Sevgili Okuyucular Ülkemizdeki siyasal gelişmeler hepimizi etkilemektedir.Sağ ve sol ayrımı yapmadan “ülkesini sevenler” ile birlikte oluşturulan bu milli merkez’in  kurulmasındaki temel amaç nedir ondan söz etmek istiyorum.

Bir sivil toplum kuruluşu, bir baskı grubu oluşturmak. Son zamanlarda Türkiye'de önemli olaylar oluyor; 1- Terörle uzlaşma iddiası, 2- Anayasa değişikliği. Her ikisi de Türkiye'nin kaderini en az 40-50 yıl etkileyebilecek hadiseler. Ancak bu süreçte partiler arası tartışmalar sert, dolayısıyla ana fikir kayboluyor. Türk halkı da olup bitenlere dair bilgisiz. Onları sürece karşı uyarıyor.Barış sürecine kimse karşı değil, ama adlandırma etkisini azaltıyor.  

Ortada uzun vadeli, kalıcı bir barış anlaşması gözükmüyor. Şu anda sadece bir mütareke yürütülüyor. O da silahlar üzerine kurulmuş, ana ihtilafı çözmüyor.

Yaklaşık altı kere oldu bu birinci aşama. Demek ki sadece mütareke ile olmuyor. Taraflardan biri isyancı, onların isyan sebepleri ortada duruyor. O bir devlet kurmak istiyor. 1804'ten beri gelen bir geçmişi var Kürdistan hareketinin. Şartlar da giderek el vermiş gözüküyor. Orta Doğu'da bir Kürdistan devletinin kurulmuş olmasından başka bir sonuç çıkarmaya çalışıyorlar. 

Kesinlikle. Türkiye gibi büyük ve güçlü devletler kolay bölünmez ama böyle bir riskin varlığından şüphemiz var.

Bende bölünme paranoyası hiç yok. Fark, emperyalist bir gücün Orta Doğu'yu yeniden biçimlendirmesi faaliyetidir. 1990'larda Baba Bush döneminde başladı ve sürüyor bu. Herkesin söylediği gibi kısa vadede petrol kavgası değil bu; Amerika, Çin ve Hindistan’ın Orta Doğu'ya hızla gelmesinden korku duyuyor. Çünkü herkes biliyor ki 20 yıl içinde Şanghay Beşlisi’nin baş elemanları Çin ve Hindistan Orta Doğu ile ilgilenmeye başlayacak. 

Kürt hareketin ana aktörü Abdullah Öcalan, açıklamalarında toprak bütünlüğünü taahhüt ediyor. Bugünkü koşulları, Kürt meselesini çözmek için tarihi bir fırsat görmeniz ihtimal dışı mı? 

Ben Öcalan’ın ana aktör olduğu kanaatinde değilim, kolektif bir hadiseden bahsediyoruz. Öcalan, bir sözcü ya da bir hareketin yükselmesi için ivme göstermiş bir kişi olabilir. Ama tek başına bu hareketin kurucusu ya da yürütücüsü değil. 

Öcalan, yürütücü olsaydı Kandil'e ihtiyacı olmazdı. Kandil'de bir karargah var. Öcalan, bir hükümlü; sadece bir teorisyen veya aldatıcı, geçici önder olabilir. 14 yıldır cezaevinde olan birisinin kolu o kadar uzun değildir. Nitekim kendisi mektup yazmak suretiyle bazı yerlere ulaştı, kendi kararıyla bitmedi iş.

Bütün bu olanlara karşı, ülkemizin daha fazla zarar görmemesi için işte bu milli merkez Türk halkını tehlikelere karşı uyarıyor ve bu bağlamda görevini yapıyor.