ depolamaya yönelmesi iştahında çok şiddetlenmesine neden olabiliyor. Dolayısıyla insanlar kışın alınan bu kiloları yaza doğru geri verilmek için sağlığı bozan diyetleri uygulamaya yöneliyor.”dedi.

Kilo vermenin püf noktalarını açıklayan Aygül Kekeçdil, “Uzun sürelerde alınan kiloların kısa sürelerde verilme çabasına girmesi de insanı içinden çıkılmaz bir kısır döngüye sürüklüyor. Ve tüm bunların sonunda bedenimizi de psikolojimizi de zarara uğratıyoruz. Peki, ne yapmalıyız? Sadece dediklerime dikkat ederek ve hayatınızda uygulamaya geçirerek fark etmeden kilo verdiğinizi göreceksiniz. Ya da daha sağlıklı bir zihne, vücuda ulaşarak kendinizi daha iyi hissedeceksiniz.”diye konuştu.

İşte Beslenme Uzmanı ve Diyetisyen Aygül Kekeçdil yapmış olduğu açıklamanın satırbaşları;

Alışkanlıklarımızı değiştirmeliyiz. Akşam yemekten sonra televizyon karşısında atıştırma isteğimizden mesela.

Yemek yerken pişmanlık yaratacak seçimler yapmamalıyız. Kızartmalardan, yağlı hamur işlerinden, şerbetli tatlılardan uzak durmalı; özel günler haricinde günlük beslenmemize dahil etmemeliyiz.

-Doğru ve dengeli beslenmeyi öğrenmeliyiz. Açlık diyetlerine girip metabolizmamızı bozmak yerine hayatımız boyunca uygulayabileceğimiz sağlıklı bir beslenme düzenine geçmeliyiz.

-Porsiyon miktarını azaltmalıyız. Kendiniz için fazla olduğunu düşündüğünüz tüm miktarları yarıya düşürün, yemek için değiş yaşamak için yiyin.

Doyduğunuz an da yemeyi bırakmalıyız. Yeterince yediğimizi düşünüyor ve doyduğumuzu hissediyorsak yemeyi bitirmeliyiz. Ancak masada durmak zor oluyorsa çok düşünmeden kalkın.

Hayatımıza hareketi dahil etmeliyiz; gerekirse bir durak önce inip eve kadar yürümeli, yukarı çıkıp aşağı inerken merdivenleri kullanmalı, gün boyu oturduğumuz masanın başında kalkıp su içmeli veya birkaç adım fazla atmalıyız.

Arkadaş toplantılarında yiyip içmeyi abartmamalıyız. Sosyal ortamlarda da doğru seçimler yapmalı, gerekirse eşimizi dostumuzu doğru beslenmeye biz yöneltmeliyiz.

Lif oranı yüksek beslenmeliyiz. Daha çabuk doygunluk sağlamak, tok kalma süremizi uzatmak ve bağırsak sağlığımızı korumak için posası yüksek beslenmeliyiz.

Bol bol su içmeliyiz. Kış aylarına gelince susamadığımız için su içmiyoruz. Oysaki hem böbrek sağlığınız hem bağırsak sağlığınız için ayrıca kilo vermeniz ve cildinizin güzelliği için su içmeye ayrı bir özen göstermeliyiz.

Kilo vermek, kilo almak ya da var olan kilosunu korumak isteyen herkes için uygulanması gereken rutinler bunlar aslında. Yani her şeyden önce sağlıklı olmak ve obezitenin getireceği hastalıklardan korunmak için dikkat etmemiz gerekiyor. Bu yolda tüm diyetisyen gibi bende yol göstericiyim, destekleyiciyim. Olayın kilit noktası kişinin kendisinde bitiyor.

Hastalıklardan Korunmak İçin İlk Adım Beslenme

Vitamin ve mineraller sağlığın korunması ve metabolizmanın canlılığı için müthiş etkiler yaratan besin bileşenleridir. Yani mutlaka vücudumuza almamız gerekir!

Vücudumuz için olmazsa olmaz vitaminlerin çoğu vücutta üretilmez, bu nedenle doğal besinler ile alınması şarttır. Yeterli ve dengeli bir beslenme tarzında, genel anlamda ihtiyaçlarımızı karşılamakta olsa da bazı vitamin ve mineraller için güvenli alım düzeyinin önemi daha büyüktür. O zaman genel anlamda dikkat edilmesi gereken ve bizi sağlığımız henüz yerinde iken hastalıklara karşı koruyacağını bildiğimiz vitaminlere bir bakalım ve gerekli sağlık kontrollerini yaptırıp varsa eksiğimiz tamamlayalım.

A vitamini: Göz sağlığı ve bağışıklığın güçlenmesi, cilt ve mukoza sağlığı için gereklidir. Tam yağlı süt, havuç, yeşil yapraklı sebzeler A vitamininden zengindir, beslenmemize mutlaka dahil etmemiz gerekir.

D vitamini: Kemik sağlığı, kalsiyumun emilimi ve hastalıklardan korunmada rolü bulunur. Yağlı balıklar, süt, yumurta ve tereyağında bulunur.

E vitamini: Antioksidan özelliği açısında her gün alınmalıdır. Bitkisel sıvı yağlar ve yeşil yapraklı sebzelerde bulunan bu vitamin buğday gibi tahıllar, badem gibi yağlı tohumlarda bulunur.

K vitamini: Kanın pıhtılaşması için ana faktör olup kemik gelişimi içinde önemlidir. Koyu yeşil yapraklı sebzeler K vitamini ihtiyacımız için yeterli beslenme kaynaklarıdır.

Folat: Kan oluşumunda görevli bu vitamin çocuklarda büyüme ve gelişmeyi destekler. Koyu yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller folattan oldukça zengin besinlerdir.

B12 vitamini: Alyuvarların oluşumu ve nörolojik fonksiyonlar için önemli olan bu vitamin et, balık, süt ürünleri, yumurta ve maya özütünde bulunur.

Açıkçası beslenmede koyu yeşil yapraklardan oluşan salata, her gün düzenli 1 yumurta, 1 su bardağı süt, 1 su bardağı yoğurt, az miktarda balık ve tam tahıllar – kurubaklagil, kuruyemişlerden birini düzenli olarak tükettiğinizde neredeyse tüm vitaminleri kolayca hatta güvenli miktarda alabilmektesiniz. Beslenmenizi her gün özenle gözden geçirin. Tükettiğiniz yiyecekleri önemseyin. Böylece hem fiziksel hem de zihinsel olarak oluşabilecek sorunlardan vitamin-mineralleri doğal yollardan vücuda sağlayarak korunun.

Biz diyetisyenlerde sağlık durumunuza uygun değerlendirmeler yapıp size doğru ve güvenli gelecek miktarları belirliyoruz. Dengeli bir beslenme düzeni oluşturabilmek ya da belli bir hedefe doğru yol alırken destekleyici bir yol arkadaşı istediğinizde sizinle beraber elimizden geleni yapıyoruz.

Ve hep diyorum, sağlığının sana verilmiş muhteşem bir hediye olduğunu unutma ve her gün bu hediyeye iyi bakman gerektiğini kendine hatırlat!

Editör: Haber Merkezi