Sabırsız, bencil, ben ben ben diyen bir toplum olduğumuzu bugün bir kere daha gördüm..

    Sabah şeker dereden den işe geliyorum..

    Alt geçittin altındayız.. önümde göre bildiğim kadarı ile en az 20 araç var, sağım dolu çift şerit dolu.. araçlar 40 süratle yol alıyor.. benim arkamdaki beyinsiz zibidi ışık yakıyor, korna çalıyor !

    Sağa kaçma veya yol verme imkanım olsa vereceğim !

    Aynadan baktım : baba parası yiyen lüks araca binen bir zibidi yaşı 20 ya var ya yok..

    Trafik belli bir hızla akıyor.. sonra uluca minin orada lamba da durunca , aracı arıza mı yaptı yoksa çalıştıramadı mı ? orada kaldı araya bir sürü araç girdi bizde bu beladan böylece kurtulduk ama sinir sistemimizi bozdu..

    Ehliyet veriken, ruh sağlığı yerinde olmayanlara ehliyet verilmemesi gerektiğini gördüm..

    Bu şehirde araç kullanmak bazen işkence oluyor..

    Bu gibi beyinsiz zibidiler ise , üzerine tuz biber oluyor..

    Bir başka gün : Lambada bekliyoruz, kırmızı ışık yanıyor yeşil yanmasına 10 saniye var, benim önümde üç araç var arkadakiler kornaya basmaya başladılar..

    Öndeki araç geçse kırmızı ışık ihlalinden ceza yiyecek , kornaya basması yetmiyor , kafasını camdan çıkarak yürüyün diye bağırıyor..

     Ya Sabır Allahım sabır diyerek yol alıyoruz.. 

     Bunlara ehliyet verilmemesi gerekir..

     Medeni ülkelerde korna çalınmaz, dünyada geri kalmış ülkelerde korna çalınır , benim arabanın kornası var mı yok mu bilmiyorum.. yıllardır hiç korna çalmadım.. çalışıyor mu ? arızalı mı ? onu da bilemiyorum.. çünkü korna çalmanın bir cahillik olduğunu biliyorum..

     Adana da bir zorba: 10 yaşındaki çocuk apartmanın bahçesinden su içiyor diyerek çocuğu sopa ile feci şekilde döverek bayıltıyor sonra hastanelik ediyor, o yavrucak yoğun bakımda , zorbanın savunması: “ Bir kere öldü ne yapayım ,” diyor..

     İstanbul da : “6 kişi bir sürücüye bize niye yan baktın” diyerek sopalarla meydan dayağı atıyorlar, yetmedi aracına madde hasar veriyorlar.. çevredekiler ise , Türk filmi izler gibi izliyorlar taki polis gelinceye kadar !

     Bizim çocukluğumuzda mahallemizin büyükleri olurdu, iki kişi kavga ettiği zaman her birine bir iki Osmanlı tokatı patlatır, öpüştürerek barıştırır ve bir daha kavga ederseniz ayağınızdan şu tut ağcına asarım diyerek işi bitirdi..

     Büyük ve küçüklerin bir birine saygısı vardı..

     Aile büyükleri vardı..

     Mahalle büyükleri vardı..

     Şehrin büyükleri ağabeyleri vardı..

     Mahalle kimliği vardı.. Mahalle Muhtarı mahallenin ağabeyinden olur, eski adı ile Kahye ne derse o olurdu..

     Bugün nasıl bir toplum olduk, kim kim değil, kim kimden çekinir oda belli değil, zorbalık insanlık dışı olaylar başını alıp gidiyor ama suçun cezası da yok..

     Bir olay oluyor, Polis karakola götürüp ifadesini alıyor, adliye çıkarıyor, sanık, polis memurundan önce adliyeden çıkıp gidiyor..

     Almanya başta olmak üzere bir çok Avrupa ülkesinde : polis birini göz altına aldığı zaman 10 günden önce onu oradan başbakan bile çıkaramaz..

     AB polisle karşılaşmamak için kaçıyorlar..

     ABD ise görüyorsunuz : polis istediğini tavuk boğazlar gibi boynuna basakarak öldürüyor..

     Peki bizde : işle suçu karakol mahkeme, üç beş mahkeme sonra takipsizlik kararı yada karşı tarafa üç beş kuruş para vererek davacı değilim dedirtiyorlar.. iş bitiyor..

     Bunun en son örneğini : Gaziantep de 17 yaşındaki kız evinin balkonundan atarak öldüren zibidi daha önce öldürdüğü kadın ailesine para vererek davacı olmadığını görüyoruz..

     Böyle bir Türkiye olamaz, Türk Ceza Kanunu yeniden gözden geçirilmeli, Polis yetki ve salahiyet konunu yeniden gözden geçirilerek polise yetki verilmelidir.

     Öncelik ise TCK baştan sona değişmelidir..

     Kanun olmazsa : bu toplumu düzetmek mümkün görülmüyor..

     Bizden söylemesi

     İyi günler